Yeni Bir Fonlama Aracı-Kitle Fonlaması (Crowd Funding) / Barış Yalçın
(10.11.2017)
Bazı Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Sermaye Piyasası Kanunu (SPK) mevzuatında değişiklik yapılarak hayatımıza yeni bir fonlama aracı geliyor; Kitle fonlaması...

Bazı Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Sermaye Piyasası Kanunu (SPK) mevzuatında değişiklik yapılarak hayatımıza yeni bir fonlama aracı geliyor; Kitle fonlaması. Türkiye’de ilk uygulaması olacak olması ile birlikte yurtdışında 2009 yılından bu yana özellikle Amerika İngiltere gibi gelişmiş ülkelerde oldukça popüler hale gelmiş bir yöntemdir. Kitle fonlama yönteminin temel gayesi, kitlelere belli elektronik platformlardan ulaşıp kaynak ihtiyacı olan projelere finansman sağlamak şeklinde özetlenebilir. Dünyada ki uygulaması ana başlık olarak 3 farklı kategoride olabilmektedir. Birincisi bağış şeklinde, ikincisi sermaye yatırımı, üçüncüsü de kredi verme şeklindedir. İlk kategoride yapılan yardımın bir ödüle bağlanması da söz konusu olabilmektedir. Örnek vermek gerekirse, hayatını Meksika yemeklerine adamış çok ünlü bir ahçının hayatı hakkında belgesel yapabilmek için yardım toplanması veya çok farklı bir konsepte olan ve benzeri olmayan bir eğlence parkının inşaası için dolar bazında %30 getiri hedefleyen sermaye yatırımı için kitlelerden fon toplanması gibi sayısız örnekler vermek mümkündür. Bir bakıma dünyadaki uygulamalarına bakıldığında Melek Yatırımcı şeklinde finansman sağlamaya alternatif olarak gelişmiş olduğu düşünülmektedir. 

Bizim ülkemizde henüz daha ikincil mevzuatı belli olmamakla birlikte kredi verilmesi konusunda şu aşamada hukuken bazı engeller olacağını da dikkate alırsak bağış veya sermaye yatırımı şeklinde olmasını bekleyebiliriz. Kanun düzeyinde elektronik platformların olacağını ve SPK tarafından lisanslı firmaların elektronik platformu işleteceğini biliyoruz. Ayrıca SPK iş akışlarını düzenleme yetkisi olduğunu da anlamaktayız. Fakat henüz alt düzenlemeler olmadığı için işleyişi ile ilgili netleştirilmesi gereken konular mevcuttur. Örneğin yapılacak yardım veya yatırımın bir üst sınırı olacak mı? Sınırlar proje bazında değişecek mi? Projeler nasıl ve kim tarafından değerlendirilecek, gerçekten geniş kitlelerin tasarrufları nasıl korunacak, teminat mekanizması olacak mı ve nasıl olacak gibi bir sürü konu akla gelmektedir. Bütün bu soruların cevaplarını alt düzenlemelerle görmeyi beklememiz doğru olacaktır.    

Konunun vergisel boyutunu SPK tarafında mevzuatı ortaya çıktığında tekrar değerlendirmek gerekmekle birlikte, şu aşamada vergi durumuna kısaca bakalım. Bu kapsamda vergilemesi ile ilgili hem platformların, hem yatırımcıların hem de fonlamayı elde edenlerin vergisel pozisyonlarına bakmak doğru olacaktır. 

Platformların vergilenmesi

Platformları işleten firmaların şu anki mali mevzuat çerçevesinde kurum kazançları kurumlar vergisine tabi olması gerekmektedir. Fakat daha önce ödeme kuruluşlarında olduğu gibi dolaylı vergiler yönünden (BSMV mi yoksa KDV'mi) tartışmalar olacağı aşikârdır. 

Fonlamayı elde eden firma veya gerçek kişilerin  ve yatırımcıların vergilenmesi

Söz konusu işlemlerde bağış şeklinde bir model benimsendiğinde gerçek kişiler arasında yapılan transferlerin bağışı alan gerçek kişinin veraset ve intikal vergisine (VİV) konu olmaması sistemin işleyişi açısından önem arz etmektedir. Özellikle 4 bin 68 TL tutarının üstünde olan bağışlarda birden fazla seferde transfer yapılması VİV çıkmamasını sağlayabilir. Türkiye'de ki kurumlara yapılan bağışlarda ise genel yaklaşım kurum kazancı şeklinde olması ve KDV'ye tabi olmamasıdır. Öte yandan KDV konusunda eleştiri riskide mevcuttur. 

Sermaye şeklinde yapılacak bir yatırımda ise dar mükellef yatırımcıların elde ettiği temettüler için çifte vergilendirme anlaşmaları hükümleri saklı olmak üzere %15 stopaj ile nihai vergilendirilmektedir. Tam mükellef gerçek kişilerin  elde ettikleri temettülerin yarısı istisna olmakta, kalan yarısı diğer menkul veya gayrimenkul sermaye iratları ile birlikte belli eşikleri geçmesi durumunda beyana tabi olmaktadır. Tam mükellef kurumların elde edecekleri temettülerde iştirak kazancı istisnasına tabi olmaktadır.



Kaynak: Dünya Gazetesi