İhtilaflı Borçlarda Vergi Barışı / Bumin Doğrusöz
(10.05.2018) Geçen yazımda vergi barışını yeniden ihdas etmeyi amaçlayan “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Tasarısı”nın kapsamını genel olarak aktarmıştım. Bu yazımda, tasarının... |
Geçen yazımda vergi barışını yeniden ihdas etmeyi amaçlayan “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Tasarısı”nın kapsamını genel olarak aktarmıştım. Bu yazımda, tasarının ihtilaflı vergi borçlarında neler getirdiği ve eksik düzenlemeleri üzerinde duracağım. 1. Henüz dava açma süresi geçmemiş, uzlaşmaya başvurulmuş, uzlaşma günü gelmemiş veya uzlaşma sağlanamamış olmakla birlikte dava açma süresi içinde bulunulan yahut dava açılmış ve henüz ilk derece vergi mahkemesinde görülmekte olan cezalı vergi tarhiyatları için mükellefler Kanundan yararlanmak isterlerse, vergi aslının yarısı ile normal vade tarihinden Kanunun yayım tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranına göre hesaplanacak faizi ödemeyi kabul ederlerse, vergi aslının geri kalan kısmı, ceza, ve gecikme faizi kendilerinden tahsil edilmeyecektir. 2. Kanunun yayımı itibariyle ilk derece mahkemesinde sonuçlanmış ve halen istinaf veya temyiz yahut karar düzeltme aşamasında veya bu yollara başvuru süresi içerisinde olan cezalı vergi tarhiyatları: Eğer cezalı tarhiyat vergi mahkemesince iptal edilmişse mükellef, vergi aslının %20’si ile bu tutar üzerinden normal vade tarihinden kanunun yayım tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranına göre hesaplanacak faizi ödemeyi kabul ederlerse, vergi aslının geri kalan kısmı, ceza, ve gecikme faizi kendilerinden tahsil edilmeyecektir. Eğer cezalı tarhiyat vergi mahkemesince tasdik edilmişse mükellef, vergi aslının tamamı ile bu tutar üzerinden normal vade tarihinden kanunun yayım tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranına göre hesaplanacak faizi ödemeyi kabul ederlerse, ceza, ve gecikme faizi kendilerinden tahsil edilmeyecektir. ararın kısmen tasdik kısmen iptal şeklinde olması halinde ise tasdik olunan ve iptal edilen kısımlara %100 ve %20 oranları ayrı ayrı uygulanıp, bu tutarlar üzerinden yine Yİ-ÜFE uygulanması ile birlikte vergi aslının kalan kısmı ile ceza ve gecikme faizi tahsil edilmeyecektir Bu düzenlemeye göre vergi mahkemesinde davayı kazanan veya kaybeden bir mükellefin davasında son karar vergi mahkemesi kararının bozulması yönünde ise vergi aslı yönünden yarısının ödenmesi suretiyle kanundan yararlanılabilinecektir. Kanun tasarısı bu durumu, dosya yeniden vergi mahkemesinde görüleceği için, davayı başa dönmüş kabul etmekte ve vergi aslının %50’sinin ödenmesini öngörmektedir. Ancak kısmen bozma kısmen onama kararı bulunan hallerde Kanun Tasarısı durumu, vergi mahkemesince bu karara uyulmuş gibi kabul etmekte, üst mahkemenin kararının mükellef aleyhine sonuç doğuracak kısmında %50, mükellef lehine sonuç doğuracak kısmında ise %20 ödeme yapılmasını öngörmektedir. Ancak burada ilk Kararın mükellef lehine veya aleyhine olmasına göre bir ayırım tam olarak yapılamamış, bozma veya onamaya vergi mahkemesi kararının bozulması veya onanmasından ziyade –zorlama yorumla- tarhiyatın iptali veya tasdiki anlamları yüklenmeye çalışılmış ve neticede kötü uygulamaya elverişli, içsel çelişkisi olan bir düzenleme karşımıza çıkmıştır. Bu nedenle bu düzenlemenin gözden geçirilmesi gerekmektedir. Örneğin vergi mahkemesinin tarhiyatı terkin eden kararının usulden -örneğin hakimlerden birinin imzasının eksikliği sebebi ile – bozulması halinde, mükellefin ödemesi gereken %20 oranı, adaletsiz şekilde %50’ye çıkmaktadır. Tasarı asla vergi cezalarının; aslın, dava konusu edilmeyerek önceden ödenmiş olması veya dava konusu edilmediği için kesinleşmiş borç olarak Kanundan yararlanılarak yapılandırılmış olması halinde tamamen kaldırılması yönünde düzenleme önerilmektedir. Asla bağlı olmayan vergi cezaları içinse, cüz’i oranda ödemelerle aftan yararlanma olanağı sağlanmaktadır. Kaynak: Dünya Gazetesi |