Vergide Dünya Halleri – 2025 / 9
“Gülün Adı” Umberto Eco’nun yazdığı bu roman sene 1327 ortaçağında geçer. Manastırda bilgi (özellikle kitaplar) üzerindeki kontrol, iktidarın bir aracı olarak kullanılır. Bilgiye serbest erişim, düzeni bozabilecek bir tehdit olarak görülür. Aristoteles’in kayıp komedi kitabı gülmenin felsefesini anlatır. Kitabın yok edilmek istenmesinin sebebi, gülmenin otoriteyi (özellikle dini otoriteyi) sarsma potansiyelidir. Gülme, düşünmeyi ve sorgulamayı tetikler; bu da dogmatik yapılar için tehlikelidir. Oysa gülmek devrimci bir eylemdir. Biz bu ayın bültenine hafif bir tebessümle yavaş yavaş başlayalım isterseniz. 1.Jeoekonomik Kutuplaşma Ve Kriz Senaryolarında Yapay Zekanın Rolü Nedir? Jeoekonomik kutuplaşma ve kriz senaryolarında yapay zekâ, hem bir araç hem de bir risk unsurudur. Ülkeler, yapay zekâyı ekonomik, askeri ve siber üstünlük için kullanır. Avrupa Dron savaşları sonrası savunma harcamalarını astronomik rakamlara çıkardı. Veriye erişim ve kontrol, yeni güç mücadelelerinin merkezindedir. Kriz anlarında yapay zekâ, sistemleri yönetmek veya bozmak için kullanılır. AI destekli propaganda ve algı yönetimi, kutuplaşmayı derinleştirebilir. Gelişmiş ülkeler ile geri kalanlar arasında teknoloji uçurumu büyür. Yani sonuç olarak Türkiye bu fotoğrafın neresinde? yapay zekâ, hem krizi yönetme aracı hem de krizi derinleştiren faktör olabilir. Bir kuş öter gizlice taş duvarda, Gülüş gibi hafif, rüzgâr kadar ince… 2.Savaş ve Barış: Çin Amerika İlişkileri… Çin, ekonomik kalkınma ve diplomasi diliyle ilerlese de, Tayvan ve Güney Çin Denizi gibi konularda gerilim üretmeye hazır bir güç olarak dengede yürüyor. ABD, savunma söyleminden giderek uzaklaşıp, yapay zekâ destekli önleyici stratejilerle küresel çatışma senaryolarına hazırlık yapıyor. Yeni Soğuk Savaş dönemi; nükleer silahlar yerine veri, çip, enerji ve yapay zekâ etrafında şekillenen “sıcak rekabet”e sahne oluyor. Beyaz Saray’a topladığı Silikon Vadisi liderlerinden yüz milyarlarca dolar yatırım sözü aldı. Musk ve Jensen Huang bu toplantıya katılmadı. Ve Trump, Pentagon’un adını “Savunma Bakanlığı” yerine “Savaş Bakanlığı” olarak değiştirerek daha sert ve militarist bir duruş sergileme niyetini ilan etti; bu da bir kez daha tedirginlik yarattı. Yasak kitap düşer usulca raflardan, Bir çocuk gülerken, habersiz derince… 3.Sigorta ve Finans’ta 4 Trilyon Dolarlık Yatırım… Yapay zekâ, blokzincir ve iklim riski odaklı teknolojiler, sektörü 2030’a kadar 4 trilyon dolarlık dev bir yapısal değişime zorluyor. Otomasyon, kişiselleştirme ve veri analitiği, geleneksel modellerin yerini alıyor. Poliçeler, müşteri verileri ve davranışlara göre anlık uyarlanıyor. Hasar tahmini ve dolandırıcılık tespiti otomatikleşiyor. Sigorta ve finansal işlemler şeffaf, güvenli ve aracısız hale geliyor. Ödemeler ve onaylar otomatikleşiyor. İklim modellemeleri sigorta primlerini yeniden şekillendiriyor. ESG kriterleri yatırım kararlarında belirleyici oluyor. Büyük veri analitiği ile müşteriye özel ürün, fiyatlama ve hizmet sunumu mümkün hale geliyor. Gülmek, sabah gibi sızar kilitlerden, Yankı olur çatlak bir rahibe ses… 4.Avrupa Birliği’nden Yeşil Enerji Atağı… Avrupa Birliği, özellikle Rusya – Ukrayna Savaşı sonrası yeşil enerjiye yönelik yatırımları hızlandırdı. Hedef, 2050 yılına dek tamamen temiz enerjiye geçmek. Bu kapsamda hazırlanan bir proje, “uzay tabanlı güneş enerjisi” ile bunu gerçekleştirme iddiasında. “Heliostat” benzeri ayna