Geç Verilen Beyannameye Karşı Dava Açmak Mümkün Müdür? / Nurettin Bilici
(12.08.2017)
VUK m. 378/2’ye göre “Mükellefler beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamazlar. Bu Kanunun vergi hatalarına ait hükümleri mahfuzdur.”...

 VUK m. 378/2’ye göre “Mükellefler beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamazlar. Bu Kanunun vergi hatalarına ait hükümleri mahfuzdur.”

Fıkra; vergi hatasının düzeltilmesine ilişkin verilen beyannameler dışında beyan üzerine ödenecek vergilere karşı dava açma yolunu kapatmaktadır.

Oysa Türk Vergi Hukuku uygulamasında ihtirazi kayıtla verilmiş beyannameler de dava konusu yapılabilmektedir.1

Uygulamada, ihtirazi kayıtla beyanname verilmesi ve bu beyan üzerine tarh eden vergiye karşı dava açılabilmesi noktasında bir sorun bulunmazken, “kanuni süresi geçtikten sonra verilen (pişmanlık ve düzeltme) beyannameleri üzerine ihtirazi kayıt konulup, dava konusu yapılması” konusunda tartışma yaşanmıştır.

Danıştay 9. Dairesi, pişmanlık ve hata düzeltme kapsamında verilen beyannamelere ihtirazi kayıt şerhi konulabilmesinin (dolayısıyla dava açılabilmesinin) önünde hukuki ve yasal bir engel bulunmadığı yönünde karar vermiştir.2 Buna karşılık Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunun görüşü aksi yönde çıkmıştır.3

Konu oldukça yakın tarihli bir Anayasa Mahkemesi kararında da tartışılmıştır.4 Anayasa Mahkemesine itiraz yoluyla başvuran İstanbul 9. Vergi Mahkemesi, VUK m. 378/2’nin birinci cümlesinin (“Mükellefler beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamazlar.” hükmünün) Anayasa’nın 2, 10, 13 ve 36. maddelerine aykırılığını ileri sürerek iptalini talep etmiştir. AYM’ye başvuru yapılmasına vesile olan uyuşmazlık şu şekildedir: Davacı X ihtirazi kayıtla kurumlar vergisi düzeltme beyannamesi vermiş, tahakkuk eden kurumlar vergisi ve vergi ziyaı cezasını ödemiş ve ödediği bu vergi ve cezayı iptal davası konusu yapmıştır. Vergi idaresi 378/2’ye göre, mükellefin ihtirazi kayıtla (geç) verdiği beyannameye karşı dava açma hakkının olmadığı savunmasını yapmıştır. Mükellef ise, uygulamada ihtirazi kayıtla verilen beyannamelere karşı dava açmanın mümkün olduğunu dolayısıyla İdarenin savunmasını dayandırdığı VUK m. 378/2’nin Anayasa’ya aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Mükellefin savunmasını ciddi bulan İstanbul 9. Vergi Mahkemesi konuyu AYM’ye taşımıştır.

AYM sorunun, itiraz konusu VUK m. 378/2’nin birinci cümlesi ile değil, ihtirazi kayda ilişkin İYUK m. 27/4 fıkrası ile ilgili olduğu değerlendirmesini yapmıştır. Yani geç verilen beyannameye ihtirazi kayıt konulabilip konulamayacağı, konulabilecekse bunun mükellefe dava açma hakkı tanıyıp tanımadığı hususlarının itiraz konusu maddeyle ilgili olmadığını ifade etmiştir. 
Yani kısaca Anayasa Mahkemesi topu taca atmıştır.

Oysa, bize göre uyuşmazlık konusu bal gibi de VUK 378, f. 2 ile ilgilidir. Zira “beyan üzerine tarh edilen vergilere karşı –vergi hatası durumu hariç- dava açılamaz” diyen VUK m. 378, f. 2 sorunlu bir fıkradır. Uygulamada dava açılabilen “ihtirazi kayıtla verilen beyannameleri” görmemezlikten gelerek belirsizlik yaratmaktadır. Dolayısıyla fıkra bu haliyle hukuki güvenlik, belirlilik, hak arama özgürlüğü, kanun önünde eşitlik gibi temel vergilendirme prensiplerine aykırılık taşımaktadır. İptal edilmesi gerekirdi.

Bize göre her ne kadar AYM topu taca atarak VUK 378, f. 2’nin Anayasa’ya aykırılığını tartışmasa da (fıkrayı iptal etmese de) fıkranın yasama organı tarafından yeniden kaleme alınması ve değiştirilmesi gerekir. Fıkranın yeniden yazılacak şekli şöyle olabilir: “Mükellefler beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı, hata düzeltme beyannameleri ve ihtirazi kayıtla verilen beyannameler hariç, dava açamazlar.”



Kaynak: Dünya Gazetesi