Vergi Hatalarının Düzeltilmesiyle İlgili Yeni Kararlar (3)
(21.09.2022)
Vergi hatalarının düzeltilmesi konusuna devam. Birisi genel çerçeveyi çizen, ikisi konuyu yargı kararları üzerinden...

Vergi hatalarının düzeltilmesi konusuna devam. Birisi genel çerçeveyi çizen, ikisi konuyu yargı kararları üzerinden değerlendiren makaleler olmak üzere üç makale yazmıştım. Bu dördüncü makale. Yine bir yargı kararı üzerinden, yargı organlarının konuya bakış açısını anlamaya ve değerlendirmeye çalışacağım. Karar birçok yönüyle ilginç. Alınacak dersler var. Önce konuyu ve kararı özetleyeyim, sonra kısa bir değerlendirme yapayım.

Davanın konusu

Davacı şirketle bir belediye arasında “Personel Çalıştırmaya Dayalı Hizmet Alımı" işine ilişkin olarak sözleşme imzalanmış. 31.12.2014 tarihinde düzenlenen sözleşme için tahakkuk eden damga vergisi ödendikten sonra, asgari ücret artışından kaynaklanan işçilik maliyetlerinin artması nedeniyle sözleşme, süresi dolmadan, 01.02.2016 tarihinden geçerli olmak üzere feshedilmiş. Davacı tarafından sözleşmenin uygulanmayan kısmına ilişkin olarak ödenen damga vergisinin iadesi için vergi dairesine düzeltme başvurusunda bulunulmuş. Başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada verilen merciine tevdi kararı üzerine tesis edilen şikâyet başvurusunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ve sözleşmenin uygulanmayan kısmına ilişkin ödenen damga vergisinin iadesi istemiyle dava açılmış.

1) Vergi Mahkemesi kararı: Vergi Mahkemesi, olayda uyuşmazlığın çözümünün, üç yıl için yapılan ihale neticesinde imzalanan sözleşmenin birinci yılın sonunda feshedilmesinin, kalan iki yıl için ödenen damga vergilerinin iadesini gerektirip gerektirmeyeceği gibi hukuki sorun teşkil eden ve yasaların yorumu sonunda çözümlenebilecek nitelikte olan soruların cevaplandırılmasını gerektirdiği, bu durumda dava konusu uyuşmazlığın Vergi Usul Kanunu kapsamında vergi hatası olarak değerlendirilmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle, düzeltme şikâyet başvurusunun zımnen reddine dair davalı idare işleminde hukuka aykırılık bulunmadığına karar vermiş ve davayı reddetmiş.

2) Bölge İdare Mahkemesi kararı: Davacının istinaf istemini inceleyen Bölge İdare Mahkemesi, istinaf istemine konu vergi mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle istemi reddetmiş.

3) Danıştay 9. Dairesi kararı: Davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay 9. Dairesi;

 

- Damga vergisinde vergiyi doğuran olayın, kanununa ekli (1) sayılı tabloda yer alan ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan kağıtların yazılıp imzalanması ya da imza yerine geçen bir işaret konulması anında meydana geldiği,

- İhaleye ilişkin olarak düzenlenen kağıtlarda vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesinin kâğıda bağlanan hukuki durumun tekemmül etmesi halinde mümkün olduğu,

- Verginin mevzuuna girmeyen işlemlerden vergi alınmasının mevzuda hata olduğu, dolayısıyla iptal edilen ihale kararının, damga vergisinin konusuna girmediğinin değerlendirilmesi halinde vergi hatası bulunduğunun da kabulünün gerekeceği,

- Somut olayda hukuki durumun tekemmül ettiğinden ve damga vergisi açısından vergiyi doğuran olayın meydana geldiğinden söz edilmesine olanak bulunmadığı,

- Dolayısıyla bu yöndeki iddia vergilendirme hatası kapsamında bulunduğundan, ödenen damga vergisinin sözleşmenin uygulanmadığı döneme ilişkin kısmının iadesi istemine yönelik düzeltme-şikâyet başvurusunun zımnen reddine ilişkin işlemde ve davanın reddi yolundaki Vergi Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunu reddeden Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuka uygunluk bulunmadığı,

gerekçeleriyle Bölge İdare Mahkemesi kararını bozmuş. (Danıştay Dokuzuncu Dairesi’nin 27.12.2018 tarih ve E:2018/4576, K:2018/11490 sayılı kararı.)

