Mali İdarenin Tek Sorunu Varmış!
(10.05.2021)
7316 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun...

7316 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 22.04.2021 tarihli ve 31462 sayılı Resmi Gazete'de yayımlandı.

Yürütme ve yürürlük maddeleri hariç 13 maddeden oluşan kanun; toplam 7 farklı kanunda değişiklik yapmakla birlikte, 5 maddesi 6183 sayılı Kanun ile ilgili değişiklikler içeriyor.

NELER DEĞİŞTİ?

Buna göre, 22 Nisan 2021'de yürürlüğe giren kanun ile;

– Muhafazası tehlikeli veya masraflı olan menkul malların da pazarlık usulü ile satılmasına imkan sağlandı.

– Artırma sonucunda kendisine ihale edilen malı almaktan vazgeçen kişilerin, ödemeleri gereken yıllık yüzde 5 oranındaki faiz yerine tecil faizi oranında faiz alınması düzenlendi.

– Gayrimenkullerin elektronik ortamda satışına imkan sağlandı.

– Gayrimenkul kendisine ihale olunan kimsenin bedeli ödememesi nedeniyle ihalenin feshedilmesi durumunda, bu kişinin sorumlu olacağı tutarlar netleştirildi.

– Menkul ve gayrimenkul malların elektronik ortamda satışına olanak sağlandı.

SORUN HACİZ EDİLEN MALI SATAMAMAK MI?

Ülkemizde devlete, il özel idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile bunların takip masrafları hakkında uygulanan ve 1 Ocak 1954 yılından itibaren yürürlükte olan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun mevcuttur. Bu kanun, yürürlüğe girdiği 67 yılda çok az sayıda değişikliğe uğradı.

7316 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikler, 67 yılda yapılan en kapsamlı değişiklik sayılabilir.

Ülkemizde Mart 2021 sonu itibari ile 2 yılda bir çıkan yapılandırma kanunlarına rağmen, tahsil edilemeyen bütçe geliri tutarı 611 milyar 16 milyon TL'dir. Bu tutarın 272 milyar 74 milyon TL'si çeşitli vergi türlerine aittir.

Şimdi bazı sorular soralım:

– Yukarıda yer alan alacak tutarlarından, tahsil kabiliyeti olmayan fiktif alacak tutarı ne kadardır?

– Tahsil zamanaşımı süresi 5 yıl olduğuna göre, nasıl oluyor da 30 yıl önceki alacak zamanaşımına uğramıyor?

– Vergi dairelerinin haczedip satamadığı menkul ve gayrimenkul malların toplam tutarı ne kadardır?

– En son çıkartılan 7256 sayılı Kanun'dan yararlanıp, ilk iki taksiti ödeyenlerin sayısı ve tahsilat tutarı ne kadardır?

– Hesaplara uygulanan elektronik hacizlerden ne kadarlık tahsilat yapılmıştır?

– Konulduğu gün geçerli olup; ertesi gün kaldırılması gerektiği halde kaldırılmayan, elektronik haciz işleminiz var mıdır?

– Nakliyecinin ve diğer mükelleflerin vergi borcu yüzünden haciz uygulamak ile yetinmeyip, yakalama kararı ile otoparklara çektirdiğiniz araç sayısı nedir?

Türk vergi sisteminde tahsilat problemi olduğu bir gerçektir. Mali idarenin gerçekten mal varlığı olduğu halde ödemeyen mükellefler ile başkaları tarafından kullanmış mükellefleri ayırt etmesi gerekmektedir. Ayrıca, hiç kullanılmayan 75. maddede düzenlenmiş bulunan “aciz hali” düzenlemesinin, bu duruma uygun mükellefler yönünden uygulanması konusunda tereddüt edilmemesi gerekmektedir.

Türkiye'nin gerçekte tahsil edilebilir amme alacağı tutarının yukarıda yer alan rakamlara rağmen, bu tutarların ancak altıda biri seviyesinde olduğunu tahmin ediyorum. O yüzden ciddi bir sadeleştirilme yapmak şart.



Kaynak: Nedim Türkmen / Sözcü Gazetesi