KURGAN-Kuruluş Gözetimli Analiz

7194 sayılı Kanunla Vergi Usul Kanunu’na eklenen ve 7.12.2019 tarihinde yürürlüğe giren ve “Mükellefiyet kaydının analiz ve değerlendirme sonuçlarına bağlı olarak terkini” başlığını taşıyan 160/A maddesi hükmünde; mükellefiyet süresi, aktif ve öz sermaye büyüklüğü, ödenen vergi tutarı, çalışan sayısı, vergisel yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediği gibi hususlar dikkate alınarak, mükelleflerin vergisel uyum seviyelerine yönelik olarak Hazine ve Maliye Bakanlığınca yapılan analiz ve değerlendirme çalışmaları neticesinde sahte belge düzenleme riskinin yüksek olduğu tespit edilen mükelleflerin vergi incelemesine sevk edileceği ve bunlar nezdinde yoklama yapılacağı, yoklamayı müteakip, mükellefin sahte belge düzenleme riskinin yüksek olduğuna karar verilirse mükellefiyet kaydının terkin edileceği belirtilmiştir.

Hazine ve Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu Başkanlığınca sahte belge ile mücadele kapsamında 18.04.2025 tarihli Sahte ve Muhteviyatı İtibariyle Yanıltıcı Belge (SMYİB) Kullanma ve Vergi Usul Kanunun 160/A maddesi kapsamında yapılacak incelemelere yönelik Genelge yayınlanmıştır. Buna bağlı olarak, Vergi Denetim Kurulunca, çok fazla yerden elde edilen verileri değerlendirmek ve sahte belge işlem riskinin yüksek olabileceği durumları belirlemek için KURGAN (Kuruluş Gözetimli Analiz) adıyla, risk analiz sistemleri devreye alınmıştır.

Keza, Vergi Denetim Kurulunca, konunun tarafı ve paydaşı olarak görülen tüm kişiler nezdinde konunun anlaşılabilir kılınması adına bilgilendirme çalışmaları yürütülmekte olup, sürece ışık tutması ve mükelleflere ve meslek mensuplarına rehberlik etmesi adına hazırlanan “Sahte Belge ile Mücadele Stratejisi ve KURGAN Mükellef ve Meslek Mensupları Rehberi” 1 Ekim 2025 tarihi itibariyle kendi internet sitesinde yayımlanmıştır. Anılan Rehberde; Kuruluş Gözetimli Analiz (KURGAN)’ın bir vergisel risk analiz sisteminden öte bir erken uyarı sistemi mahiyetinde olduğu, mükelleflerin olası risklerden haberdar olarak kendi tedbirlerini almaları ve kendi risk değerlendirmelerini yaparak kendileri için en iyi kararı verebilecekleri inancına dayandığı belirtilmektedir.

Vergi Denetim Kurulunca, bu sistemle yapılan değerlendirmeler sonucu sahte belge riskinin yüksek olduğu belirlenen işlemlerle ilgili olarak, gerek bu belgeleri düzenleyen gerekse bu belgeyi kullanan mükelleflere bilgi isteme yazıları gönderilmektedir.

Gönderilen yazılarda; yüksek riskli görülen işlemler dolayısıyla mükelleflerin 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 134’üncü maddesinde belirtilen maksatla vergi incelemesine alınabileceği veya izaha davet edilebileceği,  ayrıca mükellefler nezdinde yoklama, kaydi ve fiili envanter çalışması gibi denetimlerin yürütülmesinin de söz konusu olabileceği, olası bir denetim çalışmasında, mükelleflerin riskli işlemlerin gerçek bir mal teslimi ve/veya hizmet ifasına dayandığını, satın alınan malın işletme kullanıldığını, deposunda bulunduğunu veya yeniden alım satıma konu edildiğini ispatlamak durumunda kalacağı, bu işlemlere yönelik muhasebe kayıtlarının usulüne uygun olarak tam ve zamanında tutulmasının işlemlerin gerçekliğinin ispatı yönünden tevsik edilmesinin önem arz ettiği belirtilmektedir. Keza, bu yazıların bir incelemeye başlama bildirimi mahiyetinde olmayıp, riskli bulunan durumlardan mükellefleri olabildiğince erken haberdar etme ve risk analiz birimlerince yapılacak nihai değerlendirmeye esas olması amacı taşıdığı belirtilmektedir.

Anılan yazılarda; yazıda yer verilen şüpheli işlemlere konu mal ve/veya hizmet alımlarına ait belgelerdeki tutarların;

  • Mükellefin yasal defterlerine işlenip işlenmediği,
  • Beyannamelerinde indirim konusu yapılıp yapılmadığı veya indirim konusu yapıldıysa indirim konusu yapılan tutarların düzeltme beyannamesi ile indirimlerden çıkarılıp çıkarılmadığına ilişkin bilgiler istenmektedir.

Şayet anılan şüpheli işlemlere ait belgeler kayıtlara alınmadıysa, ya da düzeltme beyannamesi verilerek kayıtlardan çıkarılırsa incelemeye gidilmeyecek, bunlar yapılmadıysa incelemeye gidilebilecektir. İncelemeye gidilirse, anılan işlemlerin gerçek olduğunun mükellef tarafından ispatı, tevsiki istenecektir.

Vergi Usul Kanunun 3. maddesi hükmünde İspat; “Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.

Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.

İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.” şeklinde açıklanmıştır.

İspat külfeti, esas itibariyle, iddia eden tarafa aittir. Ancak böyle bir yazı alındığında, mükellefler öncelikle riskli görülen işlemleri gözden geçirmeli, anılan işlemlerin gerçek olup olmadığını iyi araştırmalı ve gerçek olduğundan emin ise, gerektiğinde ispat etmek üzere tevsik edici belge ve dokümanlarını (varsa mala ilişkin irsaliye, teslim tutanakları, taşıma irsaliyeleri, ödeme belgeleri, cari hesap ekstreleri vb) hazırlamalı ve gelen yazıda buna ilişkin istekte bulunulmuşsa yazıya verilen cevaplarda açıklamalar yapılmalı ve belge ve dokümanlar da sunulmalıdır.

Ancak, gelen yazıda belirtilen riskli görülen işlem mükellef tarafından da riskli görülüyorsa, kayıt ve/veya beyanların düzeltme (pişmanlık hükümlerinden de yararlanarak) yoluyla düzeltilip, bunun bir cevabi yazıyla da vergi idaresine bildirilmesi yararlı olur.

Vergi Denetim Kurulunca yapılan açıklamalara göre; yaklaşık 77.000 şüpheli işlemle ilgili bu tür yazılarla bilgi isteme yoluna gidilmiştir. Son günlerde gerek izaha davet şeklinde gerekse inceleme ve karşıt incelemelerle denetimler sıklaştırılmış olup, KURGAN kapsamında gönderilen yazılar da mükellefler nezdinde denetimlerin yoğunlaşmasına ve buna ilişkin  muhasebe çalışanlarının, bilgi isteklerine cevap vermek için, daha yoğun çalışmaları nedeniyle bunalmalarına  ve günlük muhasebe ve beyan uğraşlarına yeterince zaman ayıramamalarına yol açmıştır. Bu nedenle, anılan denetimlerde daha müsamahakâr olmakta fayda vardır.


Kaynak:Akif Akarca, Dr.Mehmet Şafak / Ekonomim.com