Maliye Özel Esaslarda Yargı Kararlarını Tanımıyor Mu? / Yılmaz Sezer
(21.09.2017)
‘Özel Esaslar’ Maliye Bakanlığı’nın kendi iç uygulamaları ile düzenlediği bize göre bir nevi sabıka kayıt sistemidir. Maliye Bakanlığı bu düzenleme ile iade edilecek KDV tutarının gerçek olup...

 ‘Özel Esaslar’ Maliye Bakanlığı’nın kendi iç uygulamaları ile düzenlediği bize göre bir nevi sabıka kayıt sistemidir. Maliye Bakanlığı bu düzenleme ile iade edilecek KDV tutarının gerçek olup olmadığının tespit edilmesini ve bu şekilde, Hazine’ye intikal etmemiş ve hayali olarak oluşturulmuş, gerçek bir yüklenime dayanmayan tutarların KDV iadesi sistemi içinde yersin ve gereksiz olarak iadesini önlemeyi amaçlamaktadır. Hedeflenen ve amaçlanan konu haksız yere KDV iadesinin önüne geçilmesidir ki, bize göre de yerinde bir uygulamadır.

Özel esaslara alınma (yani sabıka kaydının oluşması) vergi inceleme elemanlarınca yapılan vergi incelemesi sonucunda olabileceği gibi, bakanlık herhangi bir inceleme sonucuna dayanmadan Risk Analiz Merkezi tarafından yapılan değerlendirme sonucunda da bu sabıka kaydını oluşturabilmektedir.

Yani yapılan vergi incelemesi sonucu somut verilere, delil ve bilgilere istinaden sabıka kaydınız olabileceği gibi sadece Risk Analiz Merkezi’nin soyut değerlendirmeleri üzerine ve somut hiçbir veri olmaksızın da sabıka kaydınız oluşabilmektedir. Risk Kontrol Merkezi yapmış olduğu soyut değerlendirmeler sonucu mükellefleri, sen potansiyel suçlu olabilirsin, suç işledin yada ben senin yakın gelecekte suç işleyebileceğini düşünüyorum yada benim elimde bilgi ve belge yok ama sen suç işlemeye yakınsın yaklaşımı çerçevesinde özel esaslara dahil edip sabıka kaydı verebilmektedir. Özel esaslara alınan mükellefler kendileri KDV iadesi alamadığı gibi bu mükelleflere mal satan veya mal alan firmalarda sıkıntıya girmekte ve Maliye Bakanlığı ile sorunlar yaşamaktadırlar. Özel esaslara alınmak mükellefin ticari itibarını sıfırlamakta ve telafisi mümkün olmayan sonuçlar yaratmaktadır. Zaten bu uygulama ile amaçlanan da budur. Yani mükellefin ticari itibarı sıfırlayarak psikolojik baskı yaratmak. . Bize göre sonucu bu kadar ağır olan bir sistemin daha özenli çalışması gerekmektedir. En azından biz teknisyenler ve mükellefler tarafından beklenti bu olmaktadır. Ama Risk Kontrol Merkezi tarafından yapılan tespitlerde gerekli özenin gösterildiği söylemek bize göre bir hayli zor gözükmektedir.

Bir mükellef düşünelim; Risk Kontrol Merkezi tarafından özel esaslara alınmış, (sabıka kaydı oluşturulmuş) ancak mükellef bu duruma vergi mahkemesine dava açmak yolu ile itiraz etmiş ve davayı kazanmış daha sonrada, dava bir üst mahkemede mükellef lehine kesinleşmiştir. Yani Maliye Bakanlığı’nın hiçbir somut bilgi ve belgeye dayanmaksızın sen potansiyel suçlusun diye sabıka kaydı verdiği mükellef mahkemeye müracaat ederek hiçbir suçunun olmadığını ispat etmiştir. Buna istinaden verilen yargı kararı da kesinleşmiştir. Somut hiçbir belge veya bilgiye dayanmadan soyut değerlendirmeler sonucu özel esaslara alınma işlemi mahkeme tarafından yersiz görülerek iptal edilmiştir.

Bu durumda Maliye Bakanlığı’ndan beklenen ve hukuk devleti sistemi içinde olması gereken bakanlığının kesinleşen yargı kararına uygun davranarak mükellefi özel esaslardan çıkarması işlemi değil midir. Çünkü aksi bir davranışla, Bakanlık bilerek ve isteyerek mükellefi itibarsızlaştırmaya devam etmektedir..

Oysa Maliye Bakanlığı kesinleşmiş mahkeme kararı olmasına rağmen mükellefe tamam biz seni özel esaslardan çıkardık genel esaslara aldık, ama bir şartla seninle ilgili işlemlerde “İade taleplerinde KDV genel uygulama tebliğinin özel esaslar bölümündeki usul ve esasları geçerlidir” şerhini koyarak devam edeceğiz, demekte ve aslında özel esaslardan çıkarmamaktadır.

• Yani mükellefe sabıka kaydın silindi denmiş olmasına rağmen aslında kayıt silinmemiştir ve devam etmektedir..

• Yani aslında itibarsızlaştırma işlemi tam gaz devam etmekte, üstelik kesinleşmiş mahkeme kararı olmasına rağmen!

Bize göre böyle bir işlem mahkeme kararını yok saymak ve dikkate almamak anlamına gelmektedir. En iyimser yaklaşımla mahkeme kararını tam olarak değil eksik olarak uygulanmaktadır.

Bu davranışın sorumluluğu kime ait olacaktır yada yargı kararını uygulatamayan mükellef ne yapacaktır... Yani bir yandan somut olmayan tespitler ile sabıka kaydı oluşturacaksınız, mahkeme söz konusu sabıka kaydının hukuka uygun olmadığı yönünde karar verecek, karar kesinleşecek ve siz bu mahkeme kararını sözde uyguluyor gözüküp aslında uygulamayacaksınız. Bu olayın sonuçlarına da sadece mükellef katlanacak!

Bu durum akıllara farklı bir soruyu getiriyor ve sormadan edemiyoruz acaba Maliye Bakanlığı özel esaslar konu olduğunda kesinleşmiş mahkeme kararlarını tanımıyor mu ???



Kaynak: Dünya Gazetesi