Ciro Edilen Dövizli Çeklerin Kur Farkı ve KDV’si: Yükümlülük Kimde? / Tuba Gedik
(24.11.2017)
Yurtiçinde döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak gerçekleştirilen işlemlerde vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği tarih ile tahsilat tarihi arasında ortaya çıkan lehe kur farklarının...

Yurtiçinde döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak gerçekleştirilen işlemlerde vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği tarih ile tahsilat tarihi arasında ortaya çıkan lehe kur farklarının faturalandırılması ve kur farklarına ilişkin KDV konusu mükellefler açısından bir türlü benimsenemeyen, vergi incelemelerinde ise eleştiri ve tarhiyata konu olan bir husus olarak sıklıkla karşımıza çıkmaktadır.

Peki; döviz kurlarının başını alıp gittiği bu günlerde ödeme aracı olarak döviz cinsinden düzenlenen vadeli çek kullanılması ve çekin ciro silsilesi ile el değiştirmesi durumunda kur farkı takibi kimler tarafından nasıl yapılacak, kur farkı faturası kimler arasında düzenlenecek, kur farkına ilişkin KDV yükümlülüğü kimde olacaktır?

Mali İdare’nin bakış açısıyla;

Konuyu Mali İdare’nin verdiği muktezalar çerçevesinde değerlendirmek en az kafa karıştıran yol olacaktır diye düşünüyorum. İdare’nin müstakar hale gelen muktezalarında dövizli işlemlere ilişkin yaklaşımı dövizli çekler için de aynı olup tahsil tarihine kadar oluşan lehe kur farkları için KDV’li fatura düzenlenmesi gerektiği yönündedir. Ancak muktezalarda kur farkının faturalanması açısından önem arz eden konu; döviz cinsinden düzenlenen çeklerin ciro edildikleri veya kırdırıldıkları tarih itibariyle ödenmenin gerçekleşmiş sayılmasıdır. Diğer bir ifade ile çeklerin ilk ciro edildikleri veya kırdırıldıkları (ödemenin gerçekleştiği) tarih itibariyle lehe kur farkı oluşan taraf KDV’li kur farkı faturasını düzenleyecek ancak çekin nihai olarak tahsil edildiği tarihe kadar oluşacak kur farklarının ilk işlemle veya KDV matrahı ile ilişkisi bulunmadığından cirantalar arasında kur farkı için fatura düzenlenmesine gerek bulunmayacaktır.

Muktezalarda yer alan açıklamalara göre; kur farkına ilişkin faturalaşma vergiye tabi işleme doğrudan taraf olanlar arasında gerçekleştirilecek olup çekin ciro tarihinden sonra oluşacak kur farkları ilk işlemin matrahında herhangi bir değişiklik meydana getirmeyeceğinden ciro silsilesindeki diğer kurumlar arasında kur farkı nedeniyle faturalaşma olmayacaktır.

Özetle;

- Bedelin döviz cinsinden tespit edildiği vadeli satışlarda çeklerin vadesinden önce ciro edilmesi veya kırdırılması durumunda ödeme gerçekleşmiş sayılacak ve ciro tarihindeki kur ile ilk işlemin gerçekleştiği kur arasındaki fark için “kur farkı geliri elde eden” tarafından KDV’li fatura düzenlenecek,

- Dövizli çeklerin vade tarihinden önce firma tarafından mal ve hizmet alımındaki ödemelerde ciro edilerek kullanılması halinde; çeklerin vadesinden önce birkaç kez el değiştirmesi durumunda oluşan kur farkları için çeki düzenleyenler ile çeki elinde bulunduranlar arasında kur farkı faturası düzenlenmesine ve KDV hesaplanmasına gerek bulunmayacaktır.

Mükellefin gözünden;

Teoride farklı tarihlerde verilen muktezalarla netlik kazandırılan bu konu, pratikte mükellefler açısından oldukça zorlu bir takip sürecini de beraberinde getirmektedir. Aylık olarak onlarca, belki de yüzlerce dövizli işlem yapan bir firmada her bir dövizli işlem için vade ve tahsil tarihi takibi yapılması, dövizli çeklerle düzenlenen alım/satım faturaları arasında illiyet bağı kurulması ve dövizli çeklerin ciro edildiği veya kırdırıldığı tarihe kadar oluşan kur farklarının işlem bazında hesaplanması, faturalanması, muhasebeleştirilmesi oldukça zahmetli ve hataya açık bir uğraş gerektirmektedir. Bunun yanı sıra, dövizli çeklerin ciro edildiği/kırdırıldığı tarihte ödenmiş sayılması hususu da çeklerin vadesi geldiğinde ödenmemesi ve şüpheli alacağa dönüşmesi durumunda vergisel açıdan hatalı bir yaklaşım olacaktır.

Sözün özü;

Son yıllarda vadeli çek düzenlenebilmesi, çeklere reeskont hesaplanabilmesi, hamiline yazılı çeklerin vergi ödeme aracı olarak kullanılamaması gibi değişen ve gelişen uygulamalarına ilaveten; İdare’nin dövizli çeklerdeki kur farklarının faturalanması konusunu da tekrar değerlendirmesi, hatta tüm dövizli işlemler için kur farkı faturası uygulamasını yeniden gözden geçirmesi hızla artan döviz kurları karşısında zorlanan mükelleflerin finansman yükünü hafifletmese de vergisel yükümlülüklerini bir nebze rahatlatır mı, ne dersiniz?



Kaynak: Dünya Gazetesi