İşe İade Davasında Makul Süreye Dikkat
(02.04.2021)
İşe iade davaları iş güvencesi ile birlikte 2003 yılından bu yana işçi-işveren anlaşmazlıklarında önemli bir yer...

İşe iade davaları iş güvencesi ile birlikte 2003 yılından bu yana işçi-işveren anlaşmazlıklarında önemli bir yer tutmaktadır. İş kanununa göre; Otuz veya daha fazla işçi çalıştıran iş yerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, iş yerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır. Yer altı işlerinde çalışan işçilerde kıdem şartı aranmaz.

İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde işe iade talebiyle, İş Mahkemeleri Kanunu hükümleri uyarınca arabulucuya başvurmak zorundadır. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması hâlinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren, iki hafta içinde iş mahkemesinde dava açılabilir. Taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlık aynı sürede iş mahkemesi yerine özel hakeme de götürülebilir.

Bilindiği üzere 4857 sayılı İş Kanunu'nun 19 ve 20 inci maddesi uyarınca işveren işçinin iş akdinin fesih bildirimini yazılı olarak yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorundadır. Hakkındaki iddialara karşı savunmasını almadan bir işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesi, o işçinin davranışı veya verimi ile ilgili nedenlerle feshedilemez. Ancak, işverenin 4857 sayılı Kanunun 25 inci maddenin (II) numaralı bendi şartlarına uygun fesih hakkı saklıdır.

Öte yandan iş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde işe iade talebiyle, (12.10.2017 tarihi sonrasında ise) İş Mahkemeleri Kanunu hükümleri uyarınca arabulucuya başvurmak zorundadır. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması hâlinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren, iki hafta içinde iş mahkemesinde dava açılabilir. Taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlık aynı sürede iş mahkemesi yerine özel hakeme de götürülebilir. Arabulucuya başvurmaksızın doğrudan dava açılması sebebiyle davanın usulden reddi hâlinde ret kararı taraflara resen tebliğ edilir. Kesinleşen ret kararının da resen tebliğinden itibaren iki hafta içinde arabulucuya başvurulabilir.

Feshin geçerli bir sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.

İşe iade davaları yasa gereğince ivedi hukuki işlerdir ve işe iade talepli dava ivedilikle sonuçlandırılır. Mahkemece verilen karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde, bölge adliye mahkemesi ivedilikle ve kesin olarak karar verir.

Normalde işe iade davalarında 4857 sayılı İş Kanunu'nun 20 inci maddesine göre işe iade davalarının ivedilikle sonuçlandırılması zorunlu olmasına ve işe iade davasının azami sekiz ay içerisinde sonuçlandırılması beklenilmesine karşın uygulamada "işe iade davaları" yıllarca sürebilmekte ve gerekçeli kararların yayımlanması uzun süreler alabilmektedir.

24.03.2021 tarihli ve 31433 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi'nin 2018/35900 sayılı Kararı ile işe iade davaları konusunda önemli bir içtihat kararı yayımlanmış bulunmaktadır.

Anayasa Mahkemesi "işe iade başvuru talebiyle işçinin iş mahkemesine açtığı davanın gerekçeli kararının (yaklaşık 16 ay) geç yazılması nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine dair "işçinin talebi kabul etmiş ve HAK İHLALİ KARARI vermiş, ihlalin ortadan kaldırılması için davanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine ve ayrıca işçi lehine TAZMİNATA hükmetmiştir.

Kararda iş mahkemesinin yasal düzenleme çerçevesinde en geç bir ay içinde gerekçeli kararını yazarak tebliğe çıkartmasının gerekli olduğu, ilk derece mahkemesinin kararı tefhiminden gerekçeli kararın yazılmasına kadar 16 aya yakın sürenin makul olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, yargılamanın uzamasının gerekçeli kararın geç yazılmasına sebep olduğu, bu durumun usul hukuku açısından kabul edilemez olduğuna değinilmiştir.

Anayasa Mahkemesi'nin 25.02.2021 tarihli ve 2018/35900 Başvuru Numaralı Kararı "işe iade davalarında" yargının hızlı davranması ve gerekli kararı makul süre içerisinde açıklaması için önemli bir düzenleme yapılmış bulunmaktadır. Söz konusu içtihat Türk iş yargısının işleyişine önemli ölçüde etki edebilecek bir içtihat olarak yayımlanmış bulunmaktadır.



Kaynak: Resul Kurt / Star Gazetesi