odaklı yöntemini kullanacak çözüm, rüzgar ve güneşin yüzde 80’ini ikame ederek, enerji maliyetini yüzde 15’e varan oranda düşürmeyi ve pil (batarya) ihtiyacını yüzde 70 azaltmayı hedefliyor. Bunu da uzayda ve hareketli aynalarla sürekli Güneş’e maruz kalacak güneş panelleriyle yapmayı planlıyor. Bir çiçek açar, göz değmeyen yerden Ve dünya değişir, kimse fark etmez ne gelir elden… 5.Büyük Transfer… Microsoft, yapay zeka alanında en tanınmış isimlerden biri olan Mustafa Süleyman’ın, Yapay Zeka Bölümü’nün CEO’su olarak atandığını duyurdu! 1984 doğumlu, Mustafa Süleyman, Suriyeli, taksi şoförü bir baba ile İngiliz, hemşire bir annenin, Oxford mezunu İngiliz oğlu. Yapay zeka dünyasında çpk önemli ve etkin figürlerden biri. Kariyerine bir girişimci ve aktivist olarak başladıktan sonra, yapay zeka araştırmaları ve etik uygulamalar konusunda öncü bir isim haline geldi. Google- Alphabet’in satın aldığı DeepMind’in kurucu ortağı. Fransisken rahip William of Baskerville ve genç öğrencisi Adso, akılcılığı temsil eder; cinayetleri mantıkla çözmeye çalışır. 6.En son Trump – Erdoğan Görüşmesi Sonrası Gümrük Tarifeleri İndirildi… Türkiye, 2018’de ABD mallarına koyduğu bazı misilleme tarifelerini kaldırdı. Örneğin binek araçlar, pirinç, meyve, tütün gibi ürünleri kapsayan vergiler iptal edildi.  Bu tarifeler, Trump döneminde çelik ve alüminyuma getirilen ABD tarifelerine karşılık olarak konulmuştu. Taraflar, ikili ticaret hacmini 100 milyar dolar seviyelerine çıkarmayı hedefleyen bir plan üzerinde ilerlediklerini açıkladı. Ayrıca, görüşme öncesinde disiplinli müzakerelerin devam ettiği, gümrük tarifeleri ve muafiyetler konusunda diplomatik esneklik gösterildiği bildirildi. Öte yandan, Türkiye bazı araç ithalatları için “%25–30 ek gümrük vergisi” uygulaması getirdi; bu, AB ve serbest ticaret anlaşması olmayan ülkelere yönelik bir adım olarak açıklandı. Türkiye, ABD’den Mercuria şirketiyle 20 yıllık LNG tedarik anlaşması imzaladı. Anlaşma kapsamında Türkiye, 2026‑2045 yılları arasında toplam yaklaşık 70 milyar metreküp LNG ithal edecek. Yıllık teslimatlar ortalama 4 milyar metreküp olacak. Anlaşmanın finansal büyüklüğü yaklaşık 43 milyar dolar olarak bildirildi. Amaç Türkiye’nin enerji arz güvenliğini güçlendirmek, kaynaklarını çeşitlendirmek ve Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmak. Türkiye–ABD doğal gaz (LNG) anlaşmasının başlıca riskleri nelerdir? Anlaşma spot piyasa yerine uzun vadeli sabit fiyatlı olabilir; gaz fiyatları düşerse Türkiye pahalıya almış olur. Ödemeler dolar üzerinden; kur dalgalanmaları Türkiye’nin maliyetini artırabilir. Rusya yerine ABD’ye yeni bir enerji bağımlılığı oluşabilir. Kaynak çeşitliliği artar ama tam bağımsızlık sağlanmaz. Türkiye, tüketmese bile yıllık belli miktarda gazı almak ya da parasını ödemek zorunda olabilir. ABD ile ilişkilerde ani bir kriz çıkarsa, enerji arzında siyasi baskı unsuru olabilir. Diğer karakterler ise kör inanç, dogma ve korku ile hareket eder… 7.Kar Dağıtımda ve Enflasyon Muhasebesi Kabusu Tasfiyeye Giremeyen Gayri Faal Şirketler Yığınına Hazır Olun… 2025 yılında bazı şirketler kar dağıtımı yapacak bazıları tasfiyeye girecek. Şimdi 2023 yılında enflasyon düzeltmesi kaynaklı çıkan 570 geçmiş yıl karları ,502 sermaye düzeltmesi olumlu farkları, yasal yedeklere ait enflasyon düzeltmesi farkları tasfiye nedeniyle işletmeden çekilen değer olarak değerlendirilip %25 kurumlar vergisine tabii tutulacak mıdır? Aynı hesapların 2024 