Vergide Dünya Halleri – 2025 / 8
Körleşme, Almanya’da yaşanan 1920’lerin hiper-enflasyon döneminde yazılmıştır. Ancak Canetti’nin dehası, ekonomik krizi sadece arka plan değil, aynı zamanda psikolojik ve toplumsal bir yıkım süreci olarak kurgulamasındadır. Bugün Türkiye’de yaşanan derin ve sürekli enflasyon süreci, benzer bir gerçeklik yitimini tetikliyor. Etiketlerin, fiyatların, kavramların sürekli değiştiği bir yerde insan, referans noktalarını kaybediyor. Olanın ne olduğunu, olacak olanın ne olabileceğini kestiremeyen birey, tıpkı Kien gibi içe kapanıyor ya da kendinden emin haydut figürlere sığınıyor. Paranın değersizleşmesi, mülkiyetin el değiştirmesi, gücün şekil değiştirmesi hiper enflasyonun sembolleri. Ünlemlerle, emirlerle, çelişkili ama kendinden emin cümlelerle güç ve iktidar dili kutuluyor… Bu girizgahtan hareketle bugünkü bültenimize başlayalım isterseniz. 1.Sahte Fatura Kullanımında Neden 1 Ekim 2025 “Milat” Sayılıyor? Yeni Uygulama; Vergi Denetim Kurulu (VDK) Başkanlığı 1 Ekim 2025 tarihinden itibaren başlatılacak uygulama ile gerçek dışı mal ve hizmet alımı karşılığında sahte belge kullanımı konusunda mevcut uygulamadaki ‘Bilmeden sahte fatura kullanma’ olarak değerlendirilmesi hükmünü dikkate almayarak bu faturaları kullananlar “Bilerek kullanmış sayılacaklar” şeklinde görüş değişikliğine giderek bu tarihten sonra yapılacak denetimlerde bu doğrultuda işlem tesis edileceğini ve bu kapsamda işlem yapılanlar için üç kat vergi ziyaı cezasının dışında ayrıca savcılığa suç duyurusunda bulunacağını açıkladı. “Bilerek kullanmış sayılmak” yaklaşımı artık geçerli olacak; yani sahte faturanın “bilmeden kullanıldığı” yönündeki savunmalar geçersiz sayılacak. Kullanıcı da doğrudan sorumlu tutulacak. Bu kapsamda patronlar veya mükellefler de hapis ve ağır vergi yaptırımlarıyla karşı karşıya gelebilecek. 1 kat vergi ziyaı cezası 3 kat uygulanacak. Uzlaşma kapsamına girmeyecek. Hem vergi davası hem de ceza davası gündeme gelecek. Vergi Denetim Kurulu (VDK) ve denetim mekanizmalarının etkinliği artırılacak. Yapay zeka ve hızlı denetim sistemleri devreye girecek. Vergi mükellefleri, sahte fatura kullanımına bağlı olarak daha incelemenin başında teminat mektubu verme durumuyla karşı karşıya kalabilecekler. 2.Yatırım Teşvik Belgesi kapsamında KDV’siz mal teslimi yapan firmalar için yeni bir düzenleme yürürlüğe girdi. Ağustos 2025 dönemi itibarıyla, bugüne kadar İnternet Vergi Dairesi üzerinden manuel olarak verilen “EK: 9B – Yatırım Teşvik Belgesi Kapsamındaki Makina Teçhizat İstisnası Bildirimi”, artık 1 no.lu KDV Beyannamesine entegre edildi. * Ağustos/2025 vergilendirme döneminden başlayarak (1 Eylül 2025 tarihinden itibaren) 1 no.lu Katma Değer Vergisi Beyannamesinde KDV Kanununun 13/d maddesi kapsamında 308 kodu ile teşvikli yatırım mallarının teslimine ilişkin istisnalı satış bildiren mükellefler için eklerde yer alan “EK: 9B – Yatırım Teşvik Belgesi Kapsamındaki Makina Teçhizat İstisnası Bildirimi”nin beyanname üzerinden doldurulması zorunlu hale gelmiştir. 3.Merkez Bankası Neden Altın Rezervini Bozup Dolara Geçti? Merkez Bankası’nın altın rezervlerini bozup dolara geçme kararı, ekonomik dalgalanmalara ve dış borç yükümlülüklerine yanıt olarak yapılan stratejik bir tercih. Neden “Altını Bozup Dolara Geçildi”? -Likidite İhtiyacına Acil Yanıt Döviz talebinin yoğun olduğu dönemlerde, Merkez Bankası altını convert ederek piyasaya döviz sağlayabiliyor. Bu, özellikle dış borç geri ödemeleri, swap temizlemeleri ve kur korumalı yapıların faturalandırılmasında kısa vadeli likidite sağlıyor.   -Kur İstikrarını Korumak TL üzerindeki baskının arttığı dönemlerde, döviz ve altın rezervleri piyasaya müdahale için kullanılıyor. Örneğin Mart 2025’te sadece birkaç gün içinde yılın başından bu yana toplanan dövizin büyük bir kısmı kullanılmak durumunda kalındı.  -Rezerv Kompozisyonunun Dengelenmesi Altın, jeopolitik ve ekonomik belirsizliklere karşı değerli bir güven limanı olarak görülüyor. Ancak döviz rezervi, uluslararası yükümlülüklerin (dış borç vb.) ödenmesinde doğrudan kullanım imkânı sağlar. Bu nedenle rezerv içinde altın-döviz dengesi stratejik önem taşıyor. -Piyasa Güveni Sağlamak Artan dolar talebi karşısında likidite sunmak, piyasalara “elimizde yeterli kaynak var” mesajı vererek güven artırabilir. Altın parite yapılarındaki dalgalanmalarda bu strateji sık başvurulan bir yöntemdir. 4.Üst üste 2 yıl işlenmeyen tarım arazileri kiraya verilecek… Türkiye’de şimdiye kadar “ekilmeyen” yani üst üste iki yıllık süre içinde işlenmeyen veya ekim yapılmayan tarım arazilerinin sezonluk olarak kiraya verilmesine ilişkin bir düzenleme yürürlüğe girmiş durumda. İşte detaylar: -Yönetmeliğin Temelleri: 22 Ağustos 2024 tarihinde Resmî Gazete ’de yayımlanan “İşlenmeyen Tarım Arazilerinin Tarımsal Amaçlı Kiraya Verilmesine İlişkin Yönetmelik”, bu alanda dönüm noktası oldu. Mülkiyeti gerçek veya tüzel kişilere ait, iki yıl üst üste ekilmeyen, işlenmeyen araziler, vasfı değiştirilmemesi ve tarımsal amaçla kullanılması şartıyla, Bakanlık tarafından sezonluk olarak kiraya verilebilecek. -Hangi Araziler Kiraya Verilecek? Kiraya verilecek araziler, Hazinenin özel mülkiyetindeki veya devletin hüküm ve tasarrufundaki araziler hariç olmak üzere gerçek veya tüzel kişilere ait mülkler arasından seçilecek. Tespit sürecinde, Arazi Tespit Komisyonları oluşturulacak ve bu komisyonda kadastro verileri, uydu görüntüleri, CBS (Coğrafi Bilgi Sistemleri) gibi araçlarla veriler değerlendirilip, yerinde kontroller yapılacak. -Uygulamanın Zaman Planı: 1 Eylül 2023 – 31 Ağustos 2024 arası işlenmeyen araziler için ilk tespit ve ilan 30 Eylül 2024’te gerçekleştirildi. 1 Eylül 2025 itibarıyla ikinci yıl da işlenmeyen arazilerin ilanı yapılacak ve ilk kiralama işleminin 16 Ekim 2025 tarihinde başlaması planlanıyor. Diğer kaynaklara göre, uygulama 1 Eylül 2025’te yürürlüğe girdi; arazi sahiplerine 45 gün boyunca itiraz etme fırsatı tanındı; itiraz yapılmazsa, ilan edilen araziler Kasım 2025 itibarıyla kiraya verilmeye başlanacak. -Başvuru ve İtiraz Süreci: Arazisini kiraya verilmesini istemeyen malikler, 1 Eylül 2025 itibarıyla başlayan 45 günlük süre içerisinde itirazda bulunabilirler. İlanlar, il veya ilçe müdürlüklerinde, muhtarlıklarda ve elektronik ortamda duyurulur.   5.Yatlar ve deniz taşıtlarında %0 olan ÖTV vergisi %8’e yükseltildi. Satış sırasında %8 ÖTV tahsil edilecektir. Bu, teknelerin alıcısı tarafından ödenecek bir vergi olsa da:
İhraç edilen Yatlar ve deniz araçları için değişen bir durum var mı? Hayır. ihracatta ÖTV ödenmez. İhracata konu olan tekneler için ÖTV sıfırdır çünkü ÖTV bir iç tüketim vergisidir ve sadece Türkiye’de tüketilen mallar için uygulanır.
6.Damga Vergisine Yüzde 50 Zam Geldi – Neler Değişti? 1 Ekim 2025’ten itibaren yürürlüğe girecek yeni Cumhurbaşkanı Kararıyla, beyanname üzerinden alınan maktu damga vergisi tutarları yaklaşık %50 oranında artırıldı. Yeni Damga Vergisi Tutarları:
Yurtdışından gelen her gönderi maddesi için gümrük listesi beyannamelerinde: 7 TL damga vergisi Yıl başında yapılan %43,93’lük zamle başlayan süreç, bu son artışla birlikte damga vergilerinde toplamda yaklaşık %94 oranında artışa hatta bu oran %110’u aşan bir artışa denk geliyor. 7.Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No: 55) Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Gelirler İdaresi Başkanlığı Tebliği ile birçok kurum ve kuruluşa KDV istisnası tanındı. KDV İstisnası Kapsamı Genişledi… Kimlerle İlgili?
