Enflasyon Düzeltmesi İle Finansman Gider Kısıtlamasının Birlikte Uygulanması Doğru Değil

Enflasyon düzeltmesinin ilk yıl (2024) uygulaması sonrası bir durum değer­lendirmesi yapılarak, zaten borçlu olan şir­ketleri, en azından finansman gider kısıtla­masını kaldırarak rahatlatmakta fayda var. Mevcut uygulama büyük bölümü borçlu olan şirketlerdeki mali yükü çok artırıyor. Yanlış anlaşılmak da istemiyorum.

Bunu söylerken ekonomideki aktörlerle ilgili ge­nel bir değerlendirme yapıyor ve sorunların çözümü için bu öneride bulunuyor değilim. Spesifik olarak ve sadece enflasyon düzelt­mesi ile finansman gider kısıtlamasının ay­nı anda uygulanıyor olmasının oluşturduğu yanlışlığa dikkat çekmek istiyorum. Üretim şirketlerinin üretime devam edebilmeleri için gerekli olan finansman ve genel üretim maliyetlerine ilişkin çözümler bu yazının konusunu oluşturmuyor.

Enflasyon düzeltmesi ile üretim makinalarının/ raftaki malın değer artışının vergisi peşin alınıyor

Enflasyon düzeltmesi bilançonun aktif ve pasifindeki parasal olmayan varlık ve kıy­metlerin endekslenerek güncellenmesi esa­sına dayanıyor. Aktifteki banka hesapları( Hazır değerler- kur farkı/ faiz gelirleri ile güncelleniyor) ve pasifteki banka borçları ( Kısa ve Uzun vadeli borçlar- kur farkı / faiz giderleri ile güncelleniyor ) parasal varlık ve kıymet oldukları için endekslenmiyor.

Bilançonun aktifinde bulunan parasal ol­mayan varlıklar endekslendiğinde gelir, pa­sifte yer alan parasal olmayan kıymetler en­dekslendiğinde gider yaratıyor. Aktifteki varlıkların kıymeti güncelleniyor dolayısıy­la satış sırasında elde edilecek kazanç belir­lenirken enflasyon etkisi giderilmiş oluyor. Ancak aktifi borçla finanse eden şirketler, aktiflerindeki bu güncellemenin vergisini peşin ödemek zorunda kalıyorlar.

Enflasyon düzeltmesinde aktiflerini borç­la finanse eden şirketler aktiflerindeki para­sal olmayan varlıklar (duran varlıklar, maki­na, teçhizat, mamul-yarı mamul) nedeniyle, değeri güncellenmiş varlıkları henüz satılıp paraya çevrilmemişken düzeltme farkları­nın vergisini peşin öder hale geldiler.

Finansman gider kısıtlamasının mantığı ne?

İşletmelerin yatırımlarını öz kaynakları yerine borçla finanse etmelerinin, borcun faizi/ kur farkı doğrudan gider yazılırken, aktifteki varlıkların kayıtlı değerleri ile kal­masının vergi matrahlarını aşındırdığı, he­nüz gelire dönüşmemiş varlıklarla ilgili gi­derlerin erken indirildiği yaklaşımına daya­nıyor. Yatırımları öz varlıklarla yaptırmaya zorlama veya özendirme kısmı bir yana bı­rakılacak olursa ki özellikle büyük ölçek­li yatırımların çok büyük bir bölümünün öz kaynaklarla yapılamadığı, Türkiye’nin ser­maye fakiri bir ülke olduğu gerçeği göz önü­ne alındığında tartışılır bir amaç, gelir gider dönemlerindeki dengesizliği önleme çabası anlaşılabilir.

Aynı anda uygulanınca işler iyice karıştı

2024 yılında şirketler hem raftaki malın, üretim makina ve teçhizatlarının, binaları­nın değer artışının vergisini peşin ödediler, hem de bu kıymetleri edinmek için katlan­dıkları finansman giderlerinin bir kısmını da gider yazamadılar. Yani vergisini henüz rafta iken ödedikleri mallarıyla ilgili gider­lerinin bir kısmını gider yazamamış oldular.

Bir de üstüne, uygulama öncesinde alı­nan borçlar için de kısıtlama uygulanması, borç olmayan ve finansman gideri yaratma­yan hesapların sadece muhasebede yabancı kaynak olarak sayılması nedeniyle rakamın olması gerekenden daha fazla hesaplanma­ya çalışılması, enflasyon düzeltmesi yapıl­mış öz varlık rakamı yerine 2023 yılında en­deksleme öncesi rakamın dikkate alınması çabasını inatlaşma dışında anlamlandırabil­mek mümkün değil.

Enflasyon düzeltmesi ile FGK aynı anda uygulanmamalı

Bu tartışmalar, kayıt dışılığın vergilenme­sinden ziyade, kayıtlı mükelleflerin yükleri­nin izahı güç yaklaşımlarla artırılması anla­mına gelmektedir. Yapılacak ilk değişiklikte FGK düzenlemesinin kaldırılmasının man­tık gereği olduğunu paylaşmak istedim.


Kaynak:Zeki Gündüz / Dünya Gazetesi