Sporcu Ücretlerinde Çözülemeyen Vergi Sorunu
(15.03.2023)
Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da içinde bulunduğumuz Mart ayı itibariyle sporcular belirli şartlar dahilinde...

Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da içinde bulunduğumuz Mart ayı itibariyle sporcular belirli şartlar dahilinde beyannamelerini vermeye başladılar. 08.03.2022 tarihinde yayımlanan “Sporcu Ücretlerinde Vergi Sorunu: “Mükerrer Vergi” başlıklı makalemizde sporcu ücretlerindeki vergileme rejimi değişikliğinin yol açacağı sorunları detaylı olarak yazmıştık. Bugün itibariyle yazımızda belirttiğimiz sorunların tamamının ortaya çıktığını söyleyebiliriz.

Konuyu yeniden hatırlamakta fayda var!  

Bilindiği üzere 7194 sayılı Kanun ile Gelir Vergisi Kanunu’nun Geçici 72. maddesinde yapılan değişiklik ile “en üst liglerde” faaliyet gösteren sporcular için gelir vergisi stopaj oranı % 15’ten % 20’ ye çıkarılmış ve ayrıca ödenen ücret toplamının belirli tutarı (2022 yılı için 880.000-TL) aşması durumunda sporcular için yıllık gelir vergisi beyannamesi verme yükümlülüğü getirilmiştir. Yıllık beyanname verilmesi durumunda ise beyan edilen bu gelirler üzerinden hesaplanan gelir vergisinden, kulüplerce vergi dairesine ödenmiş olması şartıyla, kesilen vergilerin mahsup edileceği hüküm altına alınmıştır.

Yıllık gelir vergisi beyannamesi verme zorunluluğu olan sporcular, takvim yılı bazında elde ettikleri brüt ücretleri üzerinden, kulüpleri tarafından tahakkuk anında kesilerek vergi dairesine ödenen % 20 stopaj tutarını mahsup edecekler ve kalan tutarı vergi dairesine ödeyeceklerdir.

Türkiye’de başta futbol olmak üzere, basketbol, voleybol ve diğer branşlarda faaliyet gösteren sporcuların neredeyse tamamı “net ücret” üzerinden sözleşme imzalamakta ve ücret gelirleri üzerindeki tüm vergi yükünü kulüplerin üzerinde bırakmaktadır. Kanun değişikliği öncesinde “en üst ligler” için belirlenen tevkifat oranı % 15 ve nihai vergileme iken bu husus çok fazla sorun gibi görünmemekteydi. Örneğin, profesyonel bir futbolcu ile net 10.000.000 TL üzerinden sözleşme imzalanmışsa kulüplerin üzerindeki vergi yükü (10.000.000 / 0,85 * 0,15) 1.764.705-TL ve toplam sözleşme yükümlülüğü 11.764.705 TL olmaktaydı.

Ancak yeni düzenlemede stopaj oranındaki artış ve sporculara getirilen beyanname verme yükümlülüğü sebebiyle, yine sporcuların vergiler hariç “net ücret” üzerinden anlaştığı kabulüyle spor kulüplerine ciddi bir maliyet getirmiştir. Yukarıdaki örneği devam ettirdiğimizde “net 10.000.000 TL” üzerinden sözleşme düzenlenen bir futbolcu için kulüp net ücreti brüte iblağ ederek  % 20 gelir vergisi tevkifatı yapacak, ayrıca sporcu beyanname vereceğinden GVK 103. madde dördüncü diliminde yer alan yaklaşık % 40 oranında vergi tahakkuk ettirilecek ve kulüp tarafından ödenen % 20 tevkifat tutarı mahsup edilecektir. Dolayısıyla sözleşme gereği tüm vergi yükünün kulüplerin üzerinde kaldığı gerçeğiyle, kulüp üzerindeki vergi yükü toplamda 6.666.666 TL ve toplam sözleşme yükümlülüğü 16.666.666 TL olacaktır. Görüleceği üzere Kanun değişikliğinden sonra kulüplerin sporcuya ödeyeceği aynı “net 10.000.000 TL ücret” üzerinden katlanacağı vergi farkı 4.901.961 TL artmış olacaktır.

Sporcular tarafından verilen Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi ile tahakkuk eden vergiden, kulüp tarafından kesilen stopaj tutarının mahsup edilebilmesi için stopajın ödenmiş olması şartı bulunmaktadır. Bu husus, Kanun maddesinde açık olarak belirtilmiştir.

Ancak, Türkiye’de 4 büyük spor kulübü de dahil neredeyse bütün kulüpler sporcu ücretlerinden kesmiş oldukları stopajları vadesinde öde/yememektedir. Kulüpler tarafından kesilen ancak süresinde ödenmeyen bu borçlar, 7143, 7256, 7326 ve son çıkan 7440 sayılı genel yapılandırma kanunları ile yapılandırılarak 120 taksit / 10 yıl süresince vadelendirilmekte ve bu sürelerde ödenmektedir. Ve hatta bazıları yeni yapılandırma kanunu ile bozulup yeniden yapılandırılarak vadeleri daha da uzunca bir süreye ötelenebilmektedir.