yılında yapılan enflasyon düzeltmesi sonucunda oluşan enflasyon düzeltmesi farkları da işletmeden çekilen değer olarak mı değerlendirilecektir? Çünkü bildiğiniz üzere 2023 enflasyon düzeltmesi vergisiz 2024 yılı düzeltmesi vergilendirildi. Maalesef 2023 yılı karı içerisindeki enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan kar ile 502 sermaye düzeltmesi farklarını başka bir hesaba naklettiğimizde (tasfiye nedeniyle) işletmeden çekilen değer olarak kurumlar vergisine tabi tutmamız gerekiyor. Şirketin tasfiye edilmesi sebebiyle kalan tutarın ortaklara dağıtılması halinde, işletmeden çekilen tutarların öncelikle kurumlar vergisine tabi tutulması, vergi sonrası dağıtılan kazancın da kar dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulması gerekmektedir. Ve şahıs bilançolarında da durum aynı. Anlayacağınız bu durumda tasfiye yapma birleştirme yapmak lazım. Enflasyon muhasebesi tam bir fiyasko. Astarından pahalıya geliyor. Roman, kör inançla bilimin çatışmasını işler… 8.2025 Yılı Binek Araç Alımında Gider Kısıtlaması… KDV Kısıtlaması Neden Var? Binek otomobillerin lüks tüketim gibi görülmesi nedeniyle KDV indirimi sınırlandırılmıştır. Bu yüzden: Akaryakıt, bakım, sigorta gibi giderlerin KDV’si indirilemez. KDV tutarları KKEG (Kanunen Kabul Edilmeyen Gider) olarak yazılır. Kıst Amortisman uygulanır. Ve işlerim Arap Saçı şarkısına dönüşür… -Kiralama yoluyla edinilen binek otomobillerinin her birine ilişkin aylık kira bedelinin 37.000 TL’si, -Binek otomobillerinin iktisabına ilişkin ÖTV ve KDV toplamının 990.000 TL’si, -ÖTV ve KDV hariç maliyet bedelinin 1.100.000 TL’si, -ÖTV ve KDV dahil maliyet bedeline eklendiği ya da binek otomobilin ikinci el olarak iktisap edildiği durumlarda 2.100.000 TL’si gider olarak dikkate alınabilecektir. Belirtilen tutarları aşan ve gider olarak dikkate alınan tutarlarının (amortisman tutarları dahil) kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerektedir. Finansal Kiralama mı? Yoksa Satın Alma mı? Daha Avantajlı… Kiralama giderlerine ilişkin aylık gider kısıtlamasının uygulanmasında, kira ödemesine tekabül eden ayın içinde bulunduğu yıl için tespit olunan tutarlar dikkate alınacaktır. 2024 takvim yılına isabet eden kısım ile 2025 yılına isabet eden kısımlar anılan yıllarla ilgili azami tutar dikkate alınmak suretiyle giderleştirilecektir. Finansal kiralama yoluyla edinilen binek otomobil için ödenen aylık bedelin borç anapara ödemesi ve faiz ödemesi şeklinde ayrıştırılması gerekmekte olup, otomobilin iktisap edildiği yıla ilişkin faiz ödemelerin, “Haklar” hesabında izlenen binek otomobilin maliyetine dahil edilmesi gerekiyor. İzleyen yıllarda seçimlik hak mevcut. Finansal kiralama yoluyla işletme aktifine alınmış binek otomobillerinde, aktife alınan bedelin o yıl için belirlenen amortismana esas tutarı aşması halinde, binek otomobilleri için belirlenen amortisman sınırı dikkate alınmak suretiyle amortisman ayrılabilecek ve giderleştirilebilecektir. İktisap edildiği yılı izleyen hesap dönemlerine ilişkin yapılacak faiz ödemelerin doğrudan gider olarak dikkate alınmak istenmesi halinde finansal kiralama kapsamındaki faiz giderlerinin %70’i kurum kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılabilecek. Finansal kiralama işlemi dolayısıyla düzenlenen faturalarda yer alan binek otomobillerine ait KDV’nin indirilmesi mümkün olmayacak. Gölge sanılan ışıkla yanar duvar, Bir tebessüm deler sessiz sırları… 9.Sahte Belge Kullanımında