Akıllı Kazançlar / Ramazan Biçer
(15.08.2017)
Bir çoğumuz akıllı telefonlar kullanıyor. Kendi akıllı telefonuma baktığımda onlarca mobil uygulama indirdiğimi görüyorum. Mobil uygulama geliştirme ve satışı konusuna ilişkin süreç ise şu şekilde...

 Bir çoğumuz akıllı telefonlar kullanıyor. Kendi akıllı telefonuma baktığımda onlarca mobil uygulama indirdiğimi görüyorum. Mobil uygulama geliştirme ve satışı konusuna ilişkin süreç ise şu şekilde işliyor. Çok ilginç bir fikriniz var ve sonunda da bu fikri mobil uygulamaya dönüştürdünüz. Bu kadarla bitmiyor çünkü geliştirdiğimiz uygulamayı bir satış kanalı üzerinden pazarlamanız gerekiyor.

Satış kanalları belirli ve dünya devi bilişim şirketlerine ait mağazaları kullanmaktan başkaca pek seçeneğimiz yok. Önce, uygulamayı satmayı planladığınız mağazanın sahibi Google, Apple ya da Microsoft gibi şirketler tarafından talep edilen şartları yerine getirmemiz gerekiyor. Sistem, online olarak başvuru yapmamıza imkan veriyor. Sözleşme koşullarını da okuduk ve tüm talepleri karşıladık diyelim.

Peki kazanç elde edersek, bunu nasıl paylaşacağız?

Mağazanın sahibi şirket genel olarak mobil uygulama satışlarından %30-40 arasında değişen oranlardaki bir payı sizden talep ediyor. Bu şirketler kredi kartları kanalıyla yurt dışından satışlarını gerçekleştiriyor. Satışlardan size düşen payı da sistemde belirttiğiniz banka hesabınıza aktarıyor. Fakat, mağaza sahibi şirketler, uygulamayı geliştirenler ve indirenler açısından her şey bu noktada bitmiyor.

Vergilendirme sorunları

Geliştirdiğiniz uygulamanın satışları için Türkiye’deki bir banka hesabını kullanmaya karar verdiniz diyelim. Bu durumda, Türkiye’de vergiye tabi olup olmadığınız sorusu akla geliyor. Vergi mevzuatı, kaynağı ne olursa olsun Türkiye’de yerleşik kişilerin istisnalar hariç tüm kazançlarının Türkiye’de vergiye tabi olduğunu söylüyor. Buna göre, uygulama geliştirip yurt dışında yerleşik bir şirket aracılığıyla satanların elde ettikleri kazançlar nedeniyle Türkiye’de beyanname verip vergi ödemeleri gerekiyor.

Ancak, geliştirilen uygulama 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında yer alan bir yazılımı içeriyorsa Gelir Vergisi Kanunu’nun 18. maddesinde düzenlenen istisna uyarınca uygulamayı geliştiren kişilerin gelir vergisi istisnasından faydalanmaları mümkün olabilecektir. Oysaki, birçok uygulamada sınai ve fikri mülkiyet hakkı doğuran bir durum söz konusu olmadığı için bu tür kazançların genel olarak gelir vergisine tabi olacağını düşünüyorum.

Gelir vergisi konusu bir yana vergilendirme açısından KDV de gündeme geliyor. Bu sefer sorun uygulamayı geliştirenler değil, uygulamayı indirenler açısından ortaya çıkıyor. Türkiye’deki KDV düzenlemelerine baktığımız zaman ise yurt dışında yerleşik kişiye ait ücretli uygulamayı mağazadan indiren bir kişinin Türkiye’de sorumlu sıfatıyla beyanname vermek zorunda olup olmadığı sorusu ile karşı karşıya kalıyoruz. KDV kesintisi yapmak ve beyanda bulunmak gerektiği söylenebilir ancak bunun pratikte uygulanabilir olduğunu söylemek pek kolay değil.

Vergilendirme çıkmazı

Mobil uygulamalardan elde edilen kazançları az önce bahsettiğim gibi Türkiye’de vergilendirmek o kadar da kolay değil. Mevcut duruma baktığımızda, uygulamayı geliştiren ve indiren kişiler Türkiye’de yerleşik olsa bile kazancın elde edildiğini tespit etmek epey zor. Bunun nedeni ise oldukça basit: satışı yapan mağaza yurt dışındaki bir şirkete ait.

Bu durumda kazancın Türkiye’de vergilendirilebilmesi için birkaç silahı kullanmak dışında başka çare kalmıyor ki, Maliye Bakanlığı da buna hazırlanıyor. Buna göre, büyük olasılıkla yapılan ödemelerden ödemeye aracı banka gibi finans kuruluşlarına stopaj yapma yükümlülüğü getirilecek. Böylece, bu tür satışlar üzerinden vergi tahsil edilmesi mümkün olacak. Fakat bu her zaman mümkün olabilecek mi?

Kazancın yurt dışındaki bir banka hesabına aktarılması

Uygulamayı geliştiren ve satan kişi Türkiye’de yerleşik olsa bile, mağazanın sahibi şirkete kazancını aktarması için başka bir ülkede bulunan banka hesabını verebilir. O zaman Türkiye hala vergi toplama kapasitesine sahip mi? Çok kolay görünmüyor ancak Türkiye’nin son dönemde imzaladığı Vergi Konularında Karşılıklı İdari Yardımlaşma Anlaşması ve bilgi değişimine ilişkin uluslararası anlaşmalar bu soruna çözüm getirebilir görünüyor.

Beklentiler üzerine

Maliye’nin uluslararası elektronik ticaretten kaynaklanan vergi konularını daha yakından takip etmeye başladığını, yakında yeni düzenlemeler yapacağını görüyoruz.

Ayrıca, son yıllarda G-20 ülkelerinin sponsorluğunda OECD tarafından uluslararası düzeyde konuyla ilgili önemli düzenlemeler yapıldı. Bu düzenlemelerin Türkiye’ye yansıması kaçınılmaz. Birçok ülke bu konularda adım atmaya başladı. Türkiye de yakında bu adımları atacak görünüyor. Bakalım sektöre yönelik ne tür vergi düzenlemeleri gelecek.



Kaynak: Dünya Gazetesi