Arabuluculuk gelirleri ve vergi

Avukatlık Kanunu’na göre avukat sıfatı ile faaliyette bulunanların ayrıca arabuluculuk siciline kaydolarak arabuluculuk yapması halinde, vergi ve belge düzeninin nasıl olması gerektiği konusunda zaman zaman tereddütlerin oluştuğu görülüyor. Avukatların bu faaliyetlerinin ayrı bir mükellefiyet olarak görülüp görülemeyeceği, çok az arabuluculuk yapanların bu faaliyetlerinin arızi kazanç kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, belge düzeninin nasıl olması gerektiği gibi konular da bunların başında gelmektedir. 

Bilindiği gibi arabuluculuk, sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, uzmanlık eğitimi almış olan, tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemini ifade etmektedir. Arabulucular, Adalet Bakanlığı’nca tutulan sicile kayıtlı gerçek kişilerdir. Tüzel kişilerin söz konusu sicile yazılarak arabuluculuk faaliyetinde bulunmaları mümkün değildir.

Arabuluculuk geliri serbest meslek kazancı olarak nitelendirilmeli

Gelir Vergisi Kanunumuzun düzenlemeleri karşısında, arabuluculuk faaliyetinin şahsi sorumluluk altında ve arabulucunun kendi nam ve hesabına yapılması ve ihtisasa dayanması nedeniyle "serbest meslek faaliyeti", bu faaliyetten elde edilen gelirin ise “serbest meslek kazancı” olarak nitelendirilmesi gerekmektedir.

Bu nedenle avukat sıfatına sahip bir kişinin avukatlık faaliyetinin yanı sıra arabuluculuk faaliyetinden de kazanç elde etmesi halinde bu kazancının da serbest meslek kazancına dâhil edilmesi, ilgili geçici ve yıllık vergilendirme dönemlerinde beyan edilmesi gerekmektedir.

Serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla sürekli mükellefiyetleri bulunan avukatların, çok az, hatta yılda bir kez arabuluculuk faaliyetinde bulunması halinde, arabuluculuk gelirinin arızi kazanç olarak kabulü, mümkün değildir.

Arabuluculuk faaliyetinin serbest meslek faaliyeti olması dolayısıyla da, arabuluculuk ödemesi yapan kişilerin, Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinde sayılanlardan olması halinde, yapılan ödemeden % 20 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmektedir. 

Arabuluculuk faaliyeti KDV’ye de tabidir

Arabuluculuk faaliyetinin serbest meslek faaliyeti niteliğinde olması, KDV Kanunu’nun “Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler katma değer vergisine tabidir” diyen hükmü dolayısıyla KDV’ye de tabidir.

Vergi mevzuatının bu düzenlemeleri uyarınca avukatların arabuluculuk gelirlerini, mevcut serbest meslek makbuzları ile tahsil etmesi (bu makbuz üzerinde stopaj ve KDV’nin de gösterilmesi) ve bu kazançlarını da avukatlık faaliyetleri dolayısıyla kullandıkları serbest meslek kazanç defterine kaydetmeleri (yeni sistemde defter-beyan sistemine kaydetmeleri) gerekli ve yeterlidir. Dolayısıyla avukatların arabuluculuk faaliyetleri için farklı seri numaralı makbuz kullanmaları veya ayrı defter tutmaları söz konusu değildir.

Vergi Usul Kanununun mükelleflerin bildirim yükümlülüklerine ilişkin düzenlemeleri içeren 153 ila 170 inci maddeleri arasında işe başlama, işi bırakma, adres değişikliği gibi hallerin bildirilmesi yükümlülükleri düzenlenmiş olup bu düzenlemelere göre arabuluculuk faaliyetlerine de başlayan avukatların, bu durum için vergi idaresine bir bildirim yapmalarının gerekmediği düşüncesindeyim.  

Serbest meslek faaliyeti olmayan veya serbest meslek faaliyetine henüz başlamamış olan bir hukukçunun, örneğin bir stajyer avukatın arabuluculuk yapması halinde, durumunu arabuluculuk faaliyetini geçici (arızi) olarak yapıp yapmadığına göre durumu farklı değerlendirmek gerekmektedir. Bu durumdaki bir kişinin sürekli arabuluculuk yapması halinde artık mükellefiyet tesis ettirmesi ve bu faaliyetten elde ettiği kazancın serbest meslek kazancı olarak vergilendirilmesi gerekecektir. Yukarıdaki açıklamalarımız doğrultusunda vergilendirme yapılacaktır.

Arabuluculuk faaliyetinin şahsen ve tarafsız olarak yerine getirilmesi gereken bir faaliyet olması nedeniyle, avukat yanında ücretli olarak çalışan avukatların arabuluculuk faaliyetinde bulunmaları halinde, yapılmış olan arabuluculuk faaliyeti yine  "serbest meslek faaliyeti" kapsamında değerlendirilmektedir.

Faaliyetin arızi yapılması halinde ise arabuluculuk geliri için serbest meslek makbuzu düzenlenmesi söz konusu olmaz. Alelade bir makbuzun düzenlenmesi gerekli ve yeterlidir. Ancak arabuluculuk gelirinin Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesinde sayılanlardan elde edilmesi halinde, yapılan ödemeden % 20 oranında vergi kesintisi yine yapılacaktır. Buna karşılık arızi kazançlarda KDV söz konusu olmadığından KDV hesaplanmayacak, elde edilen gelir doğrudan arızi kazanç olarak yıllık beyanname yolu ile vergilendirilecektir.

Yukarıda durumlarını aktardığımız ihtiyari arabulucuların yanı sıra dava şartı arabuluculuk faaliyeti ile uğraşanlar, yine durumu bunlara benzeyen sigorta hakemleri, bilirkişiler, uzlaştırmacılar, bu işlerle de uğraşan kamu görevlileri gibi pek çok uğraşı sahibi mükellef söz konusudur ve bunların vergi konusunda yaşadıkları duraksama konuları fazlacadır. Bu nedenle Gelir İdaresi’nin konuyu arabuluculuk ve benzeri faaliyetler açısından toplu olarak ve ayrıntılı açıklamalarla ele alan bir genel tebliğ yayınlamasında, uygulama açısından büyük fayda olacaktır.


Kaynak:Bumin Doğrusöz / ekonomim.com