Tazminatlar Ne Zaman, Hangi Sınırlar İçinde Gider Yazılabilir? / Recep Bıyık
(01.06.2016) Ticari hayatta yasalar, mahkeme kararları, işletmelerin serbest iradeleriyle yaptıkları sözleşmeler veya zarar verilen kişilerle yapılan yazılı veya sözlü anlaşmalar gereği tazminat ödemeleri... |
Ticari hayatta yasalar, mahkeme kararları, işletmelerin serbest iradeleriyle yaptıkları sözleşmeler veya zarar verilen kişilerle yapılan yazılı veya sözlü anlaşmalar gereği tazminat ödemeleri sıklıkla yapılIyor. Ödenen tazminatlar, yasaların belirlediği koşullar ve sınırlar ölçüsünde vergi matrahından indirilebiliyor. Bu çerçevede örneğin, iş sözleşmelerine dayanarak ödenen tazminatlar gider kabul edilirken, sulh yoluyla ödenen tazminatlar gider kabul edilmiyor. Konuyla ilgili yasal düzenlemeler oldukça eski. En azından, benim otuz yılı aşkın mesleki hayatımda, bu düzenlemelerde bir değişiklik olmadı diyebilirim. Ancak hala bana makale konusu çıkaracak kadar özellikli, tartışmalı, tereddütlü konu var. İşte bunlardan birkaçı.
Kişisel düşüncem hayır. Tazminat tutarı tahakkuk ettiğinde gider kaydedilebilir. Gelir İdaresi’nin aynı düşünde olmadığı anlaşılıyor. Kıdem tazminatının ne zaman giderleştirileceği sorusuna idare bir özelgede, işçinin kıdem tazminatına hak kazanması ve hak edilen tutarın çalışana ödenmiş olması gerektiği cevabını vermiş. Görüşün yasal dayanağı, tazminatların gider kaydedilmesine olanak sağlayan düzenlemede, “ödenen” kavramı kullanılmış olması.
Ecrimisil, bir malın sahibinin rızası dışında ve onun bu malı kullanmamakla bir zarara uğrayıp uğramayacağı söz konusu edilmeksizin bu maldan işgal, tasarruf veya her ne şekilde olursa olsun yararlanılması sebebiyle, işgal eden tarafından ödenen veya idarece talep edilen tazminattır. Yasada yer alan tanım bu. Yasa ecrimisili tazminat olarak tanımlamış. Kanun, ecrimisili tazminat olarak tanımlamış ama Gelir İdaresi ecrimisil ödemesinin özünde kira ödemesi niteliğinde olduğu, dolayısıyla gider olarak dikkate alınabileceği görüşünde. Bu konuda verilmiş birden fazla özelge var, farklı düşünenler olsa da, konu büyük ölçüde netleşmiş. Ben de aynı düşüncedeyim. Özünde bir taşınmaz işgal edilerek kullanılıyor ve gelir elde ediliyor, bu kullanımın da bedeli ödeniyor.
Kişisel düşüncem evet. Kanun, teşebbüs sahibinin suçlarından kaynaklanan tazminatların gider kaydedilenmeyeceğini emrediyor. Dolayısıyla, aranan koşullar varsa, kusursuz sorumluluktan kaynaklanan tazminatların gider yazılmasına bir engel yok. Gelir İdaresi’nin bu konuda farklı görüşleri var, tespit edebildiğim kadarıyla.
Özelgede bu yorum yapılmış ama, halen TBMM gündeminde bulunan Gelir Vergisi Kanunu tasarısının ilgili maddesinde, “… teşebbüsün işletilmesinden kaynaklanan kusursuz sorumluluk halleri hariç olmak üzere teşebbüs sahibi tarafından işlenen suçlardan doğan tazminatlar”ın gider kaydedilmemesini öngören bir düzenlemeye yer verilmiş.
Kişisel düşüncem, mevcut kanun çerçevesinde, sadece işletme sahibinin suçundan kaynaklanan tazminatlar gider kaydedilemez. Buradaki suç kavramını da ceza kovuşturmasını gerektiren fiil olarak anlamak gerekir. Yorumu bu şekilde yapan bir Danıştay kararı da var.
Geçmişte Maliye Bakanlığı’nca verilen bazı özelgelerde, bir kısım giderlerin, yöneticilerin yanlış kararlarından kaynaklandığı gerekçesiyle kabul edilmeyeceğine ilişkin açıklamalar var. Örneğin elektrik ve su faturalarının zamanında yapılmamasından kaynaklanan zam ve faizlerin gider yazılmasını kabul etmeyen uygulamalar olmuş. Bu görüşün gerekçesi olarak da, geç ödemenin yöneticilerin kusurundan kaynaklandığı ve ödenen zam veya faizin tazminat niteliğinde olduğu belirtilmiş. Bu görüş tamamen geçmişte kaldı. Yukarıdaki paragrafta yer alan ödeme sıradan bir finansman gideri. Artık kimse de bu giderlerin dikkate alınamayacağını söylemiyor.
Gelir ve kurumlar vergisi kanunlarında, basın yoluyla işlenen fiillerden veya radyo ve televizyon yayınlarından doğacak maddi ve manevi zararlardan dolayı ödenen tazminatların gider yazılmasını önleyen özel düzenlemeler var.
Kaynak: Dünya Gazetesi |