Vergi Usul Kanunu’nda Fatura Düzeni Ve Vergi Cezalarında Değişiklik Düzenlemeleri
(29.04.2021)
Bazı sektörlerde ciddi vergi kayıplarının varlığına ilişkin tespitler dolayısıyla Vergi Usul Kanunu’nun fatura düzeni...

Bazı sektörlerde ciddi vergi kayıplarının varlığına ilişkin tespitler dolayısıyla Vergi Usul Kanunu’nun fatura düzeni ve vergi cezalarına ilişkin yeni düzenleme ihtiyacı ortaya çıkmış bu nedenle 16. 4. 2021 tarihinde TBMM’ne Vergi Usul Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi sunulmuştur.

Petrol piyasasının işleyişinde ortaya çıkan bazı olumsuzlukları önlemek için 5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu kapsamında kaçakçılık fiilleri ile mücadelede başarılı sonuçlar alınmıştır. Bununla birlikte kaçakçılığın yerini mali usulsüzlüklerin, sahte belge kullanımlarının almakta olduğu, ciddi boyutlarda vergi ziyaının varlığı anlaşılmıştır. Bu kapsamda söz konusu olumsuz durumların önüne geçebilmek için bir dizi yasal düzenlemeye ihtiyaç duyulmuştur. Vergi Usul Kanunu’nda yapılması teklif edilen düzenlemeler aşağıda olduğu gibidir.

Fatura düzenleme süresi konusunda Hazine ve Maliye Bakanlığı’na yetki verilmesi

Vergi Usul Kanunu’nun fatura düzenleme esasları ile ilgili 231 inci maddesinde değişiklik önerilmektedir. Buna göre, 231’inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendine birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiş ve bendin son cümlesinde yer alan “süre” ibaresi “süreler” şeklinde değiştirilmiştir.

 “Hazine ve Maliye Bakanlığı, mal veya hizmetin nev’i, miktarı, fiyatı, tutarı, satışın yapılma şekli, faaliyet konusu, sektör veya mükellefiyet türünü ayrı ayrı veya birlikte dikkate alarak, bu süreyi indirmeye ya da faturasının malın teslim edildiği veya hizmetin yapıldığı anda düzenlenmesi zorunluluğu getirmeye yetkilidir.”

 

Böylece azami 7 gün içinde düzenlenebilecek faturanın malın teslimi anında veya aynı gün içinde düzenlenmesi zorunluluğu getirilebilecektir.

Petrol ve doğal gaz sektöründe lisans alarak faaliyet gösteren firmalardan teminat alınabilmesi

Vergi Usul Kanunu’nun Hazine ve Maliye Bakanlığı’na verilen yetkilerin yer aldığı mükerrer 257’nci maddesinin birinci fıkrasının 7’nci bendinden sonra gelmek üzere 5015 ve 5307 sayılı kanunlar kapsamında lisansa tabi olarak faaliyette bulunanlardan teminat alınabilmesine ilişkin olarak Hazine ve Maliye Bakanlığı’na yetki verilmektedir. Buna göre;

 “8. 4/12/2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu ve 2/3/2005 tarihli ve 5307sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanunu’nda Değişiklik yapılamasına dair kanun kapsamında lisansa tabi faaliyetlerde bulunanlar ile bu madde uyarınca bandrol, pul, barkod, hologram, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaretleri kullanma zorunluluğu getirilen ürünleri imal veya ithal edenlerden; yeni işe başlayanlarda 10 milyon Türk Lirası’na kadar, faaliyeti devam edenlerde 100 milyon Türk Lirası’nı geçmemek üzere bir önceki hesap dönemine ait brüt satışlar toplamının yüzde 1’ine kadar, ayrıca bandrol, pul, barkod, hologram, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaretler verilmesinden önce bu ürünler nedeniyle hesaplanan özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi tutarının toplamına kadar, doğacak vergilerin tahsil güvenliğini sağlamak amacıyla, 6183 sayılı Kanun’un 10’uncu maddesinde yer alan menkul mallar hariç olmak üzere anılan maddede sayılan türden teminat almaya, mükelleflerin; faaliyet alanı, hukuki statüsü, mükellefiyet süresi, aktif veya öz sermaye büyüklüğü, çalışan sayısı, hakkında sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleme veya kullanma yönünde olumsuz rapor ya da tespit bulunup bulunmadığı, iş veya üretim hacmi ile ürün ve mükellef gruplarını ayrı ayrı veya birlikte dikkate alarak, teminatın; türünü, tutarını, verilmesi gereken zamanı, iadesi ile tamamlanmasına ilişkin hususları belirlemeye, teminat tutarını lisansa tabi faaliyetlerde lisans türleri itibariyle farklılaştırmaya, bentte yer alan oran ve tutarları sıfıra kadar indirmeye ve iki katına kadar artırmaya, hangi hallerde teminat aranılmayacağını ve uygulamaya ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye,”

Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.

