Dijital Ekonomide Vergilendirme Sorunları Devam Ediyor / Ramazan Biçer
(17.03.2018)
Zaman zaman bu köşede dijital ekonomi ve vergilendirme sorunları üzerine yazılar kaleme alıyorum. Bu kez son dönemde Türkiye’de sektöre yönelik yapılan düzenlemelerin dünyadaki gelişmeler...

Zaman zaman bu köşede dijital ekonomi ve vergilendirme sorunları üzerine yazılar kaleme alıyorum. Bu kez son dönemde Türkiye’de sektöre yönelik yapılan düzenlemelerin dünyadaki gelişmeler ile uyumluluğu ve devam eden sorunlar üzerinde durmak istiyorum.
Daha önceki yazılarımda belirttiğim üzere, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sektöre yönelik önemli vergi düzenlemeleri bekleniyor. Bunlardan en sonuncusu dolaylı vergiler yönünde oldu. Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu'nda yapılan değişiklik ile Türkiye’deki gerçek kişilere yurtdışındaki elektronik hizmet sağlayıcılar tarafından verilen hizmetler için KDV yükümlülüğü getirildi.

Yapılan düzenlemenin önemli bir adım ve dünyadaki gelişmelere paralel yönde olduğu şüphesiz. Ancak, yeni KDV düzenlemesi uygulama anlamında çok sayıda sorunu da içinde barındırıyor. Kişisel görüşüm bu tür bir düzenleme ile yurtdışından hizmet veren şirketlerin gönüllü beyanını sağlamak kolay görünmüyor. Peki neden diye soranlar olacaktır
Sektörün en temel özelliğinin başında binlerce işlemin birkaç dakika içinde gerçekleştirilebiliyor olması geliyor. Böyle bir durumda yurtdışından Türkiye’deki gerçek kişilere hizmet sağlayan kişilerin tüm işlemlerini tespit edip KDV hesaplamaları ve bunu beyan etmeleri gerekiyor. Bu anlamda, Rusya ve Hindistan gibi bazı ülkelerde olduğu üzere KDV yükümlülüklerini mükellef adına yerine getiren hizmet sağlayıcıların beyanname verme ve ödeme yapmalarının mümkün olup olmadığı konusu belirsizliğini koruyor.

Bundan da öteye yurtdışında bulunan ve Türkiye’deki gerçek kişilere elektronik hizmet veren şirketler açısından çok sayıda belirsizlik mevcut. Örneğin KDV Tebliği'nde yapılan açıklamalara göre verilen hizmet nedeniyle daimî işyeri oluşup oluşmadığı Vergi Usul Kanunu'ndaki daimî işyeri hükümlerine göre belirlenecek. Oysa mevcut yasada elektronik ticaret nedeniyle oluşacak daimî işyeri hakkında herhangi bir düzenleme bulunmuyor. Bu noktada akla gelen soru şu şekilde: çok sayıda işlemi bulunan ve yurtdışından elektronik hizmet sağlayan bir şirketin KDV beyanında bulunması durumunda daimî işyeri oluşup oluşmadığına nasıl karar verilecek?

Eğer daimî işyeri oluşuyorsa, bu tür kişilerin yeni düzenlemenin kapsamına girmediği ve genel esaslar çerçevesinde (1 No.lu KDV beyannamesi ile) KDV beyan edip ödemesi gerektiği Tebliğ’de açık olarak belirtiliyor.

Diğer taraftan da yine aynı KDV Tebliği'nde Türkiye’deki gerçek kişilere yurtdışından elektronik hizmet sağlayanlar için “Özel KDV Mükellefiyeti” tesis ettirileceği belirtiliyor. Buradan hareketle söz konusu hizmet sağlayıcıların kurumlar vergisi yönünden mükellefiyetlerinin doğmayacağı sonucuna varılabilir. Durum böyle olsa da konu o kadar da net değil. Nedeni de bizim vergi mevzuatımızda henüz elektronik daimî işyeri tanımının getirilmemiş olması ve mevzuattaki diğer eksiklikler.

Bu durumda Türkiye’nin bir politika tercihi yapması gerekiyor. Buna göre, dijital ekonomideki işlemlerin ya dolaylı vergiler yoluyla ya da hem dolaylı hem de doğrudan vergiler yoluyla vergiye tabi tutulması tercih edilebilir. Özellikle kurumlar vergisi konusu tam olarak netleştirilmediği sürece benim kanaatim sektördeki vergilendirme sorunları ve şirketler açısından belirsizlikler devam edecektir. Ayrıca, yurtiçindeki şirketler açısından vergi yükündeki adaletsizlik ve rekabet sorununa da tam manasıyla çözüm bulunamayacaktır.

