Limited Şirkette Özel Denetimin Önemi ve Yöntemi / Soner Altaş
(18.09.2017)
Hatırlanacağı üzere, 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 13 Ocak 2011 tarihinde kabul edilen ilk halinde ölçeğine bakılmaksızın bütün küçük, orta ve büyük ölçekli anonim, limited ve sermayesi...

 Hatırlanacağı üzere, 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 13 Ocak 2011 tarihinde kabul edilen ilk halinde ölçeğine bakılmaksızın bütün küçük, orta ve büyük ölçekli anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlere bağımsız denetime tabi olma zorunluluğu getirilmiş iken; 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklik ile her ölçekteki şirketin bağımsız denetime tabi olması zorunluluğundan vazgeçilmiş, bunun yerine bağımsız denetime tabi olacak şirketleri belirleme yetkisi Bakanlar Kurulu’na verilmiştir. Bakanlar Kurulu da kendisine tanınan bu yetki çerçevesinde almış olduğu Bağımsız Denetime Tabi Olacak Şirketlerin Belirlenmesine Dair Karar ile hangi sermaye şirketlerinin (anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket) bağımsız denetime tabi olacağını belirlemiştir.

Gelinen noktada, limited şirketler Bağımsız Denetime Tabi Olacak Şirketlerin Belirlenmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararı kapsamına giriyorlarsa bağımsız denetim yaptırmakla yükümlü olacaklar; anılan karar kapsamına girmiyorlarsa denetime tabi olmayacaklardır. Anılan Bakanlar Kurulu kapsamına giren limited şirketin yok denecek kadar az olduğu dikkate alındığında, 2017 yılı Eylül ayı itibariyle sayıları 710 bin 693 olan limited şirketin denetimsiz bırakıldığını söylemek yanlış olmaz. Bu durum, denetçinin yerini alamayacak olsa dahi, limited şirketlerde özel denetim sisteminin önemini artırmaktadır.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda öngörülen bağımsız denetim yanında yer verilen diğer bir denetim türü özel denetimdir. Özel denetim, esasında 6762 sayılı eski Ticaret Kanunu’nda da yer almakta, ancak sadece anonim şirketler için öngörülmekte, diğer ticaret şirketlerinde “özel denetçi” tayini talebine yer verilmemekte idi. 6102 sayılı TTK’da ise, Avrupa Birliği mevzuatına uyum çerçevesinde, anonim şirket pay sahiplerine tanınan özel denetim isteme hakkı limited şirket ortaklarına da tanınmıştır.

Dolayısıyla, limited şirket ortaklarından her biri, belirli olayların özel bir denetimle açıklığa kavuşturulmasını genel kuruldan her zaman için isteyebilir. Limited şirket genel kurulu, bu talebi oylamak zorundadır. Yapılacak oylama sonucunda, genel kurulun talebi onaylaması durumunda, şirket ya da ortaklardan herhangi birisi, otuz gün içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden bir özel denetçi atanmasını isteyebilir. Ancak, ortağın bu talebini genel kurulun onayına sunabilmesi için, özel denetim istenen konuda, bilgi alma veya inceleme hakkını daha önce kullanmış olması; özel denetimin ortaklık haklarının, özellikle oy hakkının kullanımı yönünden gerekli olması ve özel denetimin konusunu belirli olayların oluşturması gerekir.

Peki, genel kurul ortağın talebini onaylamak zorunda mıdır? Tabi ki hayır, genel kurul sadece talebi oylamakla yükümlüdür, kabul etmek genel kurulu oluşturan ortakların takdirindedir. Eğer ortakların çoğunluğu özel denetim talebini kabul etmez ve yapılan oylama sonucunda genel kurul özel denetim talebini reddeder ise, sermayenin en az onda birini oluşturan ortaklar şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinden özel denetçi atamasını isteyebilirler. Ancak, bu davanın, genel kurulun özel denetim istemini reddettiği tarihten itibaren üç ay içerisinde açılması gerekir. Ayrıca, mahkeme tarafından özel denetçi atanabilmesi için kurucuların veya şirket organlarının, kanunu veya esas sözleşmeyi ihlâl ederek, şirketi veya ortakları zarara uğratmış olması ve de bu durumun dilekçe sahibi ortak veya ortaklar tarafından ikna edici bir şekilde ortaya konulmuş olması gerekir.



Kaynak: Dünya Gazetesi