UFRS 17 Sigorta Sözleşmeleri Standardı Sektöre Nasıl Etki Edecek? / Damla Harman
(21.04.2018)
Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu (IASB/UMSK) UFRS 17 Sigorta Sözleşmeleri standardını 18 Mayıs 2017 tarihinde yayınladı ve standart, 1 Ocak 2021 ve sonrasındaki raporlama dönemleri için...

Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu (IASB/UMSK) UFRS 17 Sigorta Sözleşmeleri standardını 18 Mayıs 2017 tarihinde yayınladı ve standart, 1 Ocak 2021 ve sonrasındaki raporlama dönemleri için geçerli olacak. Bu standart 20 yıldan bu yana sigorta muhasebesi alanında yapılmış en belirgin değişiklik olacak ve sigorta şirketlerinin finansal tablolarını tamamen gözden geçirmelerini ve yeniden düzenlemelerini gerektirecek. Bu denli büyük bir değişim karşısında yatırımcılar ve diğer paydaşlar olası etkilerin ne olduğunu önceden görmek isteyecekler. Standart; Genel Model (Building Block Approach-BBA), Prim Dağılımı Yaklaşımı (Premium Allocation Approach - PAA) ve Değişken Ücret Yaklaşımı (Variable Fee Approach - VFA) olmak üzere 3 farklı ölçüm modeli sunuyor. Birinci ölçüm modeli hemen hemen tüm uzun süreli sözleşmeler için, ikincisi hemen hemen tüm kısa süreli sözleşmeler için, üçüncü ölçüm modeli ise kâr paylaşımı içeren sözleşmeler için geçerli. Bu ölçüm modellerinin kullanılması ile birlikte mevcut uygulamalara kıyasla ciddi değişiklikler yaşanacağını öngörüyoruz. Yeni standart belli başlı hususlar sebebiyle belirgin şekilde mevcut standarda göre farklılık gösteriyor. Sözleşme karlılığının poliçe vadesine dağılımı değişecek ve tahmini zarar hemen muhasebeleştirilecek. Yükümlülüklerin hesaplanması ve varsayımların belirlemesine ilişkin süreçler daha karmaşık hale gelecek ve veri gereksinimleri artacak. Yapılan tahminlerin tutarlılığına dair analizler de ön plana çıkacak.

IASB tarafından yeni standardın uygulamaya geçiş tarihi 1 Ocak 2021 olarak belirlendi. Bu süre zarfında şirketlerin yeni gereksinimlerini analiz edip uygulamaya hazır hale gelmeleri bekleniyor. Her ne kadar uzun bir zaman aralığı olduğu düşünülse de süreçlerin karmaşıklığı göz önüne alındığında bugünden gerekli adımları atmak büyük önem taşıyor. Önümüzdeki süreç sadece Aktüerya ve Finans birimleri için değişiklik anlamına gelmiyor, şirketlerin tüm birimleri ve paydaşları konu ile ilgili farkındalığa sahip olmalı. UFRS 17’ye ek olarak sigorta şirketleri önümüzdeki üç yıl içinde aşağıda belirttiğimiz diğer standartlara da uyum sağlamak zorunda olacak:

- UFRS 9 Finansal Araçlar - 1 Ocak 2018 (Sigorta Şirketleri 1 Ocak 2021’e erteleyebilecek)
- UFRS 15 Müşteri Sözleşmelerinde Hasılat - 1 Ocak 2018
- UFRS 16 Kiralamalar - 1 Ocak 2019

UFRS 17’nin en temelde ölçüm birimi tek bir sigorta sözleşmesidir ancak şirketler desteklenebilir ve denetlenebilir gerekçeler çerçevesinde, benzer risklere konu poliçeleri gruplayabilirler. Şirketlere önerimiz, bir an önce bu gruplama seviyesini ne şekilde yapabileceklerine ve bunun etkilerine dair analizlerini tamamlamaları. Yeni gruplama kriterleri nedeni ile şirketler bugünden çok daha küçük parçalar halinde portföylerini izleyecek ve raporlama yapacak. Sözleşmeler gruplanırken başlangıç tarihleri de dikkate alınacak (1 yıl ya da daha kısa vadeli sözleşmeler hariç). Özellikle portföydeki sözleşmelerin zarar etme olasılıklarına göre gruplanması zorunluluğu önemli etkiler doğuracak. Yükümlülük Yeterlilik Testi (LAT)’nin yerini "onerous" sözleşme testi alacak. Bu yeni testin, LAT’dan çok daha granüler seviyede bir ölçüm yapacağı bekleniyor. Bazı hayat dışı sigorta sözleşmeleri, uzun vadeli olmaları veya zarar edecekleri beklentisi ile daha karmaşık değerlendirme süreçlerine tabi olabilir.

BBA veya Genel Model, UFRS 17’nin temel ölçüm modeli olacak ve BBA mevcut birçok sigorta muhasebe modelinden farklı. Yeni modeller, veriler ve süreçlerin yanı sıra karın zamana bağlı dağılımında değişim anlamına gelecek. Sözleşmelerin farklı bir çok kriter bazında sınıflandırılmasından dolayı, mevcut duruma kıyasla çok daha detaylı finansal raporlama ihtiyaçları doğacak. Sözleşmeleri gelecekteki nakit akışlarının bugünkü değeri kullanılarak değerleyeceğimizden dolayı bugünkünden daha karmaşık yöntemlere ihtiyaç olacak. İskonto oranı ve risk marjının belirlenmesi yeni teknikler gerektiriyor. Risk marjı, birçok mevcut modelle karşılaştırıldığında yeni bir gereklilik olmasına rağmen, Solvency II kapsamında hali hazırda hesaplanıyor. CSM yani tahmini kar rakamının hesaplanması ve zamanla serbest bırakılması kârın zamana dağılımını değiştirecek.

