Yemek Bedeli İstisnasında Acilen Yapılması Gerekenler ve Kalıcı Çözüm İçin Düzenleme Önerimiz
(08.05.2023)
Geçen hafta başında “İşçi Bayramı”nı kutladık. İşçinin, çalışanın ve emeğin hakkını savunan biri olarak içinde...

Geçen hafta başında “İşçi Bayramı”nı kutladık. İşçinin, çalışanın ve emeğin hakkını savunan biri olarak içinde bulunduğumuz ekonomik koşullarda, çalışanların yeterli ve sağlıklı beslenmesine yönelik önlemlerin alınması gerekmektedir. Bu kapsamda, yemek istisna bedelinin günün koşullarına uygun hale getirilmesi önem taşımaktadır. İşverenin çalışanına sağladığı yemek imkanının önündeki vergi ve SGK engellerinin kaldırılması yönündeki adımlar ivedi bir şekilde atılmalıdır. 

Aşağıda, yemek bedeli istisna uygulamasına ilişkin genel bir giriş yapıldıktan sona, konuyla ilgili olarak acilen atılması gerektiğini düşündüğümüz adımlar ile yapılması gereken kalıcı düzenleme konusundaki görüş ve önerimize yer verilmiştir. 

Yemek istisna bedeli nedir?

Yemek istisna bedeli, işverenlerin çalışanlarına vergi ve SGK yükümlülüklerine tabi olmadan sağlayabileceği yemek imkanlarını ifade eder. 

Çalışanların yeterli şekilde beslenmeleri iş verimi açısından olduğu kadar, sosyal boyutuyla da önem taşıyan bir konudur. Bu önem nedeniyledir ki; yürürlüğe girdiği 6 Ocak 1961 tarihinden bu yana Gelir Vergisi Kanunu’nda, “Hizmet erbabına işverenlerce yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatler” vergiden istisna tutulmuştur.

Düzenlemenin ilk halinde sadece iş yerinde veya müştemilatında yemek sağlanması istisna kapsamındaydı. Ancak işletmelerin bazılarının iş yeri imkanlarının yemek verilmeye uygun olmaması, bazı çalışanların pazarlama, dağıtım, denetim ve benzeri görevlerden ötürü iş yeri dışında bulunmaları gibi nedenlerle pek çok çalışan uzun yıllar bu istisnadan yararlanamamıştır. Kanun koyucu bu duruma çare olmak üzere, Gelir Vergisi Kanunu’nda yer alan “yemek istisnası” düzenlemesini 1995 yılında çalışan lehine olacak şekilde esnetmiştir. Böylece, işverenlerin yemek hizmeti sunucuları aracılığıyla iş yeri dışında da çalışanlarına yemek verme imkânı sağlamasının önü açılmıştır.

Gelir Vergisi Kanunu’nun 23’üncü maddesinde yapılan ve 1 Aralık 2022 tarihinde yürürlüğe giren yasal değişiklikle birlikte; yemek çeki, yemek kuponu ve yemek kartı verilmesi suretiyle sağlanan menfaatlere ilaveten nakit ödenen yemek paraları da istisna kapsamına alınmıştır.

Acilen atılması gereken birinci adım: Yemek istisna bedelinde çalışanların uzun yıllara yayılmış kayıpları telafi edilmelidir

Yemek istisna bedeli uygulamasında acilen yapılması gerekenlerin başında, istisna bedelinin hesaplama tekniğinden kaynaklı kayıpların giderilmesi hususu gelmektedir. 

Yemek istisna bedeli 1995 yılında Gelir Vergisi Kanunu’na ilk kez girdiğinde, altı sıfır atarak söyleyelim, “10 kuruş” idi. 1998 yılında bu tutar Kanuni bir düzenlemeyle ciddi oranda artırılarak “80 Kuruş”a çıkarıldı. Ancak, zaman içinde gerek %5’lik küsuratın dikkate alınmaması, gerekse yetki kullanımı sonucunda yemek istisna bedeli zaman içinde erimiştir.

