İşçinin Vefatı Sonrasında Yapılacak Ödemeler
İşçi ve işveren arasında kurulan iş sözleşmeleri çeşitli nedenlerle sona erebilmekte veya taraflardan birinin iradesiyle feshedilebilmektedir. İş sözleşmesinin sone erme şekillerinden biri de işçinin vefat etmesidir. İşçinin vefatı, iş sözleşmesini kendiliğinden sona erdiren bir durumdur. Çalışma hayatında iş ilişkileri sadece işçi ve işveren arasındaki günlük faaliyetlerle sınırlı değildir. Aynı zamanda işçinin vefat etmesi gibi beklenmedik durumlarda ortaya çıkan hukuki ve mali sorumlulukları da içerir. İşçinin ölümü halinde iş sözleşmesi kendiliğinden sona erse de işverenin yerine getirmesi gereken bazı yükümlülükler ve hak sahiplerine yapılması gereken ödemeler bulunmaktadır. Ödemelerin, çalışanın banka hesabına yapılması mümkündür. Bu durumda hak sahipleri veraset yükümlülüğünü yerine getirip çalışanın hesabından hak ettikleri tutarları alabileceklerdir. 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14'üncü maddesinde aşağıdaki hüküm yer almaktadır: "... işçinin ölümü sebebiyle son bulması hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet aktinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir." Hüküm incelendiğinde bir yıl ve daha uzun kıdem süresi bulunan işçinin vefat etmesi halinde işveren tarafından kıdem tazminatı ödenmelidir. İşçinin vefat etmesi nedeniyle iş sözleşmesi derhal son bulacağından, diğer bir ifadeyle ihbar sürelerinin kullanılması mümkün olmadığından, işveren tarafından ihbar tazminatı ödenmesine gerek bulunmamaktadır. Eğer vefat tarihi itibarıyla işçinin kullanmadığı bakiye yıllık izinleri bulunuyorsa yıllık izin ücretinin ödenmesi gerekmektedir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 440'ıncı maddesinde "İşçinin Ölümü" halinde işveren tarafından ödenmesi gereken ölüm tazminatı hüküm altına alınmıştır: "Sözleşme, işçinin ölümüyle kendiliğinden sona erer. İşveren, işçinin sağ kalan eşine ve ergin olmayan çocuklarına, yoksa bakmakla yükümlü olduğu kişilere, ölüm gününden başlayarak bir aylık; hizmet ilişkisi beş yıldan uzun bir süre devam etmişse, iki aylık ücret tutarında bir ödeme yapmakla yükümlüdür." Söz konusu hüküm incelendiğinde vefat eden işçiye; * 5 yıla kadar kıdem süresine sahip olması halinde 1 aylık ücret, * 5 yıldan fazla kıdem süresine sahip olması halinde 2 aylık ücreti tutarında, İşveren tarafından ölüm tazminatı verilmesi gerekmektedir. Ölüm tazminatının ödenmesi için vefat eden işçinin belirli bir kıdem süresine sahip olması gerekmemektedir. Diğer bir ifadeyle, kıdem tazminatına hak kazanılması için en az 1 yıllık kıdem süresine sahip olunması gerekirken, ölüm tazminatı bağlamından böyle bir süre öngörülmemektedir. Kıdem tazminatının ve ölüm tazminatının brüt tutarı üzerinden yalnızca damga vergisi kesintisi yapılacaktır. Yıllık izin ücretinden ise sosyal güvenlik primi, gelir vergisi ve damga vergisi kesintilerinin yapılması gerekmektedir. İşçinin vefatı sonrasında ihbar tazminatı ödenip ödenmeyeceği de merak edilmektedir. İhbar tazminatı, belirsiz süreli iş sözleşmesini haklı bir neden olmaksızın ve usulüne uygun bildirim öneli tanımadan fesheden tarafın, karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminattır. Bu nedenle işçinin vefatı halinde mirasçılara ihbar tazminatı ödenmez. İşçinin vefat ettiği tarih dikkate alınarak yasal süresi içerisinde SGK işten ayrılış bildirgesi "10-Ölüm" koduyla Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilecektir. İşçinin iş kazası sonucu ölümünde SGK işten ayrılış bildirgesi "11 İş kazası sonucu ölüm" koduyla Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilecektir. Sonuç olarak, işçinin vefatı halinde iş sözleşmesi kendiliğinden sona eriyor olsa da işverenin bazı hukuki ve mali yükümlülükleri bulunmaktadır. Bu kapsamda, hak sahiplerine kıdem tazminatı, ölüm tazminatı ve varsa yıllık izin ücretlerinin ödenmesi gerekmektedir. Ödemeler yapılırken belirtilen vergi ve prim kesintilerine dikkat edilmesi, hak sahiplerinin mağduriyet yaşamaması açısından büyük önem taşımaktadır. İşçinin vefatı halinde mirasçılara ihbar tazminatı ödenmez. İşçinin vefatı sonrasında yapılacak ödemeler hem işçi yakınlarının maddi güvence altına alınmasını hem de işverenin kanuni sorumluluklarını yerine getirmesini sağlamaktadır. Böylece, çalışma hayatında beklenmedik bir durum olan ölüm karşısında hukuki düzenlemeler yol gösterici olmakta, tarafların hak ve menfaatlerinin korunmasına katkı sağlamaktadır. Kaynak:Resul Kurt / Star Gazetesi |