7338 Sayılı Kanunla Vergi Usul Kanunu’nda Yapılan Bazı Önemli Düzenlemeler
(09.12.2021)
26/10/2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7338 sayılı “Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına...

26/10/2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7338 sayılı “Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile Gelir ve Kurumlar Vergisi’ne yönelik olarak yapılan düzenlemeler 11 Kasım 2021 tarihli DÜNYA Gazetesi’nde yayımlanan yazımızda açıklanmıştı. Bu yazımızda ise Vergi Usul Kanunu’nda (VUK) yapılan bazı önemli değişiklikler ele alınmış olup, anılan önemli düzenlemeleri aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür:

  • Gider pusulasına ilişkin düzenleme:

Vergi Usul Kanun’un 234’üncü maddesinde yer alan hükmün önceki hali uyarınca, gider pusulası;

- birinci ve ikinci sınıf tüccarların,

- kazancı basit usulde tespit edilenler ile

- defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve

- çiftçilerin,

vergiden muaf esnafa (ki, vergiden muaf esnafın kimler olduğu Gelir Vergisi Kanunun 9. maddesinde tek tek sayılmıştır); yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim etmek zorunda oldukları belgedir.

1 Kasım 2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, 7338 sayılı Kanun’la yapılan değişikliklerle gider pusulasının düzenlenme zorunluluğunun kapsamı genişletilmiş ve yukarıda sayılan kişilerin, sadece vergiden muaf esnafa değil, Vergi Usul Kanunu’nda sayılan belgeleri düzenleme zorunluluğunda bulunmayanların tümüne yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları mallar (gerçek usulde vergilendirilmeyen çiftçilerden satın aldıkları mallar hariç) için işi yapana veya malı satana imza ettirecekleri gider pusulası düzenlemek zorunda oldukları belirtilmiştir.

Keza, maddeye ilave edilen hüküm uyarınca, gider pusulası, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenecektir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen gider pusulası hiç düzenlenmemiş sayılacaktır.

Ancak, işin mahiyeti, emtianın cins ve nev'i ile miktar ve bedelini ve iş ücretini ve işi yaptıran ile yapanın veya emtiayı satın alan ile satanın adlarıyla soyadlarını -Tüzel kişilerde unvanlarını- ve adreslerini ve tarihi bilgilerini ihtiva etmeleri kaydıyla bu 7 günlük süre dâhilinde satıcıya;

a)- 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nda tanımlanan banka,

- 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun kapsamında yetkilendirilmiş ödeme kuruluşları veya

- 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanunu’na göre kurulan Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi

aracılığıyla ödenmesi halinde, bu kurumlarca düzenlenen belgeler,

  1. b) 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında satın alınan malların gider pusulası düzenlemek zorunda olanlara iade edilmesinde iade edilecek tutarların, (a) bendinde yer alan kurumlar aracılığıyla iadesinde bu kurumlarca düzenlenen belgeler,
  2. c) Vergi Usul Kanuna göre belge düzenleme zorunluluğu bulunmayan kamu kurum ve kuruluşlarının, tabi oldukları ilgili mevzuat dâhilinde, yaptıkları işler veya sattıkları mallar için düzenledikleri belgeler,

gider pusulası yerine geçecektir. 

  • Amortismanlarla İlgili Düzenlemeler: 

  • Günlük amortisman ayrılabilmesi

 7338 sayılı Kanunla Vergi Usul Kanununun 320. maddesinde yapılan değişiklikle; kıst amortismana tabi binek otomobiller hariç olmak üzere, maddenin yürürlüğe girdiği 26 Ekim 2021 tarihinden itibaren işletme aktifine yeni kaydedilecek amortismana tabi iktisadi kıymetler için mükellefler, dilerlerse, anılan kıymetlerin kullanıma hazır oldukları tarihte başlayıp ve her bir hesap dönemi için kıymetin aktifte kaldığı süre kadar günlük esasa göre amortisman ayırabileceklerdir. Sürenin gün olarak hesaplanmasında Hazine ve Maliye Bakanlığınca tespit ve ilan edilen faydalı ömür süreleri üçyüzaltmışbeş ile çarpılarak bulunacak gün sayısı dikkate alınarak işlem yapılacaktır. 

  • Amortisman süresinin daha uzun belirlenebilmesi

Yapılan değişiklik uyarınca;  mükellefler, Hazine ve Maliye Bakanlığının iktisadi kıymetler için tespit ve ilan ettiği faydalı ömürlerden kısa olmamak üzere amortisman süresini, her yıl için aynı nispet olmak kaydıyla, belirlemekte serbesttir. Ancak belirlenecek bu süre Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenen sürenin iki katını ve elli yılı aşamayacaktır. Mükellefler bu tercihlerini iktisadi kıymetin envantere alındığı geçici vergi dönemi sonu itibarıyla kullanacaklardır. Bu şekilde belirlenen amortisman süresi ve oranı izleyen dönemlerde değiştirilemeyecektir.