Ancak, GVK Geçici 72. maddesinde sporcular tarafından verilecek Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesinde tahakkuk eden vergiden kulüp tarafından kesilerek ödenmiş olan verginin mahsubunun yapılacağı açık olarak belirtilmiştir.

İşte sorun tam da burada ortaya çıkmaktadır; 

  • Sporcu tarafından beyanname üzerinde tahakkuk eden vergiden kulüp tarafından kesilen ancak vadesinde ödenmeyerek 10 yıl süresince taksitlendirilen stopaj tutarları mahsup edilemeyecek ve sporcular yıllık gelir vergisi beyannamesi ile tahakkuk eden verginin (en üst dilim - %40) tamamını ödemek zorunda kalacaktır. Yukarıdaki örnekte tahakkuk eden 6.666.666 TL’nin tamamı sporcu tarafından ödenecektir.
  • Sporcunun ücretinden kesilen stopaj tutarı, kulüp tarafından tecil ve taksitlendirme süreleri içerisinde ayrıca ödenmiş olacaktır. Başka bir deyişle, kulüp tarafından kesilen stopaj tutarı taksit süreleri içerisinde, sporcu tarafından verilecek gelir vergisi beyannamesinde mahsup edilemeyeceği için sporcu tarafından da ayrıca beyanname ile ödenecektir. Özetle aynı tutar hem kulüp hem de sporcu tarafından mükerrer olarak ödenmiş olacaktır.
  • Sporcu mahsup imkanı olmadığından ödemek zorunda kaldığı stopaj tutarını kulüpten isteyecektir.(Sözleşme ve Kanun hükmü gereği) Kulüp bu tutarı sporcuya ödemek zorunda kalacaktır. Bu suretle kulüp, aynı tutarı hem tecil ve taksitlendirme süreleri içerisinde vergi dairesine, hem de sporcuya ödemek zorunda kalacaktır. Bu nedenle kulüp üzerindeki vergi yükü % 40’ ın çok daha üzerinde olabilecektir.
  • Mükerrer olarak (hem sporcu hem de kulüp tarafından) ödenen stopaj tutarı vergi dairesinden talep edilebilecek midir? Talep edildiğinde mükerrer olarak fazladan ödenen vergi kime iade edilecektir. Kulüp’e mi ? Sporcuya mı ? ve ne zaman iade edilecektir? Tecil ve taksitlendirme süresi sonunda mı? 2 yılda bir yapılandırma kanunlarının çıktığını ve mevcut borçların bozularak yeniden yapılandırıldığını düşündüğümüzde bu iş tam anlamıyla bir arapsaçına dönecektir.

Aynı matrah üzerinden iki defa vergi alınması sebebiyle yapılacak iade koşullarının oluşması için mükerrer vergilerin ödenmiş olması gerekmektedir. Başka bir deyişle, verginin Hazineye girmiş olması gerekmektedir. Kulüpler tarafından yapılandırma kanunları çerçevesinde taksitlendirilen ve önümüzdeki dönemlerde taksitlendirilecek vergilerin ödeneceği sürenin minimum 10 yıl olabileceğini dikkate aldığımızda yapılacak iadenin, hem kulüp tarafından hem de vergi dairesi tarafından takibi pek de mümkün görünmemektedir.

Öte yandan vergi dairesi tarafından, mükerrer ödenen stopaj tutarının sporcuya iade edilebileceğini düşünürsek, hem iadenin yapılacağı süre (minimum 10 yıl) hem de sporcunun kulüpten ayrılmış olabileceği (kaldı ki yabancı sporcuysa sorun daha da büyüyecektir) varsayımıyla kulüp çok büyük bir vergi maliyetine katlanacaktır.

Son dönemde Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yapılan vergi incelemelerinde “kulüpleri tarafından gelir vergisi stopajlarının ödenmediği” gerekçesiyle çok sayıda sporcu cezalı tarhiyata muhatap olmuş, bundan dolayı gerek kulüpleriyle ve gerekse de vergi idaresi ile ihtilaflar yaşamaya başlamıştır. Mevzuat ve uygulamanın bu yönde devam etmesi durumunda sorunun kangren haline gelmesi kaçınılmaz gibi görünüyor.

Peki bu sorunun çözümü var mı?

Bu soruya olumlu cevap vermek mümkün! 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun Geçici 72. maddesinin 2. bendinde yer alan mahsup şartının tevkifatın ödenmesine değil, tahakkuk ettirilmesine veya tahakkuk ettirilen borcun tecil ve taksitlendirilmiş olmasına bağlanması şeklinde bir yasal düzenleme sorunu çözecektir.

Kaldı ki sporcular dışında diğer ücretli çalışanların Gelir Vergisi Kanunu’nun 86. maddesi gereğince verecekleri beyannamede işverenleri tarafından kesilen gelir vergisi stopajlarını mahsup edebilmeleri için bu stopajların işverenler tarafından ödenmiş olması zorunluluğu bulunmamaktadır. Benzer bir yaklaşımın sporcu ücretleri için de düşünülmesi vergi tekniği açısından daha uygun olacaktır.



Kaynak: Recep Çetin / Ekonomim.com