KDV ve Vergi Usul Kanunu’nda İhtiyaç Olan Köklü Değişiklik Önerilerimiz / Ahmet Gündüz
(22.04.2017)
Ülkemizde uygulanan KDV, damga vergisi ve Vergi Usul Kanunu (VUK) yıllar önce hazırlanmış kanunlardır. Ülkemizin artık yeni vergi sistemine, yeni belge düzenine geçmesinin zamanı çoktan gelmiştir...

 Ülkemizde uygulanan KDV, damga vergisi ve Vergi Usul Kanunu (VUK) yıllar önce hazırlanmış kanunlardır. Ülkemizin artık yeni vergi sistemine, yeni belge düzenine geçmesinin zamanı çoktan gelmiştir. Bilgisayar sistemlerindeki gelişmeler, internet uygulamaları, ticaretin uluslararası boyutlarının artması, artık ülkemizin küresel köydeki konumunu arttırmasına olanak sağlamış ve bizim kanunlarımızda yeni düzenlemeler getirmemizi zorunlu kılmaktadır.

Mevcut kanunun eksiklikleri

Mevcut KDV Kanunu hem oran olarak %1, %8, %18 olmak üzere 3 oranlı bir kanun, hem de tahakkuk esasına göre tahakkuk eden bir vergi. Verginin büyük bir kısmı %18 oranlı ürün gurubundan alınmakta, Vergi indirim mekanizması sebebiyle, hem mükellefler tarafından sahte veya muhteviyatı itibari ile yanıltıcı belge kullanımını, kayıt dışılığı arttırmaktadır.

Maliye kayıtdışılığı azaltmak için dürüst mükellefler üzerinden denetimlerle azaltmak için ayrıca bir çaba sarf etmektedir. Ayrıca vergi mal veya hizmetin geliri alınmadan fatura veya belge düzenlendiği anda ödenmekte olup, vadeli satış yapan mükelleflerin eline satış bedeli geçmeden borç tahakkuk ederek mükellefleri zor duruma düşürmekte, vergi borcu üretmektedir. Bu sistem yıllardır ülke ekonomisinde işletmelere yük olmakta ve işletmeler bu nedenle fatura kesmekten veya belge vermekten kaçınmakta ve kayıt dışı ekonomiyi körüklemektedir.

KDV Kanunu’ndaki revizyon önerimiz

Bize göre KDV’nin %18 oranında bir KDV’nin hesaplanması işverenlerin işletmelerinin faaliyetlerinin sürdürülebilirliğini tehdit etmektedir. Kdv’nin kaldırılmasından ziyade rehabilite edilmesi gerekmektedir.

Biz Rehebilitasyon için KDV indirim mekanizmasının Kaldırılmasını öneriyoruz. Ayrıca KDV oranının %1’e indirilmesini öneriyoruz. Böylelikle her 100 TL satış yapan tüm işyerleri 1 TL’sini Devlete KDV olarak ödeyecektir. Böylelikle hem her vergi mükellefi Vergi ödeyecek, hem de KDV iade işlemleri yapılmayarak, ülke kasasından ek kaynak çıkışı olmayacaktır.

KDV Vergi Sistemi’ndeki bu değişiklikle ülkemizin gayri safi satışlarının %1’i kadar KDV alınması sağlamış olacaktır. 499 milyar 315 milyon TL’nin %1 olan 4 milyar 993 milyon TL her ay gelir elde edilmiş olacaktır.

Böylece mükellefler vergi yükü hesaplamasında her 100 TL satış için %1 KDV yüklerinin olduğunu bilecek, kayıt dışı alışlar veya sahte fatura yasal olmayan işlemlere tevessül etmezler. Hem de faturalarını düzenli keserler.

Arıca KDV vergisi mükellefleri ve tüketiciler üzerinde hem pazarlık konusu yapıldığını hem de kazanç unsuru yapıldığını biliyoruz. KDV düşük oranlı örneğin %1 gibi bir oranlı vergi olsa ve tüm mükellefler geliri üzerinden ödese, tüm mükelleflere eşit bir yük getirmemiş olacak ve her mükellef geliri ile orantılı olarak KDV ödemiş olacaktır.

Vergi Usul Kanunu’ndaki mevcut durum

Vergi mükellefleri, mükellefiyet çeşitlerine göre, fatura, serbest meslek makbuzu, gider pusulası, müstahsil makbuzu, yolcu bileti gibi belgeleri düzenlemek zorundadır.

Gelişen teknoloji ve internet sayesinde işletmeler kolaylıkla izlenebilir olabilmektedir. Bu gün güvenlik kamerası olmayan veya telefonu, interneti olmayan neredeyse bir işletme kalmamıştır. Bu nedenle klasik belge sisteminin gelişen ekonomiye ayak uydurma zamanı gelmiş ve geçmektedir.

Vergi Usul Kanun’daki revizyon önerimiz

Ticari hayatın hızla akıp gittiği bu günlerde mükelleflere serbest meslek makbuzu, gider pusulası, müstahsil makbuzu,… gibi fatura yerine geçen belge olarak düzenlenen belgelerin kaldırılarak, tüm işletmelerin (mükelleflerin) fatura düzenlemesi zorunluluğu getirilmelidir. (e-Arşiv Fatura ve e-Fatura, bilanço esasında defter tutan tüm mükelleflere zorunlu kılınmalıdır.) 
Böylelikle piyasada kullanılan belge çeşidi ve özelliği sadeleştirilmiş olur.

Bu gelişmelerden sonra muhasebe sisteminde de değişiklik yapılmalıdır. İşletme hesabı esası ve zirai kazanç defterleri ile serbest meslek kazanç defteri kaldırılmalıdır.

Bu defterlerin tümü bilanço esasına göre defter tutmalı, satışlarını ve alışlarının tümünü sadece tek tip belge ile fatura (kağıt fatura, e-Arşiv ve e-Fatura şeklinde)

Kullandırılmalıdır.

Böylelikle hem mükelleflerin belge kullanımı sadeleşmiş olacak hem de mükelleflerin tüm hesapları görülebilecektir.

Sonuç:

Dünyadaki ekonomik ve teknolojik gelişmeler bakıldığında ülkelerin bir birine uzaklıkları kısalmıştır. Bu nedenle vergi sistemlerini de değişen teknoloji ve ekonomiler parelelinde düzenlemek gerekir. 1980’li yıllarda Rahmetli Adnan Kahveci zamanında temelleri atılan KDV Kanunu ve Vergi Usul Kanunu’nda bir çok değişiklik yapılmıştır. Ancak köklü bir değişiklik öngörülmemiştir.

Bize göre, kdv’nde indirim mekanizmasının kaldırılması ve oranının %1’e düşürülmesi ile her mükellefin cirosunun %1’i oranında devletine vergi katkısının olması sağlanacaktır. Ayrıca belge düzeninde fatura ve defter bazında mükelleflerin tümünün bilanço esasına göre muhasebe yaptırmanın zamanı gelmiş ve geçmektedir.



Kaynak: Dünya Gazetesi