Askerlik Nedeniyle Kıdem Tazminatı

Sağlığı uygun olan her erkek Türk vatandaşının, askerlik yaşına geldiğinde vatani hizmetini yapması en temel Anayasal hakkı ve görevidir.

Bu kapsamda erkek çalışanların da askerlik dönemleri geldiğinde, vatani hizmetlerini yerine getirmeleri gerekmektedir. Nitekim askerlik, istisnai durumlar dışında tüm erkek Türk vatandaşları için zorunluluktur.

Askerlik nedeniyle işten ayrılma hem çalışanın haklarının korunması hem de işverenin yasal yükümlülüklerinin belirlenmesi bakımından 4857 sayılı İş Kanunu ve mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun ilgili hükümleri doğrultusunda değerlendirilmelidir.

İş Hukuku bağlamında muvazzaf askerlik hizmeti ile bedelli askerlik hizmeti arasında çalışanın hakları bakımından bir fark bulunmamaktadır. Dolayısıyla erkek çalışanın uzun dönem askere gitmesi ile askerlik hizmetini bedelli olarak yerine getirmesi arasında işçilik hakları bağlamında bir farklılık söz konusu değildir.

Askere gideceği için iş sözleşmesini fesheden işçinin, işyerinde bir yıl ve üzerinde kıdem süresi bulunuyorsa kıdem tazminatı hakkı bulunmaktadır.

Bu husus, 1475 sayılı mülga İş Kanunu'nun yürürlükte olan 14'üncü maddesinde muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyla iş sözleşmesinin feshedilmesi halinde kıdem tazminatı ödenmesi gerektiği hüküm altındadır. Aynı zamanda Yargıtay kararlarında da askerlik nedeniyle iş sözleşmesini fesheden işçinin kıdem tazminatı hakkı olduğuna değinilmektedir.

Örnek Yargıtay kararı "Askerlik sebebiyle iş sözleşmesini fesheden işçinin kıdem tazminatı hakkı bulunmaktadır." şeklindedir (Yargıtay 22. HD. 25.06.2019 gün, 2017/23009 E, 2019/14054 K.).

İş sözleşmesini askerlik nedeniyle feshedilmesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna işten ayrılış kodu "12 – Askerlik" olarak bildirilecektir. Askerlik nedeniyle iş sözleşmesinin feshedilmesi sürecinde ihbar sürelerine uyulmasına gerek olmadığından ihbar tazminatı gündeme gelmeyecektir.

Bir diğer önemli husus askere gidecek olan erkek çalışanın iş sözleşmesini ne kadar süre önceden askerlik nedeniyle feshedebileceğidir. Bu sürenin belirlenmesinde Yargıtay tarafından makul süre yorumu yapılmaktadır.

Örnek Yargıtay kararı, "İşçinin işten ayrıldığı tarih ile askere sevk arasında geçen iki ay sekiz günlük süre muvazzaf askerlik nedeniyle fesih için makul süre olarak değerlendirilmelidir." (Yargıtay 22. HD. 05.11.2018 gün, 2017/16386 E, 2018/23401 Κ.) şeklindedir. Bu doğrultuda 2 ay 8 gün makul süre olarak kabul edilebilir.

Diğer yandan "Davacı fesihte askerlik nedenine dayanmış ise de fesihten yaklaşık 4 ay sonra askere sevk edilmekle, feshin askerlik sebebiyle yapıldığı kabul edilemez." (Yargıtay 9.HD. 14.09.2020 gün, 2020/1756 E, 2020/7557 Κ.) şeklinde Yargıtay kararı da bulunmaktadır. Bu bağlamda işçinin iş sözleşmesini askerlik nedeniyle feshetmesinden 4 ay sonra askere sevk edilecek olması makul süre olarak değerlendirilmemekte ve gerçekleştirilen feshin askerlik nedeniyle olmadığı kabul edilmektedir.

İş Kanunu kapsamında hüküm altına alınan diğer bir husus ise askerlik nedeniyle iş sözleşmesini fesheden çalışanın, askerlikten sonra iki ay içerisinde ayrıldığı işine tekrar başlama başvurusu yapabilmesidir. Yasal süresi içerisinde tekrar işe başlama talebinde bulunan eski çalışanın talebi, işveren tarafından karşılanmalıdır.

İş Kanunu'nun 31'inci maddesinin 4'üncü fıkrasında "Herhangi bir askeri ve kanuni ödev dolayısıyla işinden ayrılan işçiler bu ödevin sona ermesinden başlayarak iki ay içinde işe girmek istedikleri takdirde işveren bunları eski işleri veya benzeri işlerde boş yer varsa derhal, yoksa boşalacak ilk işe başka isteklilere tercih ederek, o andaki şartlarla işe almak zorundadır. Aranan şartlar bulunduğu halde işveren iş sözleşmesi yapma yükümlülüğünü yerine getirmezse, işe alınma isteğinde bulunan eski işçiye üç aylık ücret tutarında tazminat öder." hükmü yer almaktadır.

Nihayetinde askerlik dönüşü iki ay içerisinde tekrar işe başlama başvurusuna rağmen işveren yükümlülüğünü yerine getirmezse eski çalışana üç aylık ücret tutarında tazminat ödemekle yükümlü olacaktır.

Sonuç olarak, askerlik nedeniyle iş sözleşmesinin feshi, İş Hukuku kapsamında hem işçinin haklarının korunması hem de işverenin yükümlülüklerinin belirlenmesi açısından özel bir öneme sahiptir. Bu yönüyle askerlik nedeniyle iş sözleşmesinin fesih süreci, işçinin haklarını koruyucu ve işverenin yasal sorumluluklarını belirleyici nitelikte bir düzenleme olarak hem İş Hukuku hem de sosyal hukuk devleti ilkesi bakımından önem taşımaktadır.


Kaynak:Resul Kurt / Star Gazetesi