Sonraki Döneme Devreden KDV Sorununu Çözen Tarih Yazar…/ Nedim Türkmen
(18.09.2017)
Uzun süredir gündemimizi meşgul eden KDV'de İngiliz Modeli tartışmaları canlılığını korurken, sayın Maliye Bakanı geçen hafta “devreden KDV sistemine son vereceklerini” aşağıdaki gibi açıklamıştır...

Uzun süredir gündemimizi meşgul eden KDV'de İngiliz Modeli tartışmaları canlılığını korurken, sayın Maliye Bakanı geçen hafta “devreden KDV sistemine son vereceklerini” aşağıdaki gibi açıklamıştır.
“Yapılacak düzenlemeyle yatırım, üretim ve ihracat üzerinde KDV'nin yük olmaktan çıkarılacağını, devreden KDV uygulamasına son vereceklerini, mevcut uygulamada yatırım veya üretim aşamasında 100 TL KDV ödeyen mükelleflerin, yaptıkları satışlarda topladıkları KDV'yi bu rakamdan indirdiklerini, indirilemeyen vergi dolayısıyla devletin biriken KDV borcunun 140 milyar liraya ulaştığını ve bunun 30 milyarının belediyeler ve diğer kamu kurumlarına ait olduğunu, işletmelerin indirilemeyen KDV alacağının ise 70-80 milyar lira dolayında bulunduğunu ve yeni sistemde, indirilemeyen KDV belli periyotlarla nakit olarak iade edilecektir.”

İngiliz modeli nedir?

Örnek alınmaya çalışılan İngiltere Modeli'nin ana hatları aşağıdaki gibidir;
– Grup şirketleri tek bir beyanname verebilmektedir,
– Tahsilatı yapılmayan KDV'nin iadesi istenebilir,
– Eğitim ve sağlık hizmetleri KDV'ye tabi değildir,
– Ev içi zorunlu olan bir takım araç gereçlerde KDV oranı yüzde 5'tir,
– Şirketler aylık değil, 3'er aylık dönemler halinde beyanname verebilir,
– KDV oranı yüzde 20, yüzde 5 ve yüzde 0 şeklinde belirlenmiştir,
– Katma Değer Vergisi'nin diğer aya devredilmesi söz konusu olmayıp, devredecek KDV çıkması durumunda bu tutar en geç 10 gün içinde mükelleflere iade edilmektedir.

KDV'de tahsilat performansı yerlerde…

Katma Değer Vergisi'nde devreden KDV sisteminin kaldırılması ve bazı mükellefler için düz oran belirlenmesinin tartışıldığı bir ortamda, son beş yıllık KDV tahsilat performansımızın ortaya konulmasında büyük yarar görmekteyim.

18szt08a_ist_izm_ant_trb_ank_adn

Nakit iade yerine, gider yazılmasına imkan tanınması daha gerçekçi bir çözümdür

Eğri oturup, doğru konuşmakta fayda var. Türkiye'de bugün itibarıyla devreden Katma Değer Vergisi tutarının 140 milyar TL olduğunu açıklayıp; bu tutarı nakit olarak mükelleflere iade edilebileceğinin açıklanması, maalesef bir hayalden öteye gidemeyecektir. Şöyle ki; 140 milyar TL, Türkiye'nin 1.5 yıllık Katma Değer Vergisi gelirine tekabül eder. Bütçe dengeleri dikkate alındığında; bu kadar büyük bir meblağın mükelleflere iade edilmesi söz konusu olamaz.
Maliye Bakanlığı yetkilileri, 2.5 milyon Katma Değer Vergisi mükellefi olmasına rağmen Türkiye'de toplanan Katma Değer Vergisi'nin yarısının 1.000 mükellef tarafından ödendiği gerçeği ve KDV'de tahakkuk tahsilat oranının yüzde 50'nin altına düştüğü bir dönemde bunun olamayacağını muhakkak biliyorlar. Vergi mükellefleri arasında tatlı bir heyecan yaratılmak isteniyor ise bunu makul karşılamak gerekir.
Devreden KDV sorunu, kurumlar vergisi ve gelir vergisi bütçe gelir rakamlarında azalma göze alınarak çözülebilir. Şöyle ki; her yılın sonunda gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine sonraki yıla devreden katma değer vergisi tutarlarını gider yazma imkanı tanınır ise, sorun çözülmüş olur.

Önerimizi hesaba dökelim;

Devreden KDV tutarı olan 140 milyarı nakit iade etmek yerine , gelir ve kurumlar vergisi uygulamasında gider yazma imkanı getirilirse ; devletin bu işlem sonucunda (Hesaplamayı Kurumlar Vergisi mükelleflerine göre yaptığımızda), 140 milyar TL x yüzde 20 Kurumlar Vergisi Oranı uygulandığında 28 milyar TL Kurumlar Vergisi daha az alınmış olur. Böylece devreden KDV uygulaması, bütçeyi çok fazla sarsmadan kaldırılmış olur.



Kaynak: Sözcü