Vergi Mükelleflerinde İşe Başlama Bildirileri / Veysi Seviğ
(04.12.2018)
Vergi Usul Kanunu’nun 168’nci maddesi gereği olarak işe başlama bildirimlerinin; Gerçek kişilerce işe başlama tarihinden itibaren on gün içinde kendilerince veya 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’na...

Vergi Usul Kanunu’nun 168’nci maddesi gereği olarak işe başlama bildirimlerinin;

  • Gerçek kişilerce işe başlama tarihinden itibaren on gün içinde kendilerince veya 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’na göre ruhsat almış avukatlar veyahut da 3568 sayılı Kanuna göre ruhsat almış meslek mensuplarınca,
  • Şirketlerin kuruluş aşamasında işe başlama tarihinden itibaren on gün içinde ticaret sicil memurluğunca ilgili vergi dairesine yapılmaktadır.

Şirketlerin işe başlama bildirimleri dışında yapılacak bildirimler ile işi bırakma ve değişiklik bildirimleri, bildirilecek olayın oluşumu (vukuu) tarihinden itibaren bir ay içerisinde mükellef tarafından vergi dairesine yapılabilmektedir.

İşi bırakmanın bildirilmesi ile ilgili düzenleme söz konusu kanunun 160’ıncı maddesinde yer almaktadır.

İşi bırakma söz konusu kanunun 161’inci maddesinde tanımlanmıştır. Bu tanımlamadan anlaşılacağı üzere işi bırakma “Vergiye tabi olmayı gerektiren işlemlerin tamamen durdurulması ve sona erdirilmesidir. Bu bağlamda herhangi bir nedenle işlerin geçici olarak durdurulması işi bırakma olarak kabul edilmemektedir.

İşi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının belirlenmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması veyahut da başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi hallerinde başkaca bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı halde özellikle sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olan görevliler tarafından düzenlenen rapor veya raporlar ile tespit edilmesi durumunda, mükellef kaydının devamına gerek görülmeyenler ayrıca düzenlenecek konuya ilişkin raporlar ile mükellefiyetleri vergi dairesince terkin edilebilmektedir.

Böyle bir durumun varlığı halinde mükellefin bu durumunun tespitinden önceki döneme ilişkin yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağı gibi bu tarihten sonraki faaliyetlerin tespiti halinde bu dönemlere ilişkin vergilendirmeye devam edilerek ve varsa vergi yasaları uyarınca cezalandırılması gereken fiilleri için de gerekli cezai işlemlerin yapılması sağlanmaktadır.

Vergi Usul Kanunu’nun 160’ıncı maddesi uyarınca mükellefiyet kayıtları terkin edilenlerin kimlik bilgileri ile bunların bastırmış veya tasdik ettirmiş oldukları belgeler ve kullanmış oldukları ödeme kaydedici cihazlara ilişkin bilgiler Maliye Bakanlığınca belirlenecek araçlarla duyurulmaktadır.

Vergi Usul Kanunu’nun “İşi Bırakmanın Bildirilmesi ile ilgili 160’ıncı maddesi, vergi mükellefinin işi bırakmasındaki nedenler açısından ayrı bir önem taşımakta ve Mali İdarece mükellefiyet kaydını kapatan mükellef hakkında bilgi edinme yönteminden yararlanılarak tespit edilen kişi veya kurum hakkında gerekli izleme ve araştırmalar yapılmaktadır.

Söz konusu maddenin uygulanmasına ilişkin yöntemi belirleme yetkisi Maliye Bakanlığı’na aittir. Gerçekte bildirimlere ilişkin uygulanacak usulsüzlük cezaları caydırıcı nitelikte değildir. 2018 yılında, uygulanacak en yüksek ceza sermaye şirketleri için;

  • İşe başlamanın zamanında bildirilmemesi halinde 148 TL 
  • Diğer yapılmamış bildirimlerin yapılmaması halinde ise 80 TL olarak belirlenmiştir.

Diğer yandan sermaye şirketlerinin kuruluş aşamasında işe başlamayı bildirme yükümlülüğünün ticaret sicil memurluklarına bırakılmış olması nedeniyle bunlar için işe başlamanın bildirilmesine ilişkin cezanın fiilen uygulanabilirliği de kalmamıştır.

Ancak bireysel nitelikte faaliyet gösterenler için durum farklıdır.

Konuya ilişkin bildirimlerin mükellefçe süresi içerisinde yapılmaması halinde, bilahare vergi inceleme elemanlarınca yapılan tespitler söz konusu mükellefler açısından bazen beklenmeyen sonuçlara neden olabilmektedir. Özellikle vergi hukuku açısından cezai müeyyidelere neden olabilecek fiillerin varlığı halinde ortaya çıkan sorunların yarattığı sonuçlar hukuki açıdan tartışmalı olsa da kanunun muhataplarını olumsuz etkilemektedir.



Kaynak: İto