Önceki düzenlemeye göre amortisman ayrılan iktisadi kıymetler için ise, süre uzatımı yapılamayacak ve aynı uygulama sürdürülecektir. 

  • Yeni makine teçhizat alımında amortisman uygulaması

 17 Mayıs 2018 tarihli DÜNYA Gazetesi’nde yayımlanan  “Teşvik Belgesiz Makina ve Teçhizat Alımlarında KDV İstisnası ve Amortisman Teşviki” başlıklı yazımızda açıklandığı üzere; 7103 sayılı Kanun ile 01.05.2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, Katma Değer Vergisi Kanunu^’na eklenen Geçici 39. ve Vergi Usul Kanunu’na eklenen Geçici 30. madde hükümleri ile teşvik belgesi alınmaksızın bazı makina ve teçhizat alımlarında katma değer vergisi istisnası uygulanması ve alınacak makine ve teçhizat için uygulanacak amortismanın normal sürenin yarısı kadar zamanda ayrılmasına imkan tanınmıştı.

24 Aralık 2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7201 sayılı Kanun’n 8’inci maddesi ile; 3065 sayılı Kanun’un geçici 39’uncu maddesinde yer alan ve 6948 sayılı Sanayi Sicili Kanunu’na göre sanayi sicil belgesini haiz KDV mükelleflerine münhasıran imalat sanayiinde kullanılmak üzere yapılan yeni makina ve teçhizatın teslimlerinde uygulanan KDV istisnasının süresi 31/12/2022 tarihine kadar uzatılmıştı. Ancak, anılan yasal düzenlemede, amortismanla ilgili süre uzatımı yapılmamıştı. Bu kez, Vergi usul Kanun’un geçici 30. maddesinde yapılan düzenleme ile 26 Ekim 2021 tarihinden 31.12.2023 tarihine kadar bu madde kapsamında iktisap edilecek yeni makine ve teçhizatlar için de uygulanacak amortismanın normal sürenin yarısı kadar zamanda ayrılmasına imkan tanınmıştır. 

  • Sürekli Yeniden Değerleme İmkanı (ve Enflasyon Muhasebesi):

Bilindiği üzere; Vergi Usul Kanunu’nun “Enflasyon Düzeltmesi ve Yeniden Değerleme Oranı” başlığı altında yer alan mükerrer 298. maddesinde enflasyon düzeltmesine ve yeniden değerleme oranının tespitine ilişkin hükümler yer almış olup, anılan düzenleme uyarınca, son 3 hesap döneminde TEFE(Yİ-ÜFE)’deki artışın % l00’den ve içinde bulunulan hesap döneminde % l0’dan fazla olması halinde, cari dönem sonu itibariyle mali tabloların enflasyon düzeltmesine tabi tutulması gerekmekteydi. En son enflasyon düzeltmesi de 31.12.2004 tarihinde sona eren hesap dönemlerine ilişkin bilançolar üzerinden yapılmıştı.

7338 sayılı Kanunun 31. maddesiyle Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298’inci maddesine eklenen (ç) fıkrası ile; enflasyon düzeltmesi yapma şartlarının gerçekleşmediği hesap dönemlerinin sonu itibarıyla, bilançolara dahil bulunan amortismana tabi iktisadi kıymetlerin (bu niteliklerini korudukları müddetçe sat-kirala-geri al işlemine veya kira sertifikası ihracına konu edilenler hariç) ve bunlar üzerinden ayrılmış olup bilançoların pasifinde gösterilen amortismanların anılan maddede belirtilen şartlar doğrultusunda yeniden değerlenebilmesine imkân tanınmaktadır. Anılan düzenlemeler 01.01.2022 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek olup, o tarihten itibaren bu imkan kullanılabilecektir.

(28 Ekim 2021 tarihli DÜNYA Gazetesi'nde yayımlanan “Sürekli Yeniden Değerleme İmkanı” başlıklı yazımızda 01.01.2022 tarihinden sonraki gerek cari dönemde, gerekse ilk kez yeniden değerleme yapacakları hesap döneminden önceki hesap döneminin sonu itibarıyla yapılabilecek yeniden değerleme uygulaması ayrıntılı olarak açıklanmış olup, anılan yazımıza bakılabilir.)

