İnşaat İşlerinde İşverenlik Uygulamalarınız ve Sosyal Güvenlik Yönünden Doğru Mu?
İnşaat sektöründe işverenlik kavramı, sosyal güvenlik mevzuatında diğer iş kollarına nazaran oldukça karmaşık bir yapıya sahiptir. Zira, inşaat işleri çoğu zaman ruhsat, mülkiyet, müteahhitlik ve alt yüklenici ilişkilerini içeren çok katmanlı bir organizasyon yapısını barındırmaktadır. Bu nedenle, hangi tarafın işveren olarak değerlendirileceği, işyeri dosyasının kim adına tescil edileceği ve işyeri bildiriminin kim tarafından yapılacağı hususları uygulamada önem arz etmektedir. İşyeri kavramı ve bildirimi Sosyal güvenlik mevzuatına göre, işyeri “sigortalı sayılanların maddi ve manevi unsurlarla birlikte işlerini yaptıkları yer” olarak tanımlanmakta ve işyerine bağlı dinlenme, yemek, yıkanma, eğitim, bakım gibi eklentiler de işyerinden sayılmaktadır. Bu çerçevede, işverenler, en geç sigortalı çalıştırmaya başladıkları tarihte SGK’ya elektronik ortamda işyeri bildirgesi vermekle yükümlüdürler. Özel nitelikteki inşaat işlerinde işverenlik Ruhsatlı veya ruhsatsız olarak yürütülen inşaat, tamirat ve tesisat işlerinde, sigortalı çalıştıran mülkiyet sahibi işveren kabul edilmektedir. Ancak iş, sigortalı çalıştırmadan “anahtar teslimi” esasına göre bir müteahhide verilmişse, bu durumda müteahhit işveren sayılmaktadır. Malzemenin iş sahibi ya da müteahhit tarafından sağlanması, işverenlik sıfatını değiştirmemektedir. Örnek-1: (A) şahsı, kendi arsasında fabrika inşa ediyor ve kendisi bu işte sigortalı işçi çalıştırıyorsa bu durumda işveren (A) şahsıdır. Örnek-2: Aynı inşaat işi anahtar teslimi esasına göre (B) şahsına verilmişse, bu durumda sosyal güvenlik mevzuatı bakımından işveren (B) şahsı olacaktır. Alt işverenlik ilişkisi Mülkiyet sahibi veya müteahhit tarafından, sigortalı çalıştırılarak yapılan inşaat işlerinin bir kısmı başka şahıslara yaptırılıyorsa, söz konusu şahıslar, yanlarında SGK’da tescilli devamlı işyerlerinin işçileri dışında sigortalı çalıştırarak işi yapmaları halinde alt işveren sayılmakta, devamlı işyerlerinin işçileri ile işi yapmaları halinde ise alt işveren sayılmamaktadır. Özel bir bina inşaatını tümü ile yapmak üzere (yani anahtar teslimi şartıyla) sahibinden alan müteahhit, akdin feshedilmesi, inşaatın mühürlenmesi gibi sebeplerle inşaatı yarım bırakır veya bıraktırılırsa, kalan işlerin mülk sahibi tarafından tamamlanması durumunda, yeni bir işyeri dosyası açılmaktadır. Buna karşılık, faal durumdaki bir inşaatın tüm hak ve borçlarıyla devredilmesi hâlinde hukuki anlamda devir söz konusu olduğundan, mevcut işyeri dosyası üzerinden işlemlere devam edilmektedir. Miras yoluyla intikal hâlinde ise, mirasçılar aynı dosya üzerinden işlem yapmaya devam etmektedirler. İhale yoluyla yaptırılan inşaat işlerinde işverenlik İhale suretiyle yapılan işlerde, işi üstlenen müteahhit 5510 sayılı Kanun’a göre işveren sayılmaktadır. Ancak, ihale yolu ile bir işin yapımını yüklenen müteahhidin 5510 sayılı Kanuna göre işveren sayılabilmesi için, ihale suretiyle aldığı işin yapımı dolayısıyla sigortalı çalıştırması ve bu işçilerin ihale konusu işte çalıştırılmak üzere işe alınmış olması gerekmektedir. Taahhüt edilen işin ayrıca sigortalı alınmaksızın müteahhidin esasen mevcut olan aynı mahiyette devamlı işyeri sigortalılarıyla yapılmış olması halinde, ihale konusu işten dolayı ayrıca işverenlik sıfatı söz konusu olmadığından, taahhüt edilen iş için ayrı bir işyeri dosyası tescil edilmemektedir. Yine, ihale konusu işin malzeme satışı, proje çizimi gibi işyerinden bağımsız olmayan nitelikte olması hâlinde de ihale konusu işten dolayı tescili gereken bir işyeri ve işverenlik durumu söz konusu olmayacaktır. İhale konusu inşaat işlerinin devri 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu gereğince, ihale sözleşmesi ile bir inşaatın yapımını üzerine alan müteahhidin ihale makamının izni olmaksızın işi başkasına devretme imkânı bulunmamaktadır. Diğer yandan ihale makamları, zaman zaman ihale konusu işi üstlenen müteahhidin işin belli bir bölümünü yaptıktan sonra (işi tamamlamadan) eksik kalan kısmının başka bir müteahhit tarafından tamamlanmasına yönelik anlaşmalara muvafakat etmekte olup, eksik kalan işlerin yapılması hususunda düzenlenen sözleşmede teminata da yer verilmektedir. Buna göre, ihale konusu işin eksik kalan kısmının sonradan düzenlenen sözleşmeye istinaden işi devir alan tarafından yapılması ve üstlenilen bu kısım için ayrıca teminat alınması halinde, işin devrine idarece muvafakat edildiğine ilişkin yazılı sözleşmenin ibraz olunması kaydıyla, bu nitelikteki sözleşmede, işin önceki kısımlarından dolayı işi devir alanın sorumluluğunun bulunduğu hususunda herhangi bir hükme yer verilip verilmediği üzerinde durulmaksızın, işi devir alan adına ayrıca işyeri dosyası açılması ve eksik kalan kısımlar ile ilgili işlemlerin açılacak yeni dosyadan yürütülmesi gerekmektedir. Sonuç olarak; İnşaat işlerinde işverenlik statüsünün doğru belirlenmesi, sosyal güvenlik uygulamaları yönünden (sigorta primi, idari para cezası, asgari işçilik, iş kazası ve meslek hastalığı, hizmet tespiti, alt işverenlik ilişkilerinden kaynaklanacak sorumluluk, vd.) yaşanabilecek ihtilaflarının önüne geçmek için önemli olup, her inşaat projesi öncesinde, işin yürütülme şekline göre işyeri bildirimi ve sigortalılık tescilinin doğru yapılması büyük önem taşımaktadır. Kaynak:Celal Özcan / Ekonomim.com |