Kârını Sermayeye Ekleyen Şirketlerin Ortağı Şirketler İçin Önemli Bir Karar / Recep Bıyık
(15.08.2018)
Konuyla ilgili beşinci makalem bu. Temmuz 2014’de yazdığım makaleden sonra Eylül 2017’de bu makaleyle aynı başlıklı üç makalelik bir seri yazmış ve konuya bütün boyutlarıyla değinmiştim...

Konuyla ilgili beşinci makalem bu. Temmuz 2014’de yazdığım makaleden sonra Eylül 2017’de bu makaleyle aynı başlıklı üç makalelik bir seri yazmış ve konuya bütün boyutlarıyla değinmiştim. Konuyu noktalamanın zamanı geldi.

Konu neydi?

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nin, “5.6.2.4.3. Bedelsiz olarak elde edilen hisse senetlerinin satışından sağlanan kazançların durumu” başlıklı bölümünün bir paragrafı Danıştay Dördüncü Dairesi'nin 14.06.2017 tarih ve E:2013/2951 K:2017/5260 sayılı kararıyla iptal edilmişti.

Geçtiğimiz günlerde Gelir İdaresi Başkanlığı resmi internet sitesinden, Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu'nun 07.02.2018 tarih ve E:2017/626 K:2018/51 sayılı kararıyla Dördüncü Daire kararının bozulduğunu duyurdu. Dolayısıyla tebliğin iptal edilen paragrafı yayımlandığı tarihten geçerli olmak üzere yürürlükte.

Davaya konu düzenleme neydi?

Düzenleme özetle şunu söylüyordu: İştirakiniz olan şirket, kâr yedeklerini kullanarak sermaye artırımı yaptı ve bu nedenle şirketiniz bedelsiz hisse senedi aldıysa;

- Aldığınız hisse senetlerini nominal bedeliyle aktife kaydetmeniz gerekir.

- Aynı tutarı gelir yazmanız gerekir ancak iştirak kazançları istisnasından yararlanabilirsiniz.

Danıştay Dördüncü Dairesi kararı ne diyordu?

Düzenlemeyi iptal eden Danıştay kararı özele şunu söylüyordu:

- İç kaynaklarla sermaye artışı pay sayısında artışa neden olabilir ama şirketin mal varlığını artırıcı bir etkisi yoktur. Dolayısıyla, böyle bir sermaye artırımı nedeniyle oluşan payları temsil eden hisse senetlerinin ortaklara dağıtılması halinde ortakların mal varlığında bir artış meydana gelmemektedir.

- Kâr yedeklerinin sermayeye eklenmesi ile sermaye yedeklerinin sermayeye eklenmesi arasında, iştirak edenlerin mal varlığı yönünden bir farklılık bulunmamaktadır.

- Kurum kazancı sermayeye eklenerek gerçekleştirilen sermaye artırımı sonucu elde edilen bedelsiz hisse senetleri nedeniyle, iştirak kazancı elde edildiğinden bahsedilemez.

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu kararı ne diyor?

Dördüncü Daire kararını bozan Vergi Dava Daireleri Kurulu kararı da özele şunu söylüyor:

- Dönem kârından ayrılan yedekler kullanılarak yapılan sermaye artırımı sonucu ortaklara bedelsiz hisse senedi verilmesi ile fiilen kâr payı dağıtılması arasında fark yoktur.

- Kâr yedeklerini kullanarak sermaye artışı gerçekleştiren şirketin ödenmiş sermayesi artırılan tutar kadar artar. Ortaklar açısından bakıldığında, iştirak edilen şirketteki sermaye artışı nedeniyle sahip olunan hisse senedinin sayısı artacağı gibi iştirakin değeri de artar. Bu durumun ortaklara doğrudan kâr dağıtımından bir farkı yoktur.

Bozma kararı çerçevesinde yapılması gereken bir işlem var mı?

Makalenin başında bahsettiğim makalelerde iptal kararının olası sonuçlarını ayrıntılı olarak bahsetmiştim. Bu konuya tekrar dönmeye gerek yok.