Önemli NOT : Öte yandan, 2021 yılı Kasım ayı itibariyle, TEFE (Yİ-ÜFE) endeksindeki son üç hesap dönemine ilişkin artış %100’ü ve cari yıl 2021’de %10’u aşmış durumdadır. 2021 Aralık ayı itibariyle de bu durumun tersine dönmesi beklenmemektedir. Dolayısıyla, yasal bir değişiklik yapılmadığı takdirde, 2021 yılı sonu mali tablolarında enflasyon düzeltmesi yapmak gerekecektir. Enflasyon düzeltmesi yapıldığı takdirde, takip eden hesap döneminden itibaren amortismanlar ve itfa paylarıdüzeltilmiş değerler üzerinden hesaplanır. Enflasyon düzenlemesi nedeniyle doğacak değer artış tutarları üzerinden, şartlara uyulduğu sürece, vergi ödenmesi söz konusu değildir.

Öte yandan, 10 Haziran 2021 tarihli DÜNYA Gazetesi’nde yayımlanan “Yeni Af Kanunuyla Tanınan Yeniden Değerleme İmkanı” başlıklı yazımızda açıkladığımız üzere; 7326 sayılı Kanunun 11. maddesiyle Vergi Usul Kanunu’nun geçici 31. maddesine ilave hüküm eklenmiş ve gerek taşınmazlar için gerekse diğer amortismana tabi iktisadi kıymetler için, Yeniden değerleme neticesinde pasifte özel bir fon hesabında gösterilen değer artışı tutarı üzerinden %2 oranında vergi ödenmek şartıyla yeniden değerleme yapılması olanağı tanınmıştı. Bu kapsamda yeniden değerleme 31/12/2021 tarihine kadar yapılabilecek olup, bu düzenlemeden yararlanılıp yararlanmamaya karar verilirken, 31.12.2021 tarihinde sona eren hesap dönemine ilişkin mali tabloların enflasyon düzeltmesine tabi tutulabilecek olması da göz önünde bulundurulmalıdır.

  • Şüpheli alacaklara ilişkin düzenleme:

Vergi Usul Kanunu’nun 323.maddesi hükmü uyarınca; ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;

Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar ile

- Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar,

şüpheli alacak sayılmaktadır. Dava ve icra takibine değmeyecek alacakların tutarının ne olduğu belli değilken, uygulamaya açıklık getirmek amacıyla, 26 Ekim 2021 tarihinde yürürlüğe giren düzenleme ile üst sınır belirlenmiştir. Buna göre; 2021 yılı için; yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan 3.000 TL’yi aşmayan küçük alacaklar için şüpheli alacak karşılığı ayrılabilecektir.

Keza aynı tarihte yürürlüğe giren ilave düzenleme uyarınca;  işletme hesabına göre defter tutan mükelleflerin de bu uygulamadan yararlanması sağlanmaktadır. Buna göre; söz konusu mükellefler şüpheli alacaklarını defterlerinin gider kısmına kaydederek karşılık ayırabilmiş olacaklar ve bunlardan sonradan tahsil edilen miktarları ise tahsil edildikleri dönemde defterlerinin gelir kısmına, hangi alacaklara ait olduğunu gösterecek şekilde kaydedeceklerdir. 

  • Yenileme Fonuna İlişkin Düzenlemeler:

 Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması halinde, satıştan doğacak kazanç, Vergi Usul Kanunu’nun 328. maddesi hükmü uyarınca, satılan iktisadi kıymetin yenilenmesinde kullanılmak üzere pasifte geçici bir hesapta “Yenileme Fonu” olarak ayrılabiliyor ve yeni alınacak iktisadi kıymetin amortismanları bu yenileme fonundan karşılanıyor ve 3 yıllık süre zarfında Yenileme Fonunda amortismanlara ayrılan tutarlardan sonra hala bir değer kalmışsa bu tutar 3. Yılın sonunda vergilenecek kara ekleniyordu. 3 yıllık sürenin başlangıcı Mali İdarece, iktisadi kıymetin satışının yapıldığı yıldan başlatılıyordu. Yargı da ise çoğunlukla, bu sürenin başlangıcının iktisadi kıymetin satıldığı yılı izleyen yıldan başlaması kararları veriliyordu. Yapılan ve 26 Ekim 2021 tarihinden itibaren yürürlüğe giren düzenleme ile yargı kararlarına uyulmuş ve 3 yıllık sürenin iktisadi kıymetin satıldığı yılı izleyen yıldan başladığı hüküm altına alınmıştır.



Kaynak: Akif Akarca / Dr.Mehmet Şafak / Dünya Gazetesi