Geçici Vergi Dönemlerinde Yeni Düzenleme

Geçici vergi ile ilgili ilk yasal düzenleme öncesinde gelir vergisinde ve kurumlar vergisinde kazançlar yıllık beyanname ile ertesi yıl beyan dönemlerinde beyan edilmekte ve vergisi iki taksit olarak ödenmekte idi. Özellikle enflasyonun yüksek oranlara çıktığı yıllarda tahsil edilen vergiler önemli ölçüde değer kaybına uğramaktaydı.

Bu durumu dikkate alan Gelir İdaresi mükelleflerce yıl içinde elde edilen gelirlerin ertesi yıla kalmadan yılı içinde vergisinin bir kısmının peşin olarak tahsil edilmesi için yasal düzenleme yapılması gereğini kanun koyucuya iletmiştir. Bu ihtiyacı dikkate alan TBMM tarafından Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarında gerekli düzenlemeler yapılmıştır. Önce peşin vergi sonrasında bunu yerine aynı mahiyette Gelir Vergisi Kanunu’nun Mükerrer 120.nci maddesinde, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 32.nci maddesinde geçici vergiye ilişkin gerekli düzenlemeler yapılmıştır.

Geçici vergi uygulaması yapısı gereği gelir idaresinde, vergi mükelleflerinde ve muhasebe ve  mali müşavirlik işlerinde ek külfetler getirmiştir.

 Geçici verginin ödenmesi mükellefler açısından finansal bir yük oluşturmakla birlikte, hesaplanması, beyanı, denetimi gibi takip edilmesi gereken işler bakımından da şirketlerin muhasebe elemanları ve bağımsız meslek mensupları için ek yük oluşturmaktadır.  Meslek mensubu denildiğinde, SMMM ve YMM ler bir bütün olarak dikkate alınmaktadır. Dolayısıyla geçici vergi konusu masaya yatırılırken bir sacayağı şeklinde mükellefler, meslek mensupları ,bağımsız denetçiler ve idare açısından sorunu değerlendirmek gerekir.

İdare açısından konuya bakıldığında gelirin elde edildiği dönemde vergilendirilmesini gerçekleştirilmesi suretiyle vergi gelirlerinin daha önce tahsil edilmesinin amaçlandığını bu suretle bütçe gelirleri içine dahil edilmesinin yararlı olduğunu söylemek gerekir.

Mükellef açısından yaklaşıldığında geçici verginin hesap dönemi kapanmadan, bilançolar oluşmadan ödenmesinin haksız, adil olmayan bir yük yüklemekte ve finansman güçlüğü  yaratmakta olduğu  açıktır.

Geçici vergi ile ilgili olarak yapılan birçok düzenlemeden sonra 17.10.2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan ‘’Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda ve 631 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Geçici Vergi hükümlerinde de değişiklik yapılması önerilmektedir. Teklifin, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi tamamlanmıştır.

Bu gün yazımızda geçici vergiye ilişkin mevcut durum ve getirilmek istenen değişiklikler üzerinde duracağız.

Mevcut Düzenleme

Gelir Vergisi Kanunu’nun Mükerrer 120.nci maddesine göre:

Ticari kazanç sahipleri ile serbest meslek erbabı cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere, bu Kanunun ticari veya mesleki kazancın tespitine ilişkin hükümleri uyarınca ilgili hesap döneminin ilk dokuz ayı için belirlenen üçer aylık dönem kazançları üzerinden 103 üncü maddede yer alan tarifenin ilk gelir dilimine uygulanan oranda(%15) geçici vergi öderler. Şu kadar ki; 42 .nci madde kapsamına giren kazançlar ile noterlik görevini ifa ile mükellef olanların bu işlerden sağladıkları kazançlar geçici vergi matrahına dâhil edilmez. Geçici vergi matrahının hesaplanmasında Vergi Usul Kanunu’nun değerlemeye ait hükümleri ile 193 Sayılı ,bu Kanunda düzenlenen indirim ve istisnalar dikkate alınır. Dönem sonundaki mal mevcutları, istenirse sadece kayıtlar üzerinden de tespit edilerek, geçici vergi matrahının hesabında dikkate alınabilir.

