Kıdem Tazminatına İlişkin Problemler
(29.06.2020)
Kıdem tazminatı, 1936 yılında yürürlüğe giren ilk iş kanunumuzdan beri çalışma hayatında yer almaktadır. İlk yürürlüğe...

Kıdem tazminatı, 1936 yılında yürürlüğe giren ilk iş kanunumuzdan beri çalışma hayatında yer almaktadır. İlk yürürlüğe girdiği dönemlerde işçinin her 5 yıllık çalışması için 15 günlük ücreti tutarında düzenlenen kıdem tazminatı, daha sonra yapılan değişikliklerle her 1 yıllık çalışması için 30 günlük ücret tutarında belirlenmiştir.

25 Temmuz 1971 tarih ve 1475 sayılı İş Kanunu’nun kıdem tazminatına ilişkin düzenlemeleri hâlen yürürlükte bulunmaktadır. Mevcut uygulama gereği, işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet akdinin devamı süresince her geçen tam yıl için gerekli şartların da bulunması hâlinde işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenmesi gerekmektedir.

KIDEM TAZMİNATINA İLİŞKİN PROBLEMLER

En zor şartlarda çalışan başta inşaat işçileri olmak üzere mevsimlik ve diğer belirli süreli işlerde çalışan işçiler ile bir yıldan az süreli çalışan tüm işçiler kıdem tazminatı hakkından mahrum bulunmaktadır.

Diğer yandan kamu sektörü ile özel sektöre ait büyük ölçekli iş yerleri ile sendikal örgütlemenin olduğu iş yerleri haricinde kalan küçük ve orta ölçekli iş yerlerinde maalesef çoğunlukla işçiler hak ettikleri tazminatlarına erişmekte sıkıntı yaşamaktadır. Ayrıca iflas hâlinde ve gerçek kişi işverenin ölümü hâlinde de işçilerin tazminatları tehlike altında bulunmaktadır.

4 TARAFI İLGİLENDİRİYOR

Çalışma hayatında her daim gündeme gelen hayati konuların başında ‘kıdem tazminatı’ işçi ve işverenlerin yanı sıra çalışma hayatı ve endüstri ilişkilerini düzenleyen devleti ve yargıyı ilgilendirmektedir.

İşçi-işveren ilişkisinden kaynaklanan ihtilaflarının başında hâlen binlerce dosya kıdem tazminatı ile ilgilidir. İş yargısında yapılan değişikliklere rağmen yargının iş yükü içinde kıdem tazminatı önemli bir yer tutmaktadır.

TOP, İŞÇİ VE İŞVERENLERDE

Kıdem tazminatıyla ilgili 1954 yılından itibaren sürekli yeni düzenleme yapılması gündeme getirilmiştir.

2003’te yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanunu’nda da ‘fon’ modelinin benimsendiği görülüyor. Keza söz konusu kanunda ‘fon’ ile ilgili yasal düzenleme yapılıncaya kadar eski düzenlemenin (1475 sayılı kanunun 14. maddesi) yürürlükte kalacağı öngörülüyor. 2002’de Bilim Kurulu tarafından hazırlanan Kıdem Tazminatı Fonu Taslağı, bu konuda hazırlanan en somut çalışma niteliğinde. Bu taslağın ele alındığı 2004’te toplanan Çalışma Meclisi’nin en tartışmalı konusu yine kıdem tazminatı olmuştu.

İzleyen süreçte hemen hemen her yıl gündeme gelen kıdem tazminatı ile ilgili olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından değişik taslaklar üzerinde çalışmalar yapılmasına rağmen kıdem tazminatı fonu kurulamadı. Son yıllarda bireysel hesaba dayalı fon, tamamlayıcı emeklilik sistemi ile kıdem tazminatının ilişkilendirilmesi dâhil çok sayıda değişik taslak ve çalışmalar yapılmıştır.

Ancak işçi kesimi ve temsilcileri geçmişte fonlarla ilgili yaşanan kötü örnekler ve benzeri nedenlerle yeni düzenlemelere hiçbir zaman sıcak bakmıyor.

Başlangıçta fon düzenlemesini arzu eden işveren kesiminin de günümüzde buna çok sıcak bakmadığı görülüyor. İşçi ve işveren kesimi arasında uzlaşma olmayınca kıdem tazminatına ilişkin öngörülen düzenlemeler hep rafa kaldırılmıştır.

Orta vadeli planlarda yer verilen kıdem tazminatı fonuna ilişkin Hazine Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın kamuoyuna duyurduğu istihdam kalkanı paketinde yer verilmiştir.

Bu yeni düzenlemeler hakkında da ilgili sosyal taraflar arasında uzlaşma olmamıştır. Bunun üzerine kıdem tazminatı düzenlemesiyle ilgili en son konuşmasında Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, "Her bir işçimizin kazanılmış hakkını korumak en başta gelen görevimizdir. Amacımız işçilerimiz kıdem tazminatı hakkını birilerinin insafına bırakmadan kalıcı ve garantili bir sisteme bağlamaktır" dedi ve ayrıca "İşveren sendikaları, işçi sendikaları gelin bir araya bu konuyu kendi aranızda halledin… Aranızda çözmeyip bizi zor durumda mı bırakmak istiyorsunuz? İşçi-işveren çözmeyip kabineye bırakıyorsa art niyet vardır" ifadelerini kullandı.

Buradan çıkan sonuç kıdem tazminatı ile ilgili yeni çözüm; İşveren sendikaları ile işçi sendikalarının karşılıklı uzlaşarak ortaya çıkaracakları yol haritasıdır. Eğer sosyal taraflar kendi aralarında anlaşırsa yeni düzenleme söz konusu olabilecektir.

HAK KAYBI OLMAYACAK

Kıdem tazminatı ile ilgili yeni düzenleme çıksa bile müktesep hakların korunması mecburidir.

Nitekim bu konuda da en yetkili bulunan bizzat Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından işçilerin kıdem tazminatı ile ilgili herhangi bir hak kaybı olmayacağının altı çizilmiştir.

              ***

“Üç sınıf insan vardır: Görenler, gösterildiğinde görenler ve görmeyenler.” Leonardo da Vinci



Kaynak: İsa Karakaş / Türkiye Gazetesi