Kamu Alımlarının Ekonomiye Kaldıraç Etkisi / Zühtü Bakır
(14.12.2017)
Kamu alımı, kamu idarelerinin görevlerini yerine getirmek için ihtiyaç duydukları yapım işleri ile mal ve hizmetleri dışarıdan temin etmeleri sürecidir. Kamu alımları istatistiki verileri Kamu...

Kamu alımı, kamu idarelerinin görevlerini yerine getirmek için ihtiyaç duydukları yapım işleri ile mal ve hizmetleri dışarıdan temin etmeleri sürecidir. Kamu alımları istatistiki verileri Kamu İhale Kurumu (KİK) tarafından oluşturulmakta ve 6 aylık dönemler halinde yayımlanmaktadır. 
Buna göre, 2016 yılında kuruma bilgisi gelen sözleşme sayısı 177 bin 231 olurken, sözleşme bedeli toplamı 169,8 milyar TL’dir (Doğrudan temin yolu ile yapılan 3,8 milyar TL). Bu çerçevede 26,4 milyar TL mal alımı ve 79,7 milyar TL yapım işi gerçekleştirilmiştir. 2017 yılı ilk altı ayında ise 109,7 milyar TL bedel karşılığında 77 bin 663 sözleşme olmuştur (Doğrudan temin yolu ile yapılan 3.1 milyar TL). Bu dönemde 16.7 milyar TL mal alımı ve 53,2 milyar TL yapım işi gerçekleştirilmiştir. Kamu, tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de en büyük müşteri konumundadır. Kamu alımları yolu ile yerli sanayinin desteklenmesi yöntemi gelişmiş ülkelerde görülen çağdaş bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım bazen doğrudan yerli malın alımının teşvik edilmesi, bazen de yine yerli sanayinin dahil olduğu Ar&Ge/İnovasyon ve yeşil/verimli ürün destek politikaları olarak karşımıza çıkmaktadır.

ABD’de “Buy American” uygulaması mevcutken, AB projelerinde üye ülke firmaları önceliği bulunmaktadır. Benzer uygulamalar Japonya, G. Kore ve Çin gibi diğer birçok ülkede yaygın olarak kullanılmaktadır.

Ülkemizde de geçmişte “Taşıt Kanunu” gibi bazı yasal düzenlemelerde bu politikanın dikkate alındığı görülmüştür. Bununla birlikte, 13/02/2011 tarihli 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun yerli istekliler ile ilgili düzenlemeleri konu alan 63. maddesinde yapılan değişiklik ile yerli malı sunan isteklilere fiyat avantajı sağlanabilmesi, bu alanda atılmış önemli bir adımdır.

Aynı madde üzerinde 06/02/2014 tarihinde yapılan değişiklikle ise “Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak orta ve yüksek teknolojili sanayi ürünleri arasından belirlenen ve her yıl ocak ayında kurum tarafından ilan edilen listede yer alan malların ihalelerinde yerli malı teklif eden istekliler lehine %15 oranına kadar fiyat avantajı sağlanması zorunludur” hükmü getirilmiştir.

Bu çerçevede, 13.09.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “Yerli Malı Tebliği (SGM 2014/35)” yürürlüğe girmiştir. Buna göre yerli katkı oranı en az %51 olan ürünlere, üreticinin kayıtlı olduğu TOBB veya TESK’e bağlı oda/borsa tarafından “Yerli Malı Belgesi” düzenlenmesinin önü açılmıştır.

Son olarak KİK 63. maddede yapılan ve 18.06.2017 tarihli değişiklik ile “yerli malı teklif eden istekliler lehine %15 oranında fiyat avantajı sağlanması mecburi kılınmıştır”. Aynı zamanda “yapım işlerinde kullanılacak makine, malzeme ve ekipman ile yazılımın tamamının veya belli bir kısmının yerli malı olması şartı getirilebilir. Ancak, malzemelere ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, makinelere ve ekipmanlara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak orta düşük, orta yüksek ve yüksek teknolojili makine, malzeme ve ekipman arasından belirlenen, kurum tarafından ilan edilen listede yer alan ve ihale konusu işte kullanılacak makine, malzeme ve ekipmanın yerli malı olması şarttır” hükmü getirilmiştir. Buna bağlı olarak KİK, Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nde de değişikliğe gidilerek 13.12.2017 tarihli Resmi Gazetede’de yayımlanmıştır.
Bu çerçevede, kanun hükmünün hayat bulabilmesi için ifade edilen bakanlıkların ürün listelerini hazırlamaları ve uygulayıcı taraflara bildirmeleri beklenmektedir.

Kanun yapıcının, sanayinin rekabet gücünün arttırılması, dış ticaret açığının azaltılması, istihdama katkısı ve doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının arttırılmasına katkı sağlaması bakımından almış olduğu kararın bir an önce hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Ülkemizde rekabet şartlarını oluşturur düzeyde üretim kabiliyeti olan alanlarındaki ürün guruplarının söz konusu listelerde yer alması ile ifade edilen amaçlara ulaşılabilecektir. Böylelikle üretim kabiliyeti henüz yeterli düzeyde olmayan diğer alanlarda da yatırımlara ilgi artacaktır.



Kaynak: Dünya Gazetesi