İştiraki kâr yedeklerini kullanarak sermaye artışı yaptığı için bedelsiz hisse senedi alan ve 1 seri no.lu Tebliğ'de açıklanan şekilde hareket eden kurumlar açısından da yapılacak bir işlem yok. Danıştay Dördüncü Dairesi'nin iptal kararı çerçevesinde işlem yapan kurumların ise yapmaları gereken işlemler veya düzeltmeleri gereken kayıtlar olabilir. Bunlardan kısaca bahsedelim:

 1. Girişim sermayesi hariç, yatırım fon ve ortaklıklarının ortakları açısından

Girişim sermayesi hariç, yatırım fon ve ortaklıklarına iştirak etmiş olan kurumların, bu fon ve ortaklıklardan elde ettikleri kâr payları iştirak kazançları istisnasından yararlanamıyor. İptal kararı sonrasından bu kapsamda gelir elde eden ve kurumlar vergisine tabi tutmayan kurumların tebliğde yer alan açıklamalar çerçevesinde kayıtlarını ve beyannamelerini düzeltmesi ve eksik ödenen verginin ödenmesi gerekiyor.

Dördüncü Dairen'in iptal kararı, bedelsiz alınan hisse senetleri için herhangi bir kayıt yapılmamasını ve dolayısıyla sahip olunan hisse senetlerinin alış bedelinin değiştirilmemesini gerektiriyordu. Bedelsiz alınan hisse senetleri elden çıkartılmış ve iptal kararı doğrultusunda elden çıkartılan hisse senetlerinin maliyeti düşük belirlenmişse, alınan kâr payı tutarı kadar kazanç fazla hesaplanmış ve bu tutarın vergisi kadar fazla vergi ödenmiş olabilir. Vergi Usul Kanunu’nun düzeltme hükümleri çerçevesinde bu verginin iadesi istenebilir.

 2. Diğer kurumların ortakları açısından

Kazançları üzerinden kurumlar vergisi ödeyen şirketlerin ortağı olan kurumlar, Danıştay’ın iptal kararı sonrasında kâr yedekleri kaynaklı olarak bedelsiz pay edinmiş ve karar doğrultusunda herhangi bir kayıt yapmamışlarsa, bozma kararı çerçevesinde kayıtlarını düzeltmeleri ve iştirakin alış bedelini bedelsiz olarak aldıkları hisselerin nominal bedeli kadar artırmaları gerekir. Aynı tutar bir taraftan da gelir kaydedilecek ancak bu kazanç iştirak kazancı olarak kurumlar vergisinden istisna olduğundan, ödenecek vergiye bir etkisi olmayacak.

Bedelsiz edinilen hisse senetleri elden çıkartılmış ve iptal kararı dikkate alınarak kazanç hesaplanmışsa, alış bedeli, alınan kâr payı kadar düşük dikkate alındığından, kurumlar vergisi fazla ödenmiş demektir. Bu tutarın Vergi Usul Kanunu’nun düzeltme hükümleri çerçevesinde iadesi talep edilebilir. Bu durumda hem kâr payının alındığı dönem beyannamesinin hem de hisselerin elden çıkartıldığı dönem beyannamesinin değiştirilmesi gerekiyor. Ancak hisselerin elden çıkartıldığı dönem için iade alınabilecek bir tutar söz konusu.

 3. Yasal düzenleme ihtiyacı var mı?

Yukarıda özetlenen kararlar vesilesiyle, bazı düzenleme ve uygulamaların yapmasında yarar olduğunu söylemek istiyorum. Kısaca özetleyeyim:

- Fon ve ortaklıklardan elde edilen kazançlar iştirak kazançları istisnası kapsamına alınmalıdır. Düzenleme bir istisna düzenlemesi ama istisnayı bazı durumlarda vergi ertelemesi haline dönüştürüyor. Mantıklı bir açıklaması da bence yok. Bu durumun düzeltilmesinde yarar var.

- Resmi Gazete'de yayımlanan düzenlemelerle ilgili yürütmeyi durdurma ve iptal kararları da Resmi Gazete'de yayımlanmalı. Aksi halde, bu konuda olduğu gibi mevzuatı izlemek kolay olmuyor.



Kaynak: Dünya Gazetesi