Eski ve Yeni Memurların Borçlanma Haklarında Önemli Noktalar / Şevket Tezel
(21.10.2019)
Bu köşeden ilk defa memur, subay, yedeksubay, astsubay, adli personel olarak görev yapmaya 15 Ekim 2008’den önce...

Bu köşeden ilk defa memur, subay, yedeksubay, astsubay, adli personel olarak görev yapmaya 15 Ekim 2008’den önce başlayanlarla sonra başlayanlar arasında emeklilik hakları bakımından birçok fark bulunduğundan defaatle bahsetmiştik.

Ne var ki anladığımız kadarıyla bu konuda kafa karışıklığı sürüyor ve sigortalılar çoklukla haklarını ve içinde bulundukları durumun farkında bulunmuyorlar.

İnsanımız aradaki farkı hala anlayamadan yaşam planını derinden etkileyecek kararları bilinçsizce verebiliyor. Aradan geçen 11 yıla rağmen hala insanımız memur olmayı çok kuvvetli bir sosyal güvence kaynağı sanmaya devam ediyor. Özellikle bu işsizlik ortamında çalışma yaşamı boyunca belli bir kesim için iyi görülebilir nitelikte olmayı sürdürüyor. Ancak emeklilik sonrası için öyle mi? Ne yazık ki hayır.

15 Ekim 2008’den önce Emekli Sandığı’na bir şekilde iştirakçi olmuş olanlar 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamında 5434 sayılı Kanundan kaynaklanan korunmuş haklara sahip bulunuyorlar.

Elbette genellikle bu fark Ekim 2008’den önce Emekli Sandığı olmuşlardan yana. Örneğin yeni 4/1-c sigortalılarında aylık bağlama hesabı bakımından tamamen SSK’nın uyguladığı yöntem uygulanacak olup, bir memurdan kesilen kesenek ve karşılıklarla SSK aylık hesabı mantalitesine göre bağlanacak aylık her hal u kârda zaman unvan, sınıf derece ve kademeye göre bağlanan Emekli Sandığı aylık bağlama sistemine göre hesaplanacak aylıktan daha düşük oluyor.

Örneğin yeni memurun özel sektörde geçen hizmetleri kazanılmış hak aylığında değerlendirilse bile emeklilik yönünden eski memur gibi değerlendirilmiyor. Zira yeni memurun emekli aylığı derece ve kademesine bağlı olmadığından bu intibak işlemi emeklilikte bir değer taşımıyor.

İşte bu nedenle de çeşitli durumlarda memurun 5434 sayılı Kanuna tabi olup olmadığı ya da bu Kanundan kaynaklanan haklarının olup olmadığı merak konusu oluyor. Bugünkü yazımızın konusu da bu farklı durumlar.

Ekim 2008’den önce mesela 2005 yılında Emekli Sandığı iştirakçisi olan bir memur Ekim 2008’den itibaren 4/1-c sigortalısı sayılsa da 5434 sayılı Kanundan kaynaklanan korunmuş hakları bulunuyor.

Örneğin 5510 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı Kanuna tabi bir göreve giren ancak, aylığından tam kesenek kesilmeden bu görevinden ayrılan ve Kanunun yürürlük tarihinden sonra yeniden bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında göreve başlayan sigortalılar hakkında da 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacaktır. Yani bir memur 03.10.2008’de göreve başlayıp 13.10.2008’de görevden istifaen ayrılmışsa bu kişiden hiç kesenek kesilmemiş olsa bile fiilen memuriyet yaptığı için 5434 sayılı Kanundan kaynaklanan korunmuş hakları var sayılması gerekiyor.

Bunlara karşın Ekim 2008 ayından önce 5434 sayılı Kanuna tabi hizmeti bulunmayan ve 15.10.2014 tarihinde ilk defa memur olarak göreve başlayan sigortalı hakkında 5434 sayılı Kanun uygulanmamakta olup tamamen 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerekiyor.

Borçlanma Anlam ve Öneminde Farklılık

15 Ekim 2008 öncesi veya sonrası başlayan memur olsun, memurlarda hizmet borçlanması öncelikle hizmet süresini artırarak aylık bağlama oranını yükseltiyor.

15 Ekim 2008 öncesinde iştirakçi olmuş memurlarda borçlanmanın Emekli Sandığı matrahına etkisi olamayacağından onlarda etki ABO ile sınırlı kalıyor. Mamafih 15 Ekim 2008 sonrasında kamuya geçmiş 4/c sigortalılarında ise pozitif veya negatif olabilecek bir ikinci etki söz konusu olabiliyor.

4/c sigortalılarında aylık kıdeme, unvana, sınıfa ve bunlara bağlı ek göstergeye göre değil prime esas kazanç matrahına göre belirlendiğinden aylık 819 TL ila 6142 TL arasında seçilebilecek borçlanma rakamı bağlanacak aylık üzerinde ikinci bir etkiyi yapabiliyor.

Seçilecek kazanç rakamına ve fiili olarak gerçekleşen prime esas kazanç matrahına göre aylık borçlanma sonucu artabiliyor veya azalabiliyor. İşte borçlanma işlemi emeklilik tarihi bakımından gerekliliği, ödenecek tutar ve meydana gelecek artış veya azalış üzerinde kafa yormayı gerektiriyor.

Altı Ay Bekleme Kuralı Yeni Memurlarda Yok

Bir başka fark da T.C. Emekli Sandığı iştirakçiliğinden emeklilikte geçerli olan saçma altı ay bekleme kuralında söz konusu.  15 Ekim 2008 ve sonrasında kamuda çalışmaya başlamış 4/c sigortalıları işin bu yönünde avantajlılar, zira onlar 5434 sayılı Kanuna tabi olmadıklarından bu kanundan kaynaklanan birçok hakka sahip olamazken altı aylık bekleme kuralından da kurtulmuş oluyorlar.

Oysa 15 Ekim 2008’den önce iştirakçi olmuş 4/c sigortalıları ise 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunun 102 nci maddesi hükmü nedeniyle;

İstekle emekli olmak amacıyla ayrılanların istek tarihinden en az altı ay önce,

  • Kurumlarınca re’sen emekliye sevk edilenlerle maluliyet veya yaş haddi sebebiyle emekliye ayrılanların görevleri ile ilişkilerinin kesildiği tarihten itibaren altı ay içinde,
  • Ölüm nedeniyle görevleri sona erenlerin dul ve yetimlerinin ise ölüm tarihinden itibaren altı ay içinde,

Borçlanma talep dilekçelerinin SGK kayıtlarına girmesi şart bulunuyor.

Aksi halde emekli/ölüm aylığı başvurusunda bulunamıyorlar.

Görülüyor ki sadece borçlanma hakkında bile önemli nüanslar taşıyan bu iki kesimde emeklilik hakları birbirinden çok farklı bulunduğundan özellikle 15 Ekim 2008 ve sonrasında ilk defa kamuya 4/c sigortalısı olarak atananlar bu kararlarının emeklilik hakları bakımından ne anlama geldiğini muhakkak sorgulamalarında kendileri için büyük fayda bulunuyor.



Kaynak: Ali Tezel