SSK Sigortalılığından Hem Dul Hem Yetim Aylıklarında Yargıdan Kötü Haber / Şevket Tezel
(16.12.2019)
Ekonomik sıkıntının geniş kitlelerce yaşandığı günümüz sosyoekonomik yaşantısında emekli, dul ve yetim aylıkları en çok...

Ekonomik sıkıntının geniş kitlelerce yaşandığı günümüz sosyoekonomik yaşantısında emekli, dul ve yetim aylıkları en çok merak edilen ve üzerinde durulan hususlardan oluyor. Keza EYT’liler de benzer bir konumda olarak bu konuda bir düzenleme çıkartılmasını hararetle bekliyorlar.

Mamafih, konumuz ölüm aylıkları yani dul ve yetim aylıkları ve bu konuda çokça soruya maruz kalıyoruz.

Soru aslında “İki aylık alabilir miyim?”, “Üç aylık alabilir miyim?” gibi gelişse de aslında bu yanlış bir soru şekli oluyor. Zira birden fazla aylığın alınmasında kriter aylığın sayısından çok, kimden bağlandığı, hangi sigortalılıktan bağlandığına, ölenin ölüm tarihine göre değişebiliyor. Yani duruma göre dört ayrı aylığı alabilen olabileceği gibi ikinci aylığı bağlatamama durumu da mümkün bulunuyor.

Bu konuda sigortalılık türüne göre de ayrı ayrı problemler olabiliyor, bu yazımızın konusu ise SSK statüsündeki eş ile aynı statüdeki anne ve/veya babadan dolayı aylık bağlatma hakkında olacak.

Anlaşmazlığa konu madde 506 sayılı Yasanın 68 inci maddesi ve bu maddede meydana gelen değişiklikler oluyor.

506 sayılı Yasanın 68 inci maddesi aylık bağlanma şartları bakımından;

“Evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan,

Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmayan, buralardan gelir veya aylık almayan kız çocuklarına”

aylık bağlanabileceğini öngörüyor;

Keza aynı maddenin (VI) numaralı bendi 02.07.1973’den itibaren, kız çocuklarına bağlanan aylığın kesilme nedeni olarak “çalışma ve evlenme” halini” kabul ediyor iken 4958 sayılı Kanun ile 06.08.2003 tarihinden itibaren söz konusu (VI) numaralı bende “Buralardan gelir veya aylık almaya” ibaresi eklenerek böylelikle “Sosyal Sigortadan, Emekli Sandıklarından aylık veya gelir almaya başlama” olgusu, hak sahibi kız çocuklarına bağlanan aylığın kesilme nedeni olarak kabul edilmiş oluyordu.

  1. maddenin son cümlesi “Evliliğinin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kimseye bu aylıklardan fazla olanı ödenir.” hükmünü içeriyordu.

Bununla beraber 506 sayılı Kanuna 02.07.2005 tarih ve 5386 sayılı Yasa ile eklenen Geçici 91 nci maddesi ile ise, “06.08.2003 tarihinden önce hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelir ve aylıklar; bunların evlenmeleri, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmaları veya kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık almaları halleri hariç olmak üzere geri alınmaz.”

hükmü  getirilmişti.

Bu kural ve hüküm 01.10.2008 tarihine dek uygulanagelmişti. SGK 06.08.2003-30.09.2008 tarihleri arasında SSK statüsünden hem dul hem yetim aylığı bağlamayı kabul etmemiş, konu defaatle yargıya intikal etmişti. 01.10.2008’den sonra ise zaten hem dul hem yetim aylıkları bağlanmasına 5510 sayılı Kanun cevaz vermemektedir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da emsal niteliğindeki kararında;

Somut olayda, davacı, 01.10.2003 tarihinden itibaren ölen eşinden ölüm aylığı almaktadır. Davacı, 01.04.1996 tarihinde ölen babasından dolayı ölüm aylığı talebini 04.01.2008 tarihinde dile getirmiştir. Davacının evli olması nedeniyle eşinin ölüm tarihi olan 27.08.2003 tarihinden önce ölüm aylığı talep etmesi mümkün değildir. Ancak 02.07.2005 tarih 5386 Sayılı Yasa’nın 2. Maddesi ile 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa eklenen Geçici 91. Madde ile getirilen düzenlemeye göre 06.08.2003 tarihinden önce ölen babası nedeniyle hak sahibi olan davacı, eşinden ölüm aylığı almakta olsa dahi evliliğinin ölüm nedeniyle son bulmasından sonra babasından da ölüm aylığı talep etme hakkına sahiptir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin davanın kabulü yerine reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.”

Demekte idi.

Aynı Hukuk Genel Kurulu, 2000 yılında yaşamını yitiren sigortalı eşi üzerinden 506 sayılı Kanun hükümleri gereğince ölüm aylığı almakta olan hak sahibi konumundaki vatandaşın 31.03.2014 tarihinde SGK’ya başvurarak, söz konusu Kanuna tabi iken 09.04.2000 tarihinde hayatını kaybeden sigortalı babası üzerinden de hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla ölüm aylığı talep etmesi üzerine açılan dava sonucunda 18.06.2019 tarihinde verdiği 2017/2150 Esas ve 2019/678 Karar sayılı kararıyla önceki görüşünün tam aksi yönde bir karar vermiş bulunuyor.

Bahse konu kararda Yüksek Mahkeme;

“Madde metninden ve gerekçesinden de anlaşılacağı üzere Geçici 91. madde ile 06.08.2003 tarihinden önce hak sahibi olan kız çocuklarının, kendi çalışmaları dışında, isteğe bağlı sigortalı olarak veya hak sahibi olarak gelir veya aylık almaları hâlinde önceden aldıkları ölüm geliri veya aylığın kesilmesini önlemek, 5510 sayılı Kanunun düzenlemesine kadar gelir/aylık almalarını devam ettirmek ve gelir/aylık kesilmişse istirdadını engellemek ve 506 sayılı Kanunun 68 nci maddesi ile ilgili farklı uygulamaları gidermek amaçlanmıştır.

Sonuç olarak, 02.07.1973 tarihinde 1753 sayılı Kanun ile getirilen 506 sayılı Kanunun 68. Maddesinde düzenlenen“ evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kimseye bu aylıklardan fazla olanı ödenir” hükmü aynı kanunun geçici 91 nci maddesi ile yürürlükten kalkmamış olup uygulanmaya devam etmiştir. 02.07.1973 tarihinden sonra 506 sayılı Kanun kapsamında hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla hem eşten hem de ana/babadan gelir veya aylığın ikisi bir arada alınamayacak ve hak sahibi aksini talep etmediği sürece bu ölüm aylıklarından fazla olanı ödenecektir. Kaldı ki 5510 sayılı Kanunun Geçici 1 nci maddesi kapsamında kazanılmış haktan da söz etmek mümkün değildir.

O hâlde, Yerel Mahkemenin davanın reddi yönünde verdiği direnme kararı yerindedir.”

Biçiminde bir yorumda bulunarak konuya ilişkin olarak SGK’nın yıllardır savunmakta olduğu tezi benimsemiş görünüyor.

O nedenle bu konuda dava açmayı düşünenlerin bir kez daha düşünmelerinde yarar bulunuyor.



Kaynak: Alitezel