Gerçekler Görmezden Geliniyor Diye Yok Olmazlar / Nedim Türkmen
(16.07.2018)
Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu ekonomik şartlara ilişkin bazı verileri paylaşarak konuya bir giriş yapmak istiyorum. Ülkemizin risk primi baz puan olarak 311'e ulaştı, özel sektörün dış borcu...

Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu ekonomik şartlara ilişkin bazı verileri paylaşarak konuya bir giriş yapmak istiyorum. Ülkemizin risk primi baz puan olarak 311'e ulaştı, özel sektörün dış borcu 362 milyar dolar, vatandaşın yani sizin, benim bankacılık sistemine tüketici kredisi, kredi kartı, otomobil kredisi ve konut kredisi adı altında toplam borcumuz 600 milyarı aştı. Yİ-ÜFE (yıl sonu) 23.71, TÜFE (yıl sonu) 15.39, gösterge tahvil faizi 20.35 ve 12 aylık cari açık 57 milyar dolar.

Bu tablo ülkemizin her yıl çok ciddi sıcak para girişine ihtiyaç duyduğunu göstermektedir. Türkiye bu paraları yurtdışından temin etmek zorundadır. Yurtdışından ülkemize gerek doğrudan, gerek dolaylı yatırım yapmak isteyen finans kuruluşları bu kararı vermeden önce; ülkemizin mali ve ekonomik sorumluluklarını yerine getirme kapasitesini ölçmek ve buna göre bir karar vermek zorundadır.

Bu kapasite ölçülürken Türkiye'nin cari durumu ve geçmişteki mali performansı incelenir. Uluslararası yatırımcılar bu derecelendirme işini kendileri yapmayıp dünyada 3 büyük kredi derecelendirme kuruluşu olan Moody's, Fitch ve Standard & Poors (S&P) değerlendirmelerini ve verdiği notları esas alırlar.

Bu kuruluşlar değerlendirmelerde karşılaştırılabilir objektif veriler kullanmalarına rağmen, sistemin 3 şirket arasında paylaşılmış olması ve üçünün ağırlığının %95'lik bir orana ulaşması derecelendirme piyasasının oligopolistik yapısını ortaya koymaktadır. Bu yapı bu yüzden eleştirilmektedir.

TÜRKİYE'NİN KREDİ NOTUNU NEDEN DÜŞÜRDÜ?

Fitch Ratings'ten geçen cuma günü yapılan açıklamada, Türkiye'nin uzun dönem yabancı para cinsinden kredi notunun “BB+”dan “BB” seviyesine indirildiği, not görünümünün “negatif” olduğu bildirildi.

Açıklamada, enflasyondaki sıçrama ve cari açıktaki artış nedeniyle makro ekonomik istikrar üzerindeki aşağı yönlü risklerin kuvvetlendiği ifade edildi.

Ekonomi politikalarının kredibilitesinin son aylarda kötüleştiğinin aktarıldığı açıklamada, seçimler sonrasındaki ilk politika aksiyonlarının belirsizliğinin arttığı kaydedildi.

Yüksek yakıt fiyatları ve hane halkı harcamaları nedeniyle cari açığın gayri safi yurt içi hasılaya oranının bu sene yüzde 6.1'e yükselmesinin beklendiğine yer verilen açıklamada, liradaki düşüş ve turizmdeki toparlanmayla bu oranın gelecek sene yüzde 4.1 oranına düşmesinin öngörüldüğü bilgisi paylaşıldı.

Açıklamada, Türkiye'nin büyük dış finansman ihtiyacının ülkeyi şoklara karşı hassas bıraktığına dikkat çekildi.

Sağlıklı dış talep, turizmde devam eden toparlanma, altyapı harcamaları ve istihdamdaki artış sayesinde Türkiye ekonomisinin bu sene yüzde 4.5 oranında büyüme göstermesinin beklendiği belirtilen açıklamada, ekonominin gelecek yıl ise yüzde 3.6 oranında büyümesinin öngörüldüğü ifade edilerek Türkiye ekonomisinin büyük ve çeşitli olduğu tespiti yapılmış ve özel sektörün canlılığı vurgulanmıştır.

ÜRETMEDEN TÜKETEN HEP DÜŞÜK NOT ALIR

Son yıllarda yurtdışından yapılan Türkiye ile ilgili olumsuz ekonomik ve siyasi değerlendirmeler, “Hep dış güçler bize diz çöktürmek istiyor”, “Bizi kıskanıyorlar” şeklinde savunuluyor. Siyasi konularla ilgili yapılan değerlendirmelerin objektif olamayacağı, bu konuda yapılacak değerlendirmelerin subjektifliği dikkate alındığında bazı konularda haklı olabileceğimizi kabul edebiliriz.

Ancak ekonomi ile ilgili yapılan değerlendirmelerde, rakamlar ortada iken durumun vehametini kabul etmemek ve sorunlardan kurtulmak için çözümler üretmeye çalışmak yerine, bize bir şey olmaz mantığıyla hareket etmek bu ülkede yaşayan 81 milyona yapılan büyük bir haksızlıktır.

Ülkemizin ekonomik anlamda zor bir dönemden geçtiği bugünlerde; sorunların varlığını kabul etmek ve buna ilişkin akılcı ve rasyonel çözümler üretmek ve ülkemize borç para veren yatırımcıları ikna etmeye çalışmak yerine, “Dış güç masalı ve yerli derecelendirme kuruluşu kuracağız” kurnazlığından vazgeçmekte fayda vardır.

Yukarıda yer verdiğimiz Fitch'in değerlendirmelerine konu, ekonomik verileri, ülke adı belirtmeden Türkiye'de ekonomi ile ilgili derecelendirme işini yapan birine versek, o da aynı sonuçlara ulaşacaktır.



Kaynak: Sözcü