Teminat uygulamasıyla vergi mükelleflerinin vergiye uyumunu artırma, belge düzeni konusunda daha titiz davranmalarını sağlamak amacı güdülmektedir.

Teminat zorunluluğuna uyulmaması halinde ceza uygulaması

Teklifin 3’üncü maddesi teminat verme zorunluluğuna uymayanlara verilecek ceza ile ilgilidir. Teklife göre zorunluluğa uymayanlara VUK mükerrer 355’nci madde birinci fıkranın 1 numaralı bendine göre özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Öneri şöyledir.

 “mükerrer 257’nci maddenin birinci fıkrasının (8) numaralı bendi uyarınca getirilen zorunluluklara uymayanlara, (1) numaralı bentte yer alan tutarın (2021 yılı için 2.500 TL) 10 katından az ve 1 milyon Türk Lirası’ndan fazla olmamak üzere, bir önceki hesap dönemine ait brüt satışlar toplamının binde 3’ü tutarında özel usulsüzlük cezası kesilir.”

Ödeme kaydedici cihazlara müdahalede bulunulması durumunda hapis cezası

Teklifin 4’üncü maddesi ile Vergi Usul Kanunu’nun kaçakçılık suçları ve bu suçlara verilecek hapis cezaları ile ilgili 359 uncu maddesinin ( c ) fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesi istenmektedir.

“ç) Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca yetkilendirilmediği halde, ödeme kaydedici cihaz mührünü kaldıran, donanım veya yazılımını değiştiren veya yetkilendirilmiş olsun ya da olmasın ödeme kaydedici cihazın hafıza birimlerine, elektronik devre elemanlarına veya harici donanım veya yazılımlarla olan bağlantı sistemine ya da kayıt dışı satışın önlenmesi için kurulan elektronik kontrol ve denetim sistemleri veya ilgili diğer sistemlere fiziksel veya bilişim yoluyla müdahale ederek; gerçekleştirilen satışlara ait mali belge veya bilgilerin cihazda kayıt altına alınmasını engelleyen, cihazda kayıt altına alınan bilgileri değiştiren veya silen, ödeme kaydedici cihaz veya bağlantılı diğer donanım ve sistemler ya da kayıt dışı satışın önlenmesi için kurulan elektronik kontrol ve denetim sistemleri ile ilgili diğer sistemler tarafından Hazine ve Maliye Bakanlığı veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarına elektronik ortamda iletilmesi gereken belge, bilgi veya verilerin iletilmesini önleyen veya bunların gerçeğe uygun olmayan şekilde iletilmesine sebebiyet verenler üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Bu değişiklikle vergi güvenliğinin sağlanması, kayıt dışı ekonomi ve vergi kaçakçılığı ile etkin bir şekilde mücadele edilmesine katkı amaçlanmaktadır. Bu konuda hapis cezasının etkili olacağı düşünülmektedir.

Ödeme kaydedici cihazlara müdahalede bulunulduğunun tespiti halinde Cumhuriyet Baş Savcılığına başvuru gereği ve kamu davası açılması

Teklifin 5.nci maddesi ile bazı kaçakçılık suçlarının cezalandırılması ile ilgili usulleri düzenleyen VUK’un mükerrer 367’nci maddesine üçüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesi önerilmektedir.

“359 uncu maddenin (ç) fıkrasında yazılı suçların işlendiğinin inceleme sırasında tespiti halinde incelemenin tamamlanması beklenmeksizin, sair suretlerle öğrenilmesi halinde ise incelemeye başlanmaksızın Vergi Müfettişleri ve Vergi Müfettiş Yardımcıları tarafından bu tespitlere ilişkin rapor düzenlenir ve rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla birlikte keyfiyet Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirilir. Kamu davasının açılması için incelemenin tamamlanması şartı aranmaz.”

Bu durumda vergi incelemelerinin hızlı bir şekilde yürütülmesi ve tamamlanması her hangi bir mağduriyet yaratılmaması bakımından önemli olacaktır.

Cezada mükerrer uygulamanın önlenmesi

Vergi Usul Kanunu’nun 359’uncu maddesindeki yukarıdaki düzenlemeler yanında TBMM ‘ne sunulmuş olan bir başka teklifle bu madde uygulamasında sorunlara yol açan hususları düzeltmeyi amaçlayan

aşağıdaki teklifte dikkate değer.

“Madde 14 / 1 / 1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanun’un 359. maddesinin c) bendinden sonra gelmek üzere aşağıda yer alan d) bendi eklenmiştir:

d) Bu maddede yer alan tüm suçların cezalandırılabilmesi için bilerek işlenmesi ve bu suçlarla ilgili olarak hazinenin zarara uğrayacak şekilde vergi ziyaına yol açılmış olması gerekir.

Bu maddede yer alan tüm suçlara ilişkin yargılamalarda TCK madde 43 hükümleri uygulanır. Suçun oluştuğu ve devam ettiği her mali yıl için ayrı ayrı cezaya hükmedilmez.”



Kaynak: Akif Akarca,Dr.Mehmet Şafak / Dünya Gazetesi