Tablo 1: Yemek İstisna Bedeli: Dönemler İçin Geçerli Tutarlar ve Yeniden Değerleme Oranının Tam Olarak Uygulanması Durumunda Olması Gereken Tutarlar

Dönem

Geçerli Tutar

Olması Gereken Tutar

1998

0,80

0,80

1999

1,40

1,42

2000

2,10

2,16

2005

7,50

11,75

2010

10,00

17,06

2015

13,00

24,99

2020

23,00

47,57

2021

25,00

51,90

2022 Ocak-Haziran

34,00

70,69

2022 Temmuz-Aralık

51,00

113,90

2023

110,00

156,59

Yukarıdaki tablodan da görüldüğü üzere, yemek istisna bedeli her yıl erimiştir. 2023 yılı başında 156,59 TL olması gereken yemek istisna bedeli 110 lirada kalmıştır. 2023 yılı başından bu yana devam eden yüksek enflasyon nedeniyle 110 lirayla bir çalışanın sağlıklı ve yeterli bir öğle yemeği yeme imkanı yoktur. 

Ayrıca yazımın devamında ayrıntılarına yer vereceğim SGK uygulaması nedeniyle de yemek istisna bedeli 78,90 TL’ye çekilmiş olup bu tutarlar hayatın gerçekleri ve ekonomik şartlarla uyumsuzdur. Daha önce yemek kartları üzerinden verilen yemek yardımları “Ayni yardım” olarak kabul edildiğinden, tutarına bakılmaksızın yapılan ödemenin tamamı prime esas kazanca dahil edilmezken 2023 yılında SGK tarafından bir üst limit belirlendi.  

Yemek istisna bedelinin bir günlük asgari ücretle kıyası da istisna tutarının yıllar itibarıyla nasıl eridiğini ortaya koyan diğer bir göstergedir. 

Tablo 2: Yemek İstisna Bedeli Bir Günlük Asgari Ücret Tutarı Karşılaştırması

Dönemler

İlgili Yılda Geçerli İstisna Yemek Bedeli (TL)

Günlük Asgari Ücret (TL)

Yemek Bedeli/Günlük Asgari Ücret

1998

0,80

1,39

%57,6

1999

1,40

2,71

%51,6

2000

2,10

3,81

%55,1

2005

7,50

16,29

%46,0

2010

10,00

24,83

%40,3

2015

13,00

41,25

%31,5

2020

23,00

98,10

%23,4

2021

25,00

119,25

%21,0

2022 Ocak-Haziran

34,00

166,80

%20,4

2022 Temmuz-Aralık

51,00

215,70

%23,6

2023

110,00

333,60

%33,0

1998’de bir günlük asgari ücretin yüzde 57,60’ına tekabül eden yemek istisna bedeli, sürekli bir şekilde azaltılarak 2022 yılı başında bir günlük asgari ücret tutarının yüzde 20,40’ına kadar gerilemiştir.  Oysa, 1998 yılında olduğu gibi bir günlük asgari ücretin yüzde 57,60’ına denk gelen bir yemek istisna bedeli belirlenseydi 2022 yılı başında yemek istisna bedeli 34 lira değil; 96 lira 8 kuruş olacaktı. Aynı şekilde 2023 yılı başında 110 lira değil; 192 lira 15 kuruşa çıkacaktı. 

