Yeniden Değerleme Uygulaması Kalıcı Hale Geldi
(15.11.2021)
Resmi Gazete’nin 26 Ekim 2021 tarihli sayısında yayımlanan 7338 sayılı kanun ile mükellef lehine birçok düzenleme yapıldı...

Resmi Gazete’nin 26 Ekim 2021 tarihli sayısında yayımlanan 7338 sayılı kanun ile mükellef lehine birçok düzenleme yapıldı. Daha önce bu değişikliklerin en önemlilerinden biri olan dördüncü geçici vergi beyanı uygulamasının kaldırılmasını tasarı görüşülürken işlemiştik. Bu yazımızda kanunun 31. maddesi ile Vergi Usul Kanunu Mükerrer 298. Maddesi’ne eklenen ç fıkrası ile yapılan düzenlemeyi değerlendireceğiz. Yapılan düzenleme ile yazımızın başlığında da belirttiğimiz gibi yeniden değerleme uygulaması kalıcı hale getirildi.
 
UYGULAMA NASIL İŞLEYECEK
 
Öncelikle maddenin yürürlük tarihi 1 Ocak 2022 olarak belirlendi. Böylece mükellefler, 2022 yılından itibaren sabit kıymetlerini her yıl yeniden değerleme oranında değerleyebilecekler. Yeniden değerleme oranının kalıcı hale getirilmesini sağlayan bu madde yanında aynı kanunun 52. maddesi ile Vergi Usul Kanunu’na geçici 32. madde eklenerek daha önce vergi borçlarının yapılandırılmasını içeren kanun ile Mayıs 2021 sonu itibarıyla yapılabilecek geçmiş dönemlere ilişkin değerlerin düzeltilebilmesi imkanı, bu yıl sonu itibarıyla yapılabilir hale getirilmiş oldu. Buna göre, yeniden değerleme yapılmayan yıllara ilişkin birikmiş değer artışlarını bir defada ve değerleme yapılan ayı takip eden ayın sonuna kadar bir beyanname ile bildirmek kaydıyla yeniden değerleyebilecekler.
 
İki düzenleme birlikte değerlendirildiğinde; 31 Aralık 2021 tarihi itibariyle yüzde 2 vergi ödeyerek geçmiş dönemlerin düzeltilmesi mümkün olacak. Bu düzenlemeden yararlanabilmek için yüzde 2 verginin ilk taksiti beyanname verilen ayın sonuna kadar, izleyen taksitler ise beyanname verilen ayı takip eden ikinci ve dördüncü ayın sonuna kadar olmak üzere üç taksit halinde ödenebilecek. Konuyu daha net anlatmak istersek; 31 Aralık 2021 tarihi itibarıyla sabit kıymetlerini yenilemek isteyen mükellefler beyannameyi 2022 yılı ocak ayı sonuna kadar verebilecekler ve ilk taksiti de aynı süre içerisinde ödeyecekler. Kalan taksitleri de mart ve mayıs ayı içerisinde ödeyebilecekler.
 
UFRS VERGİ MUHASEBESİ ARASINDAKİ EN ÖNEMLİ FARKLILIK ORTADAN KALKIYOR
 
Getirilen düzenlemenin kalıcı hale gelmesinin anlamı nedir diye düşünüldüğünde; kalıcı hale getirilen kısım, 2022 ve sonraki yıllara ilişkin yeniden değerleme yapmak suretiyle sabit kıymetlerin güncel değerini sürekli hale getirmeye imkan sağlıyor. Uygulama, geçici vergi dönemleri itibarıyla da yapılabilecek. Kalıcı hale gelen ve vergi ödenmeksizin yapılabilecek uygulamanın daha sağlıklı yürüyebilmesi bakımından geçmiş dönemlerde ortaya çıkan net değer üzerinden yüzde 2 vergi ödenerek düzeltilmesi gerekiyor. Böylece sabit kıymetlerin bir anlamda UFRS düzeltmesiyle aynı hale gelmesi sağlanmış oluyor. Aradaki fark sadece değerlemeye esas alınacak değerleme ölçüsünün burada Yİ-ÜFE olmasıdır.
 
Aslında, 2003 yılında getirilen enflasyon düzeltmesi ile prensip olarak sabit kıymetlerin yeniden değerlenmesi mümkün hale gelmişti. Ancak maddede getirilen yıllık yüzde 10 ve geçmiş üç hesap döneminde yüzde 100 enflasyon oranına ulaşması şartı geçen dönem içerisinde hiç gerçekleşemediğinden, getirilen bu maddenin bir yıl dışında hiçbir uygulama imkanı olamamıştı.
 
Yeni düzenlemeyle artık Yİ-ÜFE endeksinin hangi oranda artış gösterdiğine bakılmaksızın yeniden değerleme yapılabilecek.
 
Buradaki önemli unsur, yeniden değerleme uygulaması ile hem sabit kıymetin değeri hem de birikmiş amortismanlar aynı katsayı ile artırıldığından, kalan değer artışı üzerinden de amortisman ayrılabilmiş olacak. Yapılandırma Kanunu’nda ve VUK’a eklenen geçici 32. madde uygulamasında; değer farkı üzerinden yüzde 2 vergi ödenmesi ve geçmiş yıllara ilişkin yapılan birikmiş amortisman değeri ile gayrimenkulün yeni değeri arasındaki değer farkı üzerinden de amortisman ayrılması imkanı getiriliyor. Bu değer farkı gayrimenkulün elden çıkarılması halinde kurumlar vergisine tabi tutulmuyor. Aranılan tek şart, oluşan değer farkının pasifte özel bir fon hesabında tutulması ve bu fon hesabının sermaye ilave dışında başka bir hesaba aktarılmaması ve de işletmeden çekilmemesidir.



Kaynak: Osman Arıoğlu / İto Haber