Kıdem Fonu Tartışmaları Yine Gündemde / Şevket Tezel
(12.11.2018)
Gündem yine kıdem tazminatı, iş bu kez ciddi. Çünkü bu girişimin itiraz eden kesimi olan işçi tarafının gelişen süreç içinde sesi daha da kısıldı.  Kıdem tazminatı mevcut halde, emekli aylığı...

Gündem yine kıdem tazminatı, iş bu kez ciddi. Çünkü bu girişimin itiraz eden kesimi olan işçi tarafının gelişen süreç içinde sesi daha da kısıldı. 

Kıdem tazminatı mevcut halde, emekli aylığı bağlatırken, işten işverence geçerli veya geçersiz nedenle çıkarılma halinde, işçinin haklı nedenle iş akdini feshi halinde, ölüm halinde, kadın çalışanların evlenmesi halinde, erkek çalışanların askere gitmesi halinde ve 08.09.1999 öncesi sigorta girişliler için 15 yıl ile 3 bin 600 gün şartlarını sağlama halinde alınabiliyor.

Çalışanlar tazminat hakkı olarak her bir yıl için bir aylık brüt ücret tutarında tazminat alabiliyor. Bu da ay başına %8,33 orana tekabül ediyor.

Geçmiş 15 yılda 6-7 kez gündeme gelen bu konu her defasında “İşçilerin yararına olacak” propagandasına tabi tutulsa da bir türlü bu dolma yedirilip de çıkartılamamıştı.

Yine propaganda kutusu işliyor, gazetelerin çoğuna bakın, “İşçilerin iyiliği için kıdem fonu çıkartılıyor” yaygarası fena halde yapılmakta. 

Kıdem tazminatı almak için 1 yıl beklenmeyecek (miş). Evet bir yıl hizmet olmazsa kıdem tazminatı hakkı doğmuyorsa, 1475 sayılı İş Kanunun 14 üncü maddesinde bir cümle eklenmesi ile bu mesele düzelir. Neden komple değişiyor?

Kıdem fonuna ilişkin çıkacak yeni Kanunun yürürlüğe girdikten sonraki süreç için kıdem tazminatı hakkı iş değişikliklerinde etkilenmeyecek, havuzda birikecekmiş.

Birikecek de ne zaman alabilecekmiş? Henüz taslak gün yüzüne çıkmadı, ama gündeme yansıyan sadece yeni ev alanlar, emekli olanlar ve ölenlerin hak sahiplerinin alacağı yönünde.

Her ay için 30 gün yerine 21 günlük kıdem tazminatı ödemesi öngörüldüğünden aylık oran 5,84 oluyor. Bu durumda her ay brüt maaşın yüzde 5,84'ü hesaba aktarılmış oluyor. Söz konusu hesap aynı zamanda bazı fonlarda değerlendirilip nemalanacağından kaybın önleneceği ileri sürülüyor. (Peki, bu yıl BES ödeyen vatandaşın devlet katkıları nemalanacağına düşmüş, bu nasıl oluyor? Demek ki artacağı da bir varsayımdan öte bir şey değil)

Fon işçilerin kıdem tazminatı hakkını oransal olarak budamasının ve alma hakkı seçeneklerini azaltmasının dışında işverenler için de cazip değil. Zira işverenlerin işçi başına daha az tazminat ödeyeceği varsayılsa da her bir işçi için ay be ay Fona prim gibi para yatıracak olması onlar için yeni bir maliyet kalemi anlamına geliyor. Vergi ve primlerin oranlarının yüksekliği yanında bu da yeni bir handikap oluşturacak.

Küçük işverenler içinse ayrı bir tehlike daha söz konusu. Uzun yıllar yetiştirdiği nitelikli ve kalifiye personeli büyük işverenlere kaptırma tehlikesi açık. Zira tazminatını yakma korkusu olmayan çalışan cazip bir teklif gördüğünde eski işverenini kolayca bırakıp gidebilecek.

10 yılını dolduran Fondan parasını çekebilecek şayiası da yanlış anlaşılıyor. Taslakta “10 yılını dolduran sorgusuz sualsiz parasını çekebilecek” diye bir hüküm var mı yok mu net değil, o ayrı da bunu duyanlardan önemli bir kesimi “Hah, ben 10 yıldır çalışıyorum, kanun çıkarsa hemen tazminatımı alayım” diyor ama böyle bir şey de yok. Böyle bir hüküm olsa bile kanun çıktıktan sonra 10 yıl Fona adına kıdem primi yatırılırsa bunu çekebilecek şeklinde uygulanacak.   

Son tahlilde Hükümetin İşsizlik Fonu gibi tepğe tepe kullanabileceği yeni bir kaynağa ihtiyacı olduğu gerçeği kamufle edilerek hep işçinin lehine diye sunulmaya çalışılan bu Fon her girişimde akamete uğramaktan kurtulamadı, bir türlü çalışanlar lehine olduğuna inanmadı. Ben de seçime kadar çıkacağını sanmıyorum, ama seçimden sonra iş ciddi gibi. Nihayetinde bu yoklamalar “Varlığı hala kabul edilmeyen ekonomik ve finansal kriz” gerekçe gösterilerek çıkartılabilir.



Kaynak: Ali Tezel