Az Vergi, Çok Teşvik / Resul Kurt
(08.06.2018)
Seçim heyecanı tüm partilerde yoğun bir şekilde hissediliyor. Elbette bu seçimin sonuçlarını etkileyecek en önemli argümanının ekonomi olduğunu söylesek abartmış olmayız. Bu yüzden tüm siyasi...

Seçim heyecanı tüm partilerde yoğun bir şekilde hissediliyor. Elbette bu seçimin sonuçlarını etkileyecek en önemli argümanının ekonomi olduğunu söylesek abartmış olmayız. Bu yüzden tüm siyasi partilerde vergi, sosyal güvenlik ve ekonomik vaatler oldukça kapsamlı düzenlenmiş.
AK Parti’nin açıkladığı 360 sayfalık, seçim beyannamesinde 161 kalkınma projesi, “Millet Bahçeleri”, polis, öğretmen, hemşire ve din görevlilerine 3600 emeklilik ek gösterge verilmesi, ekonomide teşvik ve istihdam-yatırım kolaylıkları gibi konular düzenleniyor.

CHP KOBİ’ler için Sosyal İşletme Modeli kurmayı, kişi başı geliri 15 bin dolara çıkartmayı, enflasyonu ve işsizliği yüzde 5’in altına indirmeyi, cari açığı, milli gelirin yüzde 4’ünün altına düşürmeyi vadediyor.

MHP ise ekonominin ihtiyacı olan yapısal reformlar hayata geçirileceğini, esnaf ve çiftçilerin vergi ve prim yükünün hafifletileceğini, esnaf ve sanatkarlara geçmişe yönelik borçlanma imkanı sağlanacağını, staj ve çıraklık süreleri emeklilik için sayılacağını açıkladı.
Saadet Partisi ise vergi yükünün hafifletileceğini, asgari ücret yoksulluk sınırının üzerine çıkacağını açıkladı.

Esasen tüm partilerin ücretler üzerindeki vergi yükünün yeniden düzenlenmesi ve ücretlinin vergi yükünün hafifletilmesi görüşünde olduğunu söyleyebiliriz.

***
Vergi sisteminde sorun ne?

Türkiye’de çalışanların hem kazanırken hem de harcarken vergi ödediklerini göz önünde bulundurursak, sistemde vergi yükünün ezici baskısının azaltılması ihtiyacına hak verilecektir. Tüm ücretlilerin dolaylı yoldan ayrıca vergilendirildiği, diğer bir deyişle ücretin harcanması esnasında KDV, ÖTV gibi vergilerin de ödeniyor olması ücret üzerindeki vergi yükünü çok daha yüksek bir tutara çıkardığı görülmektedir. Gıda, benzin, otomobil, cep telefonu gibi pek çok harcamada tüketicilerden alınan dolaylı vergilerin oranının yüzde 70 civarında olduğu dikkate alındığında çalışanların hem kazanırken ve hem de harcarken vergi ödediği gerçeği ortaya çıkmaktadır. Avrupa Birliği’nde dolaylı vergilerin oranı yüzde 27’dir.

Ücretliler üzerinden gelir vergisi, sosyal güvenlik primi, işsizlik sigortası primi ve damga vergisi olmak üzere dört farklı kesinti yapılmaktadır. Ücretlerden kesilen vergiler, sosyal sigorta primi, işsizlik sigortası primi ile sosyal sigorta ve işsizlik sigortası priminin primi işveren payı toplamı net ücrete oranlandığında, oldukça yüksek tutarda vergi yükü olduğu görülmektedir.

***
Ne yapmalı?

Yapılacak düzenleme ile asgari ücretin bir yıllık tutarının altında geliri olan kimseler vergilendirilmemelidir. Asgari geçim indiriminin asgari ücretin bir yıllık tutarı olarak kabul edilerek tüm gelir vergisi mükellefleri ile diğer kazanç sahiplerine bu indirimin uygulanması sağlanmalıdır. İşverenlerin çalışanları adına sağladığı aile ve çocuk zamları, evlenme ve doğum yardımı, özel sağlık sigortası primi, eğitim bursu, konut yardımı, giyim yardımı, ramazan kolisi, erzak yardımı ve yemek yardımı gibi sosyal menfaatlerde daha önemli oranlarda indirim konusu yapılabilmelidir. Ayni yardımlardan vergi alınmamalıdır. Ücretler üzerinden damga vergisi alınmamalıdır.

Ücretler üzerindeki vergi yükü azaltılmalı ve ücretlerin vergilendirilmesine ilişkin GVK’nın 103. maddesinde yer alan tarifedeki dilimler Anayasa mahkemesi kararı çerçevesinde yeniden düzenlenmeli, vergi tarifesindeki halen 15, 20, 27 ve 35 olmak üzere 4 olan dilim sayısı artırılmalı ve dilimler arasındaki makas açılarak yüksek ücret kabul edilen tutarın diğer OECD ülkeleri seviyesine çıkartılması sağlanmalıdır. Böylece hem daha adaletli ve hem de ödeme gücünü aşan kısmın vergilendirilmesi söz konusu olabilecektir. Gelir vergisine tabi gelirlerin vergilendirilmesinde esas alınan tarife aşağıdaki gibi olmalıdır. Asgari ücretin katlarının alınması ile daha sağlıklı bir model oluşturulacaktır. Buna göre;

- Asgari ücretin bir yıllık tutarı vergilendirilmemelidir.
- Asgari ücretin yıllık tutarının 24 katı yüzde 10;
- Asgari ücretin yıllık tutarının 48 katı yüzde 15;
- Asgari ücretin yıllık tutarının 72 katı yüzde 20;
- Asgari ücretin yıllık tutarının 96 katı yüzde 25;
- Asgari ücretin yıllık tutarının 120 katı yüzde 30;
- Asgari ücretin yıllık tutarının 180 katı ve üzerinin yüzde 35 oranında vergilendirilmelidir.

Ayrıca, SGK primlerini düzenli ödeyen işverenlere benzer şekilde vergisini düzenli ödeyenlere de gelir ve kurumlar vergisinde beş puanlık indirim sağlanmalıdır. Vergi oranlarının daha rasyonel ve kabul edilebilir şekilde belirlenmesi kayıtdışı çalışmayı azaltacağı gibi işletmelerin haksız rekabete uğramasını önleyecek ve yabancı yatırımlarda yaşanan sorunları da çözecektir.



Kaynak: Dünya Gazetesi