SGK ve vergi uygulaması arasında 2023 yılında ortaya çıkan farklılaşma ortadan kaldırılmalıdır 

Gelir Vergisi Kanunu’na göre yemek istisna bedeli 110 liradır. Ancak, SGK 5 Ocak 2023 tarihli Genelgesiyle yemek istisna bedelini fiili olarak 78 lira 90 kuruşa indirdi. Öncelikle SGK’nın Kanunla verilmemiş bir yetki ile bir üst limit belirlemesi son derece yanlıştır. Artı olarak vergi ve SGK uygulamalarındaki bu farklılaşma çalışan aleyhinedir. Çalışanların sağlıklı ve yeterli beslenme hakkının önünde bir engel teşkil etmekte olup bu sorunun bir an önce giderilmesi gerektiğini düşünüyorum. Konuya aşina olmayanlar için durumu özetleyeyim. 

Sosyal Güvenlik Kurumu, 5 Ocak 2023 tarihli ve 2023/3 sayılı “Prime esas kazançların alt ve üst sınırları ile bazı işlemlere esas tutarlar” konulu genelgesinde “prime esas kazançlardan istisna tutulacak yemek parasını” günlük asgari ücretin %23,65’ine denk gelen oran olarak belirledi. Bu ise 2023 yılı için 78 lira 90 kuruşa karşılık gelmektedir. Genelgenin ilgili bölümü aynen aşağıdaki gibidir:

“1.4- Prime esas kazançlardan istisna tutulacak yemek parası, çocuk zammı ve aile zammı (yardımı) tutarları;

5510 Sayılı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigortalıların;

Yemek parası: 1/1/2023 ila 31/12/2023 tarihleri arasında; 333,60 TL x %23,65 =78,90 TL

tutarındaki kazançları, prime esas kazanca dahil edilmeyecektir.“

Oysa 30 Aralık 2022 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 323 sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliği ile yemek istisna bedeli 110 TL olarak açıklanmış idi. Tebliğin ilgili bölümü aşağıdaki gibidir: 

“c) 23’üncü maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendinde yer alan, iş yerinde veya müştemilatında yemek verilmeyen durumlarda çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedeline ilişkin istisna tutarı 110 TL,”

Yukarıda da belirttiğim gibi SGK, nakden ödenen yemek parası dışında; yemek kartı/çeki/fişi verilmesi veya yemek hizmeti veren işletmelerde çalışanlara sağlanan “ayni yardım” mahiyetindeki yemek yardımlarına da prime esas kazanca dahil olup olmama açısından bir tavan getirdi. Oysa, 5510 sayılı kanunda SGK Yönetim Kuruluna ayni yardımlar konusunda bir limit belirleme yetkisi verilmemiştir. Kanunla verilmemiş bir yetkinin yönetmelik ile verilmesi hukuka aykırılık teşkil etmiştir. Üstelik söz konusu bu limit de Gelir Vergisi Kanunu’na göre belirlenen yemek bedeli istisna tutarını dikkate almaksızın, daha düşük olarak belirlenmiştir. Bu da çalışanı mağdur etmektedir. Gelir Vergisi Kanunu’ndaki rakama göre çalışanlarına yemek kartı/fişi/çeki vermek isteyen işverenler gereksiz yere SGK prim yüküne katlanmak zorunda kalmaktadır. Bu yüke katlanmak istemeyen işverenler çalışanların günlük yemek parasını kısma yoluna gitmektedir. Sonuçta, çalışan mağdur olmaktadır. 

SGK’nın yıllardır devam eden, çalışana doğrudan iş yerinde sağlanan yemek ile yemek kartı/fişi/çeki şeklindeki katkılarının “ayni yardım” kapsamında olması nedeniyle pirime esas kazanca dahil olmadığı yönündeki oturmuş yaklaşımını sürdürmesi gerekir.  

Yemek bedeli istisnasında kalıcı çözüm önerimiz

Yemek istisna bedeli her yıl erimektedir. Gerek yeniden değerleme oranı üzerinden yapılan hesaplamalarımız, gerekse bir günlük asgari ücrete oran olarak dikkate aldığımız rakamlar bu erimeyi gözler önüne sermektedir.  

