Koronavirüs Zararına Euro Varlık Vergisi Çözümü
(04.07.2020)
Dünya koronavirüs ile ilgili olarak ilk dalgayı atlatmış olmasına rağmen ilk dalga boyunca yapılan harcamalar nedeniyle...

Dünya koronavirüs ile ilgili olarak ilk dalgayı atlatmış olmasına rağmen ilk dalga boyunca yapılan harcamalar nedeniyle artan bütçe açığını kapatmak için çeşitli yöntemler aranmaktadır.

Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley ve London School Of Economics'teki Camille Landais, Gabriel Zucman ve Emmanuel Saez kaleme aldıkları “Adaletsizliğin zaferi” isimli makalede; Covid-19 salgınının neden olduğu bütçe açıklarını karşılamak için, zengin vergi mükelleflerinin servetlerine en az yüzde 1 oranında geçici bir varlık vergisi getirilmesini teklif ettiler.

En zengin Avrupalıların varlıklarına getirilecek yüzde 1 ile yüzde 3 arasındaki vergi oranlarının, önümüzdeki 10 yıl içinde Avrupa'nın gayri safi yurtiçi hasılasını yüzde 10'dan fazla artırabileceği öngörüsünü paylaştılar.

BAKANLAR TOPLANDI

AB ülkelerinden bir grup Maliye Bakanı, 7 Nisan'da bir araya gelerek “Eurobonds” veya ülkelerin yükü kendilerinin üstlenmesini önlemek için, ortaklaşa borçları görüşmek üzere toplandılar.

Yetkililer, 2007-2009 Avrupa Birliği'ndeki ülkeler arasında suçlamalara ve toparlanmayı engelleyen vergi artışlarına neden olan mali krizinden kaynaklanan çöküşün tekrarından kaçınmayı umuyor.

Zucman, Saez ve Landais müşterek olarak tutulan borcun doğru yaklaşım olduğunu belirterek ancak bunu ödemek için AB'nin gelirlerinin daha fazlasını biriktirdikçe, artan devlet kredilerinden yararlanacak olan en zengin bireyler için kıta çapında bir vergi çıkarılması gerektiğini söylüyorlar.

“Bu tasarruflar kriz sırasında gelirlerini kaybedenlere yardımcı olarak, yeni kamu borcunu finanse ediyor”. Kamu borcundaki büyük artış, büyük bir özel, kişisel servetin yaratılması anlamına gelir, krizden sonra kişilerin özel servetinden kamu borcunun geri ödenmesine katkıda bulunmasını istemek doğal görünüyor.

UYGULAMA BAŞARILI OLAMIYOR

Servet vergileri, insanlar ekonomik eşitsizliğe odaklanmaya devam ettikçe, ekonomi politikası çevrelerinin yanı sıra siyasette de sıcak bir konu olarak gündeme gelmektedir. Ancak konunun Avrupa'da içi dolu bir tarihi var.

Birçok AB ülkesi son on yılda servet vergisi düzenlemiştir. Ama vergi idaresi, vergi kaçırma ve yönetimdeki diğer zorluklarla uğraştıkça, neredeyse hepsi yürürlükten kaldırılmıştır.

Fikri eleştirenler, Avrupa başarısızlıklarına işaret ederken, destekçiler; yeni bilgi paylaşımı ve küresel vergi uygulama çabalarının yanı sıra daha iyi tasarlanmış politikaların, bu kaderi bu sefer yeniden yazabileceğini söylüyor.

Vatandaşlıklarından feragat eden veya çeşitli ulusal servet vergilerinin altına düşmemek için fiziksel olarak taşınan vergi mükellefleri de dâhil olmak üzere, Zucman, Saez ve Landais; vergi kaçırma olaylarıyla ilgili geçmiş tecrübelerden ve AB'nin neden bu servet vergisi önerisini, sendika çapında bir politika olarak kabul etmesi gerektiğinden bahsediyor. Bu uygulamanın, AB misyonuyla da uyuşacağını söylüyorlar.

“Avrupa düzeyinde bir vergi, Covid salgını ile mücadelede Avrupa dayanışmasının somut bir dayanışma örneği olacaktır.”

“Bu bencil, ulusal ve kişisel çıkarlara dayanan tezatların üstesinden gelecektir ve Avrupa'nın gerçekten herkes için çalışabileceği duygusuna katkıda bulunacaktır” tespiti yapıyorlar.

YA TÜRKİYE?

Avrupa Birliği dışında, Amerika Birleşik Devletleri‘nde de Covid-19'la ilgili ortaya çıkan harcamaların finansmanı için Varlık Vergisi önerileri tartışılırken, Rusya Devlet Başkanı Putin, Varlık Vergisi alınmasına ilişkin olarak tasarıyı Meclis'e sundu bile.

Türkiye, Covid-19 sürecinde vatandaşına karşılıksız en az yardım yapan, hatta Iban numarası ile vatandaşından para toplayan bir ülke olduğundan olsa gerek, Varlık Vergisi'nin V'sinden bile bahsedilmiyor.

TÜİK'in açıkladığı “Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması” verilerine göre; 2018'de Türkiye'de “son yüzde 20” olarak adlandırılan en zengin kesim, gelirin yüzde 47.6'sını alıyor. “Dördüncü yüzde 20” kesim gelirin yüzde 20.9'unu alırken en ortada yer alan “üçüncü yüzde 20” grubu gelirin yüzde 14.8'ini alıyor. “İkinci yüzde 20”nin payı yüzde 10.6 iken, en yoksul kesim olan “ilk yüzde 20”nin aldığı miktar toplam gelirin yüzde 6.1'i.

Buna göre Türkiye'de en yoksul yüzde 40'lik kesime toplam gelirden düşen pay sadece yüzde 17.

Varlık Vergisi şimdi değilse ne zaman?



Kaynak: Nedim Türkmen / Sözcü Gazetesi