Gelir ve Kurumlar Vergisi Tevkifatından Kaynaklanan Mahsuplar ve İade
(19.01.2023)
Gelir ve kurumlar vergisi yönünden, mahsuben iade tevkif yoluyla kesilen vergiler ve geçici verginin mahsuben veya nakden...

Gelir ve kurumlar vergisi yönünden, mahsuben iade tevkif yoluyla kesilen vergiler ve geçici verginin mahsuben veya nakden iadesi ile gelir ve kurumlar vergisi ile ilgili vergi hatalarından kaynaklanan mahsup ve iade işlemlerine ilişkin açıklamalara 315 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğiyle değişik 252 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde yer verilmiştir.

Ayrıca, Gelir İdaresi Başkanlığı, 2022 yılı Aralık ayında tevkif suretiyle kesilen gelir ve kurumlar vergisi ve geçici verginin mahsuben ve nakden iadesi ile vergi hatalarından kaynaklanan vergilerin mahsuben ve nakden iadesinin sağlanması konusunda mükelleflere yardımcı olmayı amaçlayan bir rehber hazırlamış ve başkanlığın internet sitesinde yayınlanmıştır.

Bu gün yazımızda tevkif suretiyle kesilen gelir ve kurumlar vergisinin mahsubu ve mahsup sonrası kalan verginin nakden iadesi üzerinde duracağız.

Tevkif Yoluyla Kesilen Vergilerin Mahsubu

Bilindiği gibi, beyana konu kazanç ve iratlardan gelir veya kurumlar vergisi kanunlarına göre yıl içinde tevkif suretiyle vergi kesintisi yapılabilmektedir. Kesilmiş bulunan söz konusu vergiler, yıllık beyanname üzerinde hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden mahsup edilmektedir. Yıl içinde kesilen ve mahsubu yapılan miktarın gelir veya kurumlar vergisinden fazla olması halinde de aradaki fark vergi dairesince mükellefe bildirilmekte ve mükellefin tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde müracaatı üzerine mükellefin talebine göre mahsuben veya nakden iade edilmektedir. Yıl içinde tevkif suretiyle kesilen vergiler;

- Öncelikle ilgili beyanname üzerinden hesaplanan vergiye mahsup edilir,

 

- Mahsuptan sonra kalan tutarın bulunması durumunda ise;

- Diğer vergi borçlarına mahsuben iade edilebilir,

- Nakden iade talep edilebilir.

Mahsuben iade İşlemi

Mahsuben iade işlemi, aranan tüm belgelerin tamamlanması koşuluyla, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği tarih itibariyle yapılmaktadır. İkmalen veya re’sen yapılan tarhiyatlarda ise mahsup işlemi, mahsup talebine ilişkin dilekçe ve eklerinin eksiksiz olarak vergi dairesi kayıtlarına girdiği tarih itibariyle yapılacaktır. Aranan belgelerin tamamlanması aşamasında yapılan tahsilatlar yönünden düzeltme yapılmaz.

Beyanname üzerinden hesaplanan vergiye mahsup

Yıllık beyanname ile beyan edilen gelir veya kurum kazancı üzerinden hesaplanan vergiden yıl içinde tevkif yoluyla kesilen vergiler mahsup edilir. Mahsup sonrası ödenmesi gereken bir tutar kalmışsa taksit süreleri içinde ödenir. Yıl içinde kesilen vergi fazla ise mahsuben veya nakden iade edilir.

Mahsup işleminin yapılabilmesi için, tevkif yoluyla kesilen verginin beyannameye dâhil edilen gelir veya kazanca ilişkin olması gerekir.

Mükelleflerin, tevkif yoluyla kesilen vergilerin, yıllık gelir veya kurumlar vergisinden mahsubunda kendilerinden yapılan vergi tevkifatı ile ilgili olarak kesintiyi yapan vergi sorumlularının adı-soyadı veya unvanını, vergi kimlik numaralarını, kesintiye esas alınan brüt tutarları, kesilen vergileri ve kesinti yapılan dönemleri içeren bilgileri beyannameleri ekinde yer alan “Kesinti yoluyla ödenen vergilere ilişkin liste” de göstermeleri gerekmektedir.

Diğer vergi borçlarına mahsuben iade

Tevkif yoluyla kesilen vergilerin yıllık beyannamedeki mahsuplar sonunda kalan kısmının diğer vergi borçlarına mahsup talebi tutarına bakılmaksızın, inceleme raporu ve teminat aranılmadan yerine getirilir.

Diğer vergi borçlarına mahsuben iade talebinde, tevkifatları gösterir tabloya ek olarak, mahsuben iade talep dilekçesinin verilmesi gerekmektedir. Bunun için mahsup talebinin 429 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ekinde yer alan iade talep dilekçesi (1A) ile yapılır. Mahsuba ilişkin iade talep dilekçesinin (1A) verilmiş olması kaydıyla, mükelleflerin vergi borçlarına ilişkin mahsup talepleri yıllık beyannamenin verildiği tarih esas alınarak yerine getirilir.

Yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin kanuni süresinde verilmemesi ya da sair nedenlerle ikmalen veya re’sen yapılan tarhiyatlar üzerine tahakkuk eden vergilerle ilgili olarak daha önce tevkif yoluyla kesilen vergiler öncelikle tarhiyat aşamasında vergi dairesince dikkate alınır. Bu mahsuplar sonunda kalan kısım talep edilmesi halinde diğer vergi borçlarına mahsup edilir. Bu durumda mahsup talepleri iade talep dilekçesinin (1A) eksiksiz olarak vergi dairesi kayıtlarına girdiği tarihten itibaren hüküm ifade eder. Bu tarihten itibaren mükelleflerin mahsubunu talep ettikleri vergi borçları için gecikme zammı uygulanmaz.

Ortak olunan şirketlerin vergi borçlarına mahsup imkanı

Mükellefler dilerlerse ortağı bulundukları adi ortaklık, kollektif şirketler veya iş ortaklıklarının müteselsilen sorumlu oldukları vergi borçlarına da mahsuben iade talebinde bulunabilirler. Bu taleplerin yerine getirilebilmesi için, iade alacaklısı mükellefin muaccel hale gelmiş (vadesinin dolması ile birlikte istenebilir aşamaya gelmiş) vergi borcunun bulunmaması ve mahsup dilekçesinde adi ortaklık, kollektif şirket veya iş ortaklığının hangi dönem borçları için mahsup talep edildiğinin belirtilmesi gerekir. Mahsup talebine ilişkin iade talep dilekçesinin (1A) vergi dairesi kayıtlarına girdiği tarih esas alınır.

Tahakkuk edecek vergi borçlarına mahsup imkanı

Mükellefin muaccel hale gelmiş vergi borcunun bulunmaması halinde, iade alacağının sonraki dönemlerde muaccel hale gelecek vergi borçlarına mahsubu mümkündür. Bu takdirde mahsup talebi sonraki dönemlerde doğacak verginin tahakkuku ile hüküm ifade edecektir.

Mahsup taleplerinin yerine getirilmesinde, Vergi Usul Kanunu’nun 114. ve 126’ncı maddelerinde yer alan zamanaşımı sürelerine ilişkin hükümleri göz önünde bulundurulur.

Özetle, mükelleflerin gelir veya kurumlar vergisi iade alacakları, talepleri üzerine;

 - Kendilerinin tüm vergi borçlarına (GV, KV, KDV, ÖTV, geçici vergi, gelir vergisi stopajı, MTV, damga vergisi, harçlar vb),

- Muaccel hale gelmiş bir vergi borcu bulunmaması durumunda da 213 sayılı Kanun’un 114 ve 126’ncı maddeleri uyarınca hesaplanan zamanaşımı süresi içerisinde tahakkuk edecek/ödenecek vergi borçlarına,

 - Ortağı bulundukları adi ortaklık ve kollektif şirketler ile iş ortaklıklarının müteselsilen sorumlu oldukları vergi borçlarına, mahsup edilebilir.

Söz konusu iade alacaklarının mükellefin vergi borcu dışındaki SGK, idari para cezaları vb. gibi borçlarına mahsubu yapılamamaktadır.

Nakden iade aşamasına gelmiş tevkif yoluyla kesilen vergilerin iadesi –diğer mahsuplar

Tahsil edildikten sonra kanuni sebeplerle nakden iadesi gereken alacaklara yönelik 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 23’üncü maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 88’inci maddesinin on altıncı fıkrasında düzenlemelere yer verilmiş olup, konuyla ilgili olarak ayrıntılı açıklamalara Seri: A Sıra No:1 Tahsilat Genel Tebliği’nin birinci kısım, ikinci bölümünde yer verilmiştir.

 Buna göre, tahsil edildikten sonra kanuni sebeplerle nakden reddi icabeden alacaklara ilişkin reddiyatın Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince yapılacağı hallerde, mükelleflerin talebinin olup olmadığına bakılmaksızın;

- Öncelikle borçlunun Bakanlığa bağlı tüm vergi dairelerine olan muaccel borçlarına mahsup yapılması,

- Mahsup sonrası kalan bir tutarın bulunması halinde bu tutarın, borçlunun alacaklı amme idaresi olan Devletin gümrük mevzuatından doğan amme alacaklarını takiple görevli Ticaret Bakanlığına bağlı tahsil dairelerine bulunan muaccel borçlarına mahsup edilmesi,

- Bu mahsup sonrasında da iadesi gereken bir tutarın bulunması halinde borçlunun Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) olan ve 6183 sayılı Kanun’a göre takip edilen muaccel prim ve diğer borçlarına ödenmek üzere SGK’ya aktarılması, gerekmektedir.

 Ayrıca, reddiyata konu alacağa ilişkin devir, temlik, el değiştirme ve haciz işlemleri 6183 sayılı Kanunun 23’üncü ve 5510 sayılı Kanun’un 88’inci maddelerinin hükümleri uygulandıktan sonra ve nakden iadeye konu bir tutarın bulunması halinde hüküm ifade edecektir.

 Yukarıda bahsedilen borçların bulunmaması veya söz konusu borçlara mahsuptan sonra kalan bir tutar bulunması halinde, bu tutarın mükellefe iadesi ya da mükellefin talebine bağlı olarak üçüncü kişilerin vergi borçlarına mahsup edilmesi mümkün bulunmaktadır.



Kaynak: Akif Akarca, Dr.Mehmet Şafak / Ekonomim.com