Buradan sonra dünyadaki gelişmelere bakarak konunun kurumlar vergisi boyutunu da ele almakta fayda var.

Üç Farklı Vergilendirme Önerisi

OECD önderliğinde OECD ve G-20 ülkeleri tarafından yürütülen çalışmalarda dijital ekonominin temelde KDV gibi dolaylı vergiler yoluyla vergilendirilmesi öneriliyor. Bunda da “Tüketicinin Bulunduğu Ülkede Vergilendirme İlkesi”nin uygulanması kabul görüyor. Türkiye’deki son KDV düzenlemesi de bu ilkeye uygun olarak yapılmış durumda.

Kurumlar vergisi açısından çözüm önerisi olarak ise;
- “Bağlantı (Nexus) İlkesi”ne dayalı olarak önemli düzeyde dijital ekonomik faaliyetin bulunması durumunda daimî işyeri kapsamında vergilendirme,
- Bazı dijital işlemlerin stopaj yoluyla vergilendirilmesi ve
- Dengeleme vergisi yoluyla vergilendirme,
şeklinde üç farklı öneri bulunuyor.

Uluslararası gelişmelere bakıldığında üç öneri arasından tüm ülkelerin üstünde uzlaştığı bir çözüme henüz ulaşılabilmiş değil. O yüzden ülkeler kendi düzenlemelerine tek taraflı olarak iç mevzuatlarında yer vermeye başladılar. Fakat bu durum sektördeki tüm firmalar için belirsizlikleri daha da artırma riskine sahip.

Bu nedenle olsa gerek, konu OECD önderliğinde ülkeler tarafından uluslararası düzeyde tekrar ele alınıyor ve 2018 yılında dijital ekonominin vergilendirilmesi ile ilgili yeni raporların yayınlanması bekleniyor. Özellikle karın ne kadarının kaynak ülkeye atfedileceği konusu üzerinde ülkeler tartışmaya devam ediyor.

Türkiye’de daha kapsamlı bir düzenlemeye gidilmeli mi?

Sektörün ve şirketlerin ihtiyaçlarını tam olarak anlamadan dijital ekonomi kaynaklı vergi kayıplarını engellemek ve yurtdışındaki kişilerin Türkiye’de vergi ödemelerini sağlamak kolay olmayacaktır.

Bu kapsamda, son KDV düzenlemesinin dijital ekonominin tüm sorunlarını çözmediğini ve daha fazla düzenleme yapılması gerektiğini düşünüyorum. Örneğin dijital ekonomide son dönemde hızla artan ve gerçek kişiler arasındaki işlemler (Customer-to-Customer) düzenlemenin kapsamında yer alıyor ancak bu kişilerden KDV tahsil edebilmek ne kadar mümkün?

İnternet üzerinden yurtdışındaki gerçek bir kişinin Türkiye’deki yine gerçek bir kişiye İngilizce dersleri verdiği durumu ele alalım. Yeni düzenlemeye göre yurtdışındaki gerçek kişinin KDV hesaplayıp Türkiye’de bunu beyan ederek ödemesi gerekiyor. Fakat, dersi veren ve Türkiye’de ikametgahı bulunmayan kişi KDV yükümlülüğünden büyük olasılıkla haberdar bile değil. Böyle durumlar için daha pratik bir yol izlemek, örneğin ödemeye aracılık yapan kuruluşlara KDV açısından yükümlülük getirilmesi, uygulanabilirlik açısından daha iyi sonuçlar verecektir.
Bu örnek de gösteriyor ki; daha kapsamlı düzenlemeler diğer ülkeler için olduğu gibi Türkiye için de gerekiyor. Kurumlar vergisi konusunu da dikkate aldığımızda sektördeki vergi sorunlarını çözmek için ilave adımlar atılması gerektiği ortada. Bu da ancak dijital ekonominin tüm yönlerini dikkate alan ve uygulanabilirliği olan vergi düzenlemeleri ile mümkün.

Fransa ve İtalya gibi sektöre yönelik yasal düzenleme yapan ülkelerde şirketlerin büyük oranda yapılan düzenlemelere uyum gösterdiklerini gözlemliyorum. Örneğin, Facebook son dönemde bu yönde hareket edeceğine yönelik bir kamuoyu duyurusu yaptı.

Tüm bunlardan benim çıkarımım ise şu şekilde: sektörün yapısına uygun düzenlemelerin yapılması durumunda mevcut sorunların ve vergi kayıplarının ortadan kaldırılması mümkün görünmektedir.



Kaynak: Dünya Gazetesi