Milat 1 Ekim ‘de Başlıyor… Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı’nın, sahte belge düzenleme ve kullanmayla alakalı 1 Ekim 2025’ten itibaren kayıt dışılıkla mücadele anlamında yeni bir sürece başlayacağı söylenmekte. Basına göre “yeni” olan bu sisteme göre “sahte belgeyi bilerek kullananlara 8 yıl hapis cezası gelecek” ve vergi denetiminde özellikle de “sahte belge kullanmada yapay zekâ destekli KURGAN adı verilen bir sistem devreye girecek. “Başkanlığımızca devreye alınan Kuruluş Gözetimli Analiz Sistemi (KURGAN) tarafından belirli filtrelere dayanılarak Türkiye çapındaki mükelleflerin tüm mal ve hizmetlerine ait alış ve satış işlemleri anlık olarak taranmakta, çok sayıda kriter ve veri kaynağından toplanan bilgiler üzerinden bu işlemlerin risk puanları hesaplanmakta ve denetim çalışmalarına dahil edilebilmektedir. Kuruluş Gözetimli Analiz Sistemi (KURGAN), bir risk analiz sistemi olarak en geniş katmanlı veri setiyle çalışmakta birlikte mükelleflerin iade faturası düzenlemesi, kayıt düzeltme, beyanda yer vermeme, düzeltme beyannamesi verilmesi gibi gerçekleştirmiş oldukları işlemlerle elektronik sistemlerdeki verilerin kısa dönemli olarak uyuşmayan farklı görünümlerde bulunması imkân dahilindedir. Sistem cari veriler kadar geçmiş verilerden de yararlanmakta denetim geçmişine bakmakta ve risk analizi merkez inceleme havuzu daire Başkanlığı inceleme havuzu cari inceleme ve raporlama gibi evrelerde bulunan mükelleflerle ilgili de bağlantı kurmak suretiyle denetim için seçilecek mükellefleri belirlemeye çalışmaktadır. Diğer taraftan 1 Ekim 2025 tarihi itibarıyla sahte belge düzenleme ve kullanma ile daha etkin mücadele kapsamında cari denetim, rapor otomasyon sistemi ile hızlı denetim/raporlama ve teminat isteme gibi yeni uygulamalar devreye alınacaktır. Ayrıca 18.04.2025 tarih ve 7361 sayılı “Sahte veya Muhteviyatı İtibari ile Yanıltıcı Belge Kullanma İncelemeleri İle Vergi Usul Kanunu 160/A Maddesi Kapsamındaki İncelemeler Hakkında Genelge”de sahte belge kullanma fiili ile ilgili olarak genelgede belirtilen araştırmaların yapılması ve bu araştırmalar sonucunda tespit edilen hususların değerlendirilerek varılan kanaatin açık bir şekilde ortaya koyması gerektiği belirtilmiştir. Sustu denilen o eski kitaplar, Gülerken fısıldar hakikatları… 10.Stok Affı KDV İadesine İlişkin Davalarda Maliye ve Mükellef 2-2 Berabere Gidiyor… Sevgili Meslektaşımız Abdullah TOLU’nun bu konuya ilişkin yakın takipleriyle paylaşımlarından detaylarını öğreniyoruz. İlk iki dava Maliye lehine son gelen iki karar Mükellef lehine sonuçlanmıştır. Bu iş Dava Dairesi Genel Kurulu’na kadar gider mi? Yoksa Maliye geri adım atar mı? Kestirmek mümkün görünmüyor. 7440 sayılı Af Kanunu’nda yer alan emtia stok beyanı düzenlemesi kapsamında beyan edilen emtialar nedeniyle ödenen ve indirilecek KDV hesabına alınan KDV’lerin, iade edilecek KDV’nin hesabında dikkate alınıp alınamayacağı ile ilgili ihtilaflar üzerine davalar açılmıştı. “Stok affı KDV iadesinde ilk karar Maliye lehine!” başlıklı köşe yazımda, bu konuda açılan davalarla ilgili olarak verilen ilk kararın mükellefler aleyhine, Maliye lehine olduğunu belirtmiştim (İzmir 4. Vergi Mahkemesi’nin 30.06.2025 tarihli ve E.2025/507, K.2025/739 sayılı Kararı). Mükellefler lehine verilen iki karardaki ortak gerekçe ne? Mükellefler lehine verilen iki karardaki ortak gerekçe, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın görüşü ile aynı paralelde! Yani, Vergi