Euro-Dolar Paritesi Nereye? / Osman Arıoğlu
(16.08.2017)
Son günlerde üzerinde en çok tartışılan konulardan biri Euro-dolar paritesi oldu. Bunda son birkaç aydır paritede görülen yükselişin önemli etkisi var. Yılsonu parite beklentisi anlamında bu yazı...

 Son günlerde üzerinde en çok tartışılan konulardan biri Euro-dolar paritesi oldu. Bunda son birkaç aydır paritede görülen yükselişin önemli etkisi var. Yılsonu parite beklentisi anlamında bu yazı hazırlanırken en son Goldman Sachs yıl sonu Euro-dolar paritesi öngörüsünü 1.05’ten 1.15’e revize ettiğini duyurdu. Gerekçe olarak ‘büyüme yanlısı mali politika tedbirlerinde sınırlı ilerleme, beklenenden az enflasyon ve maaş büyümesi ve Fed Başkanı değişikliğindeki belirsizlik’ olarak ifade edildi. Geçen zaman içerisinde de özellikle 2018’in ilk yarısında 1.40’lara varan parite öngörüleri bazı banka ve araştırma kuruluşları sitelerinde yayınlandı.

Konuya biz de ekonomik bir değerlendirmeyle katılalım istedik. 2010 yılı baz alındığında, Avrupa ülkeleri ve ABD verilerine göre olması gereken kur gidişatı ile fiilen gerçekleşen kur gidişatı arasında bir ilişki var mı bunu değerlendirmeye çalıştık. Buna göre de bir yılsonu kur tahmini öngörmeye gayret ettik. Aşağıya aldığımız grafikteki verilerin dayanağı daha ziyade Dünya Bankası verilerine dayanıyor. Ülkelerin büyüme ve enflasyon öngörülerini de yine aynı kaynakta yer alan verilere dayandırdık. Bu verilerde görüleceği üzere normal trende göre ABD reel büyümesi AB reel büyümesine göre daha olumlu seyrediyor. Buna karşılık reel efektif kur endeksleri de bu ekonomik veriler ve parite dikkate alındığında bu analizi güçlü kılan diğer bir unsuru oluşturuyor. Bütün bunlar dikkate alındığında olması gereken parite seyri grafikte kesik çizgilerle ifade edildiği şekilde olması gerekiyor.

Grafikte de görüleceği üzere fiili olarak paritenin gidişatı aslında sadece ekonomik büyüklüklerdeki değişmelerle birebir ilişkili değil. Aynı zamanda ülkelerin risk primi ve başka diğer değişkenler de parite üzerinde etkili oluyor. Bir başka deyimle gerçekleşen parite zaman zaman ekonomik analiz paralelinde ama çoğu zaman da üzerinde veya altında gerçekleşebiliyor. Ancak reel efektif döviz kuru endeksine de bu risk priminin önemli ölçüde yansıdığını görüyoruz. Reel efektif kur endeksinde de aslında 2010 yılı baz alınarak hareket edildiğinde 1.1 veya daha altındaki parite seviyesinin ekonomik gerçeğe uygun olmadığı ortadadır. Ancak burada öteden beri belirtmeye çalıştığımız risk primi ve ülkelerin geleceğine yönelik beklentiler ile fiili parite seyri ortaya çıkıyor.

Biz bu grafik ile diğer değişkenleri bir kenara bıraktığımızda kur gerçekleşmesinin seyrini ve 2017 yıl sonunu tahmin etmek istersek 2010 yılında 20.32 olan Euro-dolar paritesinin 2017 sonunda 1.20 civarında olması gerekiyor.

Burada da belirttiğimiz gibi paritenin bu seviyenin biraz altında veya üzerinde gerçekleşmesi risk primleri bağlamında mümkün olabilecektir. Ancak burada altı çizilmesi gereken bir diğer konu ülkelerin risk primi katsayılarının da birbiriyle aynı olmadığıdır. Örneğin ABD ile Kuzey Kore arasındaki son gerilimin dolar üzerindeki etkisi herhangi bir ülke risk primine göre daha düşük olabiliyor. Bu krizin çıkmaya başladığı günden bu yana parite 1.18’den aşağı yönlü bir hareket gösterdi. Oysa sadece bu konu dikkate alındığında paritenin yukarı yönlü hareket etmesi gerekirdi. Burada doğal olarak sadece ABD risk primi değil, Avrupa Birliği’ndeki gelişmelerin örneğin Almanya seçimleri gibi diğer belirsizliklerin de kısa vadeli hareketlerde etkisi olduğunu söyleyebiliriz.

Bu nedenle aşağıdaki grafik sadece ekonomik bir değerlenme içermekte olup oluşabilecek ilave risk primleri ayrıca dikkate alınmamıştır. Yani 2010 yılından bu yana risk primi ve diğer değişkenleri göz ardı ettiğimizde paritenin hareket etmesi gereken seyri burada görebiliyoruz. Ancak fiili gerçekleşme ile ekonomik verilere göre yapılan değerlendirmenin birebir doğru sonucu vermediğini unutmamak gerekiyor.

 



Kaynak: İtohaber.com