Yeniden Değerleme, Teknik İflastan Kurtarır
(24.10.2020)
İşsizlik Sigortası Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi geçen hafta Meclis'e sunuldu...

İşsizlik Sigortası Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi geçen hafta Meclis'e sunuldu. Bu teklife Plan ve Bütçe Komisyonu ve Meclis Genel Kurulu sürecinde, teklif metninde yer almayan birçok düzenlemenin ekleneceği, iktidar sözcüleri tarafından ifade edildi.

Pandemi süreci ile birleşen ekonomik krizin yıkıcı etkilerini bertaraf etmek ve ekonomiyi rahatlatmak amacıyla ortaya konulan düzenlemeler içinde yer alması gerektiğini düşündüğüm bir hususu, bugün sizlerle paylaşmak istiyorum.

Ciroların düşmesi ve tahsilatların yapılamaması, bankacılık sisteminin de kredi vermeye yanaşmaması üzerine; birçok firma işletme aktifinde kayıtlı taşınmazların satılması yoluyla nakit akışını düzeltmeye çalışmaktadır. Taşınmazların satışında ise, çok önemli bir problemle karşılaşılmaktadır.

Ülkemizde enflasyon düzeltmesi en son 2004 yılında yapılmış olup, bu tarihten sonra Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 298'inci maddesinin aradığı şartlar oluşmadığı için, mükelleflerin kayıtlarında yer alan iktisadi kıymetler tarihi maliyetle kalmıştır.

Bilanço esasına göre defter tutan tam mükellef gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin aktiflerinde yer alan taşınmazlarının değerlerinin Yİ-ÜFE değerindeki artış oranı dikkate alınarak, yeniden belirlenebilmesine imkân sağlamak için; 25 Mayıs 2018 tarih ve 30431 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmış bulunan 7144 sayılı Kanun'un 5. maddesi ile Vergi Usul Kanunu'na geçici 31. madde eklenmişti. Bu değişiklik ile mükelleflere 30.09.2018 tarihine kadar bu işlemleri yapmaları için süre tanınmıştı.

Mükellefler, tarihi değer ile yeniden değerlenmiş değer arasındaki fark üzerinden %5 oranında vergi ödeyerek, iktisadi kıymetlerini bugünkü değerlerine çıkartabileceklerdi. Kanun'un yayımı ile değerleme işlemi için verilen sürenin azlığı, 2018 yılının ağustos ayından başlayarak yaşadığımız ciddi döviz kuru artışları, bu kanundan faydalanması gerektiği halde ekonomik kriz nedeniyle faydalanamayan birçok mükellefin varlığına ve kanunun ölü doğmasına neden oldu.

Bankalardan daha fazla kredi bulma imkanı

Ekonomik kriz ve pandemi ikilisi ülkemizde yaşayan herkesi derinden etkilemektedir. İşsizlik ciddi bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. İşçileri istihdam eden şirketlerin varlığını sürdürmesi, hem işçiler açısından hem de bu şirketlerden vergi alan devlet açışından çok önemlidir.

Bugün itibarıyla bankalar özvarlıkları güçlü şirketlere kredi vermekte, enflasyon muhasebesi uygulanmadığı için taşınmazlarını tarihi maliyetle kayıtlarında takip eden mükelleflerin bilanço aktifleri gerçek değeri yansıtmadığı için, kredi almaları da mümkün olmamaktadır. Ayrıca, bu güncellemeyi yapamayıp Türk Ticaret Kanunu'nun 376/2. maddesinde düzenlenmiş bulunan teknik iflas durumunda olan birçok şirket mevcuttur.

Bilindiği üzere, TTK madde 376/2 hükmü uyarınca; son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar nedeniyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhal toplantıya çağrılmış genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme, sermayenin tamamlanmasına, veya sermayenin artırılmasına karar vermediği taktirde şirket kendiliğinden sona ermektedir.

Yapılacak düzenleme ile bilanço esasına göre defter tutan tam mükellef gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin yeniden değerleme sonucu ortaya çıkan değer atışı için %5 vergi ödeyerek, taşınmazlarını bugünkü değerlerine çıkartmaları durumunda; bilanço aktifleri gerçek değerlerine ulaşacak ve özvarlığı güçlü şirketler haline geleceklerdir.

Böylece hem teknik iflastan kurtulunacak hem de özvarlığı güçlü bir şirket olarak, bankalardan daha rahat kredi bulma imkanına kavuşulmuş olunacaktır. Taşınmazların satışı durumunda, ortaya çıkan fiktif kârın vergisini ödemek zorunda kalmayacaktır.

2018 yılında 7144 sayılı Kanun'dan faydalanan az sayıda şirket, bu değerlemeyi yapmış, buna rağmen güncel değerlerin yakalanamadığı da görülmüştür. Bu konuda bir düzenleme yapılırken; enflasyon katsayısı yerine, dileyen mükelleflerin iktisadi kıymetlerini kendi belirleyecekleri gerçek değerlerine yükseltmelerine olanak tanınmalıdır



Kaynak: Nedim Türkmen / Sözcü Gazetesi