Denetim Kurulu’nun “iade edilecek KDV tutarının devreden KDV ile kıyas yoluyla tespit edildiği durumlarda, iade edilecek tutar hesaplanırken, indirilecek KDV veya devreden KDV içerisinde yer alan emtia stok beyanından kaynaklı indirim KDV hariç tutarın dikkate alınması” şeklindeki görüşü kabul görmedi! Söz konusu iki karardaki, “stok affı kaynaklı KDV iadelerinde, hesaplanan KDV’den öncelikle stok affına ait KDV’nin indirileceğine ve iade edilecek verginin kalan indirilecek KDV tutarına göre karşılaştırma yapılarak belirlenmesine” ilişkin varsayım ve gerekçe KDV iade sisteminin mantığına daha uygun bulundu. Zincirler pas tutar kahkaha ile, Yas tutan çağ bile güle özlem duyar… 11.Ekim Ayı Meclis Gündeminde Yeni Vergi Paketi Var mı? Evet Meclis’in Ekim ayında ki gündeminde “Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması” teklifinin görüşülmesi planlanmış durumda.  Öne çıkan bazı maddeler: -Küçük esnaf grubu (≈ 850 bin kişi) için gelir vergisinden muafiyet.  -Tarımsal destekleme ödemeleri vergiden istisna tutulacak.  -Sosyal içerik üreticilerinin ve mobil uygulama geliştiricilerinin kazançlarına yönelik vergilendirme düzenlemesi olacak.  -Yeni gündemde emlak vergisi ile ilgili düzenleme yapılması planlanıyor.  -Rayiç bedel artışlarına sınırlama getirilecek; belediyelerin arsa birim metrekare değerlerini keyfi şekilde yükseltmesi önlenecek.  -Vergi tavanı uygulaması gündemde: yeni verginin, önceki vergi ile karşılaştırıldığında makul sınırlar içinde kalması hedefleniyor.  -Düzenlemenin Ekim ayında Cumhurbaşkanına sunulup TBMM’ye gelmesi bekleniyor.  -Amaç 2026 yılında uygulanacak emlak vergilerinde vatandaşı aşırı yükten korumak. kamuoyundan gelen büyük tepkileri bertaraf etmek. Avrupa’da emlak vergisi sistemi, ülkelere göre önemli farklılıklar gösterir. Ancak genel olarak Türkiye’den daha sistematik, piyasa değerine daha yakın ve sosyal dengeleri gözeten bir yapıya sahiptir. Fransa; Vergi, piyasa değeri değil tahmini kira geliri üzerinden hesaplanır. Ana konutlarda bazı muafiyetler vardır; düşük gelirliler ya da yaşlılar indirim alabilir. Almanya; ” (arsa vergisi) alınır. Yerel belediyeler tarafından belirlenir; oran genellikle %0,2–%1,0 arasındadır. 2025 itibarıyla, değerleme sistemi güncelleniyor; daha adil hale getirilmesi hedefleniyor. Hollanda; devletin belirlediği piyasa değeri) baz alınarak emlak vergisi hesaplanır. Belediyeler farklı oranlar uygulayabilir. Ana konutlarda vergi indirimi veya muafiyet sağlanabilir. İngiltere; konutun değer bandına göre ödeme yapılır (A’dan H’ye kadar 8 değer grubu). Gelire göre indirim ya da muafiyet sistemleri yaygındır. Vergi, belediye hizmetlerini finanse etmek için toplanır. İspanya; Vergi değeri, mülkün kayıtlı değerine dayanır. Belediyelerce belirlenen oranlar (%0.4–1.3) arası değişir. Özetle; Piyasa değerine yakın ölçüm sistemleri uygulanıyor .Düşük gelirli gruplar için indirim ve muafiyetler var. Belediyelerin gelir kaynağı olarak önemli. Vergi sistemi daha şeffaf ve düzenli güncelleniyor. Yani gerçekten lüks konutlara ve yüksek değerli mülklere sahip olanlar vergi veriyor. Vergi adaleti sağlanıyor. Bir çocuğun gülüşü, en derin bile, Devrimi başlatır, yürekle duyar… Son söz; “Gülün Adı” romanıyla bültenimizi bitirelim isterim. Gerçek, her zaman net değildir; yorumlara ve bakış açılarına bağlıdır. Eco, metinlerin ve sembollerin çok katmanlı anlamlar taşıdığını savunur. Tıpkı hayat gibi… Kaynak:Abbas Coşar / Bodrum Gündem |