Prim dağılımı yaklaşımı hayat dışı sigortalardaki mevcut uygulamalara benzer. Şirketlerin PAA yöntemini hangi sözleşmeler için kullanıp kullanamayacağını analiz etmeleri önem taşıyor. Zarar eden (Onerous) sözleşme gruplarında bu yöntem geleceğe dair yükümlükleri karşılamakta yetersiz kalacağından bu tarz sözleşmelerde yine Genel Model’in yaklaşımından faydalanılması gerekecek. İnşaat, mühendislik ve ipotek sigortası gibi uzun vadeli hayat dışı sözleşmeler için bu yöntem gereklilikleri karşılamayabilir. Sonuç olarak, şirket, değerleme, modelleme ve ilgili süreçlerde ek karmaşıklıkla karşı karşıya kalacak. Değişken Ücret yaklaşımı, genel modelin bir varyasyonu olup doğrudan katılım özellikli sözleşmeler için kullanılacak. Katılım özellikli sözleşmelerin bu yaklaşımı uygulamak için gerekli olan kriterleri karşılayıp karşılamadığını belirlemek için değerlendirme yapılması gerekecek, ancak Türkiye sigorta sektöründe birikimli hayat poliçelerinin bu model ile değerlenmesi bekleniyor. Varlığın değerindeki değişimlerden kaynaklı dalgalanmaları önlemek amacı ile bu farklar hizmet marjı olarak muhasebeleştirilecek.

Standart, finansal tablolarda sigorta ile ilgili kalemleri göstermek için özel gereklilikler talep ediyor. Prim gelirinden ziyade, sigorta geliri risk ve yatırım unsuru ayrı olarak raporlanacak. Bu, hayat sigortası sözleşmeleri için mevcut gelir tablosu gösteriminde köklü bir değişikliği temsil ediyor. Sigorta sözleşmeleri ile ilgili hasar ve diğer masraflar daha sonra dipnotlarda açıklanacak ve bu şekilde bir teknik sonuca ulaşılacak. Prim gelirleri, artık kar zararda görünmeyecek, bunun yerine "sigorta sözleşmeleri geliri" gelecek. Sigorta sözleşme gelirleri farklı birçok unsurun ayrı ayrı hesaplanarak bir araya gelmesinden oluşur. İlerleyen dönemlerde yeni formatların yatırımcılar için yeterli olmadığı düşünülür ise ilave gereklilikler doğabilir.
Reasürörler, sözleşmelerini değerler iken sigorta şirketleri ile aynı ilkeleri uygulayacaklarReasürörler, standart sigorta sözleşme modellerini (Genel Model veya Prim Dağılımı Yaklaşımı) kullanarak sözleşmelerini değerleyecekler. Sedan şirketler belli alanlarda farklı uygulamalara tabi olabilir. Reasürans varlıkları ile söz konusu sigorta konusu yükümlülüklerin değerlenmesinde aynı varsayımların kullanılması gerekiyor.

İlke olarak, karşılaştırma yapılabilmesini sağlamak amacı ile standardın geriye dönük olarak, uygulanması gerekecek. Standardın yürürlülük tarihi 1 Ocak 2021 olduğundan dolayı, Aralık bilançosu için açılış tarihi 1 Ocak 2020 olacak. Sigortacılar, özellikle de hayat sigortacılarının tam bir retrospektif yaklaşım uygulamak için güvenilir veri tedarikinde karşılaşacakları zorlukları görerek, yaklaşımı basitleştirmek için bir dizi geçiş seçeneği sunuluyor. Bununla birlikte, yeni standardı uygulamaya hazırlamak ve geçiş yapmak için hazırlanmak büyük bir gayret olacak. Özellikle finans ve aktüeryal kaynaklar olmak üzere organizasyonun birçok bölümünü etkileyecek. Geçişte ve devam eden süreçte vergiye dair hususlar ele alınmalı.
IASB’nin sigorta sözleşmeleri üzerindeki çalışması bir kısa mesafe koşusundan çok bir maratona benziyor. Bunun en büyük kanıtı, çok uzun yıllardan beri üzerinde çalışılan standardın ancak bu sene yayınlanabilmesi. Öte yandan IASB'nin sigorta sözleşmeleriyle ilgili projesinin başlıca hedeflerinden biri mali tablolardaki şeffaflığı arttırmaktı. Sağlanan bilgiler; sigortacının ne kadar riski üstlendiği, rapor edilen tutarda ne kadar belirsizlik bulunduğu, performansı neyin etkilediği, sigortacının sigorta sözleşmelerinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmek için ne kadar ödemeyi beklediğini ve verilen opsiyon ve garantilerin değerini içeriyor. Bu bilgilerin bir kısmının mali tablolar ile sunulmasına rağmen, dipnotlarda daha fazla detay verilmeli. EY olarak; standardın yaratacağı geniş etki ve hayata geçirmek için gerekli adımların karmaşıklığı nedeni ile şirketlerin etki analizlerine bir an önce başlamalarını öneriyoruz. Önümüzdeki dört yıl içinde sigorta şirketleri çok ciddi teknik ve operasyonel değişimler ile karşı karşıya olacak.



Kaynak: Dünya Gazetesi