Çalışanın en temel ihtiyacına katkı amacı ile ihdas edilmiş sosyal boyutlu bir istisna olan yemek bedeli istisnasının etkinliğinin sürdürülebilmesi; istisna bedelinin günün koşullarına uygun olarak belirlenmesine bağlıdır. Yukarıda gözler önüne serdiğimiz hesaplamalarımız yemek istisna bedelinin 1998’den günümüze sürekli olarak eridiğini, başka bir tabir ile kuşa döndüğünü göstermektedir.              

Çalışanın yemek ihtiyacının yeterli, uygun ve seçme özgürlüğü sağlayacak şekilde sunulması için önerim; yemek istisna bedelinin, ilgili yıl asgari ücretin günlük tutarının en az yüzde 50’sine sabitlenmesidir. Böylece asgari ücretteki artışa paralel bir şekilde yemek istisna bedelini de artırmış oluruz. Aynı zamanda yılın ikinci yarısında yapılacak asgari ücret artışları da otomatik olarak yemek istisna bedeline yansır. Aksi halde işçinin, emekçinin boğazına gidecek yemeğin hem bedeli hem de porsiyonu her geçen yıl azalır. Buna kimsenin hakkı yoktur.            

2023 yılı için bir günlük asgari ücretin 333,60 TL olduğu dikkate alındığında günlük yemek istisna bedelinin en az 166,80 TL olması gerektiğini düşünüyorum. 

Peki, yemek istisna bedelini asgari ücrete sabitlemek için ne yapmak lazım? Gelir Vergisi Kanunu’nda yapılacak aşağıdaki şekildeki bir değişiklik ile sorun çözülecektir. Düzenlemenin bir an önce yapılmasına katkı olsun diye madde gerekçesini bile yazdım.   

“MADDE .. – 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 23’üncü maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendinin parantez içi hükmünde yer alan “6.000.000 lirayı” ibaresi “ilgili yıl için tespit bir günlük asgari ücretin %50’sini” şeklinde değiştirilmiştir.         

Madde Gerekçesi:            

Sosyal nitelikli bir istisna olan ve çalışanların en temel hakkı olan beslenme hakkı ile ilgili bulunan yemek istisna tutarının günün koşullarına uygun hale getirilmesi ve daha sonraki yıllarda da günün koşullarına uygunluğunun garanti edilmesi açısından günlük yemek istisna bedeli tutarı ilgili yılda geçerli olan bir günlük asgari ücretin yüzde 50’sine sabitlenmektedir.”          

SGK Yönetim Kurulunun yemek kartı/fişi/çeki gibi yıllardır ayni nitelikteki unsurlara sınır getirmesi şeklindeki olayların tekraren yaşanmaması adına 5510 sayılı Kanunun “Prime esas kazançlar” başlıklı 80. Maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin sonuna koyu olarak yazdığımız cümlenin eklenmesini de öneriyoruz:

“b) Ayni yardımlar ve ölüm, doğum ve evlenme yardımları, görev yollukları, seyyar görev tazminatı, kıdem tazminatı, iş sonu tazminatı veya kıdem tazminatı mahiyetindeki toplu ödeme, keşif ücreti, ihbar ve kasa tazminatları ile Kurumca tutarları yıllar itibarıyla belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamları, işverenler tarafından sigortalılar için özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen ve aylık toplamı asgari ücretin %30'unu geçmeyen özel sağlık sigortası primi ve bireysel emeklilik katkı payları tutarları, prime esas kazanca tabi tutulmaz. İşverence sigortalılara yiyecek ve giyecek temini için verilen yemek kartı, çeki, kuponu, giyim kartı, çeki, kuponu ve benzeri araçlar kullanılarak sağlanan yardımlar prime esas kazanç hesabında ayni yardım olarak değerlendirilir.” 

Umarız çalışanlar uzun süredir mahrum kaldıkları haklarına bir an önce kavuşurlar.



Kaynak: Ozan Bingöl / Ekonomim.com