Bu kurumlara yönelik, milli savunma ve iç güvenlik ihtiyaçlarına dair taşıt teslimleri, artık KDV’den istisna tutuluyor. Ayrıca savunma sanayisi projeleri kapsamında araç imal eden firmaların mal ve hizmet alımları da KDV’den muaf hale getirildi. – 4 Eylül 2025 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan 55 Seri No.lu KDV Genel Uygulama Tebliği ile, iade hakkı doğuran KDV işlemlerinde iade talebinde bulunulabilecek asgari tutar 10.000 TL olarak netleştirildi.
-2025 yeniden değerleme oranı %43,93 olarak belirlendi. -Çalışanların Yemek ve Yol Ödemeleri
Vergi Gelirleri ve Bütçe Hedefleri
9.Yüzde 10 hisse aldı: ABD hükümeti Intel’e ortak oldu… Intel’in rakiplerine kıyasla geride kaldığına işaret eden Trump, konuyu Intel Üst Yöneticisi (CEO) Lip-Bu Tan ile geçen hafta yaptığı görüşmede gündeme getirdiğini anlatmıştı. Yetkililerin açıklamalarına göre, bu adım kamu yatırımının teknoloji sektöründe doğrudan pay sahibi olma yönündeki yaklaşımının bir parçası olarak değerlendiriliyor. ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick, hükümetin yarı iletken üreticisi Intel’in yüzde 10 hissesini aldığını bildirdi. Gelişme, küresel yarı iletken ekosisteminde ABD’nin konumunu güçlendirme hedefleriyle örtüşürken, sektör ve ekonomi üzerindeki etkileri yakından takip edilecek. 10.ABD Devlet Kapitalizminine mi Geçiyor? Yeni çağın en stratejik rekabet unsuru olan “nadir elementler” konusunda ilginç bir gelişme yaşandı. ABD Savunma Bakanlığı, ülkede bu alanda hizmet veren ve yerel kaynaklarla mıknatıs üretimine yönelik tedarik zinciri kurmayı hedefleyen “MP Materials” şirketine 400 milyon dolar yatırım yaparak yüzde 15 ortak oldu. Devlet kapitalizmine geçiş anlamına mı geliyor? Şirket, Çin’in hâkim olduğu nadir toprak elementi (REE) pazarına alternatif yaratma misyonuyla faaliyet gösteriyor. Bu yatırımın amacı, yerli tedarik zinciri kurmak ve yüksek teknoloji sektöründe (özellikle savunma sanayii ve yeşil enerji) Çin’e olan bağımlılığı azaltmak. Bu gelişme, “devlet kapitalizmi” kavramını yeniden gündeme getiriyor ve ABD’nin ekonomik doktrininde önemli bir kırılma anı olarak değerlendirilebilir. Devlet kapitalizmi, devletin ekonomik sistem içinde aktif yatırımcı, stratejik sektörlerde yönlendirici ve hatta bazen sahiplik rolü oynadığı kapitalist modeldir. Özellikle Çin, Rusya, BAE gibi ülkelerde sıkça görülür. Temel özellikleri: Stratejik sektörlerde devlet mülkiyeti veya ortaklığı, Piyasa araçlarının siyasi/jeopolitik amaçlarla kullanılması ve Uzun vadeli sanayi politikaları. ABD Örneği Bu Tanıma Uyuyor mu? Evet, bazı yönleriyle: Doğrudan ortaklık (yüzde 15 hisse) alarak klasik liberal serbest piyasa anlayışının dışına çıkıyor. Yatırım, ticari kârdan çok jeopolitik ve stratejik önceliklerle motive ediliyor. Devlet, tedarik zincirinin “yeniden millileştirilmesi” sürecini destekliyor. Bu da klasik neoliberal politikadan sapma anlamına geliyor. Ama bir yönüyle düşününce de ABD hâlâ özel girişimi ön planda tutuyor; bu, Çin modeli gibi sistematik bir devlet kapitalizmi değil. Sözün özü, Körleşme romanına dönecek olursak; enflasyonun insan ruhunda ve toplum yapısında yarattığı deformasyon” telafi güç yaralara yol açmaktadır. Gerçeklikten kopuş ve bireyin yalnızlaşması; ünlem , nokta, soru işaretiyle sözün gücü, kitle psikolojisi ve manipülasyon , aydınların dilinin yetersiz kalması, ekonomik kriz dönemlerinde yükselen otoriter figürler üzerinden bu kitabı okumayı deneyin… Kaynak:YMM Abbas Coşar / www.bodrumgundem.com |