4) Bölge İdare Mahkemesi ısrar kararı: Bölge İdare Mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe ile istinaf başvurusunun reddi yolunda ısrar kararı vermiş.

5) Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu kararı: Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu kararında yer alan bilgilerden, davacı şirketin birleşme yoluyla infisah ettiği, bu şekilde şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiği anlaşılıyor. Kurul;

- Birleşmeyle devrolunan şirketin medeni haklardan yararlanma ehliyeti de sona erdiğinden şirketin taraf ehliyetinin de son bulduğu,

- Davacı şirketin tüzel kişiliğinin sona ermesi nedeniyle İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 26. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereğince davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği,

gerekçeleriyle Bölge İdare Mahkemesi’nin ısrar kararını bozmuş.

6) Bölge İdare Mahkemesi ısrar kararı: Bölge İdare Mahkemesi, dosyanın işlemden kaldırılması yolunda karar verilmeksizin davacı şirketin birleşilen şirket olarak kabulüyle davayı yeniden incelemiş ve ilk derece mahkemesi kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeyle istinaf başvurusunun reddi yolunda ısrar kararı vermiş.

7) Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu kararı: Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu, Bölge İdare Mahkemesi ısrar kararını, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle uygun bulmuş ve davacının temyiz istemini reddetmiş, Bölge İdare Mahkemesi ısrar kararını onamış. (Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun 09.02.2022 tarih ve E:2021/1516 K:2022/72.)

Kişisel değerlendirmem

Gördüğünüz gibi, bir işlem ve dava, 7 karar var. Zannediyorum okurken başınız döndü. Ben defalarca dönüp dönüp baktım, ne kararlar verilmiş, ne olmuş diye. Onun için sonuçta ne olmuş, onu söyleyeyim; düzeltme talebi kabul edilmemiş.

Verilen karara her yönüyle katılıyorum. Değerlendirmemi özetle ifade edeyim.

1) Ortada düzeltilecek bir hata yok.

Damga vergisinde vergiyi doğuran olay, vergiye tabi kâğıtların düzenlenerek hukuken tekemmül etmesi. Vergiye tabi olay meydana geldikten sonra; hükümlerinin kısmen veya tamamen uygulanmaması, hükmünden kısmen veya tamamen yararlanılmaması, kısmen uygulanması, işlemin iptal edilmesi, örneğin sözleşmenin feshedilmesi vergilendirilmeyi etkilemez. Dolayısıyla, yukarıda özetlediğim dava konusu olan somut olayda, düzeltilmesi gereken bir hata yok diye düşünüyorum.

2) Bölge İdare Mahkemesi kararını bozan Danıştay 9. Dairesi kararına ve gerekçelerine katılmıyorum. Kararda yer alan, somut olayda, hukuki durumun tekemmül ettiğinden ve damga vergisi açısından vergiyi doğuran olayın meydana geldiğinden söz edilmesine olanak bulunmadığı görüşüne katılmam mümkün değil. Kâğıdın, kanunun aradığı şekilde tekemmül ettiği ve hükümlerinin bir süre yürütüldüğü açık. Kâğıt hukuken tekemmül ediyor, kâğıdın kısmen uygulanmaması da yukarıda da ifade ettiğim gibi, vergilendirme açısından önemli değil.

3) Düzeltme ve şikâyet yoluyla düzeltme talebinin idare tarafından reddedilmesi bence doğru. Doğru olmadığını düşünsek dahi kesin böyledir sonucuna ulaşmak mümkün değil. Düzeltilmesi istenen işlemin hukuken doğru olup olmadığına, Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesi hükmü çerçevesinde yorum yapmadan ulaşmak mümkün değil. Dolayısıyla yargı sürecinde işin esasına girmeden istem reddedilebilirdi.



Kaynak: Recep Bıyık / Dünya Gazetesi