Hesaplanan geçici vergi, üç aylık dönemi izleyen ikinci ayın on dördüncü günü akşamına kadar bağlı olunan vergi dairesine beyan edilir ve on yedinci günü akşamına kadar ödenir. Aynı dönem içinde tevkif edilmiş bulunan gelir vergisi (42 nci maddede belirtilen kazançlardan yapılan tevkifat hariç) hesaplanan geçici vergiden mahsup edilir.

Yapılan incelemeler sonucunda, geçmiş dönemlere ait geçici verginin % 10'u aşan tutarda eksik beyan edildiğinin tespiti halinde, eksik beyan edilen bu kısım için re'sen veya ikmalen geçici vergi tarh edilir. Mahsup süresi geçtikten sonra, kesinleşen geçici vergiler terkin edilir, ancak gecikme faizi ve ceza tahsil edilir.

Bir önceki takvim yılında üçer aylık dönemler halinde tahakkuk ettirilerek tahsil edilen geçici vergi, yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilir. Mahsup edilemeyen tutar, mükellefin diğer vergi borçlarına mahsup edilir. Bu mahsuplara rağmen kalan geçici vergi tutarı, o yılın sonuna kadar yazılı olarak talep edilmesi halinde mükellefe red ve iade edilir.

İşin bırakılması halinde, işin bırakıldığı dönemi izleyen dönemlerde geçici vergi ödenmez. Geçici vergi uygulamasına ilişkin usuller Hazine ve Maliye Bakanlığı'nca tespit edilir.

Kurumlar Vergisi, Geçici Vergi, 32’nci madde

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 32’nci maddesinde Kurumlar vergisi mükelleflerince ödenecek geçici vergi esasları düzenlenmiştir. Maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarında geçici vergi ye ilişkin hükümler yer almaktadır. Buna göre ; ’’Kurumlar vergisi mükelleflerince(dar mükellefiyete tabi kurumlarda ticari ve zirai kazançlarla sınırlı olarak)cari vergilendirme  döneminin  kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre ve cari dönemin kurumlar vergisi oranında(genel oran % 25) geçici vergi ödenir. Tam mükellef kurumlar için geçerli olan esaslar, dar mükellef kurumlara da aynen uygulanır.

Cumhurbaşkanı yukarıda yazılı geçici vergi oranını 5 puana kadar indirmeye veya tekrar kanuni seviyesine kadar getirmeye yetkilidir.

Geçici Vergi dönemleri yeniden dört döneme çıkarılıyor

Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan ve Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen torba yasa tasarısı ile, daha önce üçer aylık üç geçici vergi dönemi olarak belirlenen dönem sayısı  Ekim-Aralık dönemi de eklenerek 4 e çıkarılıyor.

Tasarının 3’üncü maddesinde’’193 Sayılı Kanunun  mükerrer 120’nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan ,’’ilk dokuz ayı için belirlenen’’ ibaresi madde metninden çıkarılmıştır’’ denilerek  değişiklik yapılmaktadır.

Maddenin gerekçesinde neden değişikliğe ihtiyaç duyulduğu şöyle açıklanmıştır: “Mevcut durumda, gerçek usulde gelir vergisine tabi kazanç sahipleri ile serbest meslek erbabının cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere ilgili hesap döneminin ilk dokuz ayı için belirlenen dönem kazançları üzerinden geçici vergi ödemeleri gerekmektedir.

Aynı şekilde kurumlar vergisi mükelleflerince, cari vergilendirme döneminin kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere Gelir Vergisi Kanunu’nda belirtilen esaslara göre ve cari dönemin kurumlar vergisi oranında vergi ödenmektedir.

Cari vergilendirme döneminin ilk dokuz ayı, üçer aylık dönemler itibariyle geçici vergi dönemleri olarak belirlenmiştir. Ancak dördüncü geçici vergilendirme döneminin kaldırılması uygulaması, kurumlar ve gelir vergisi beyannamesi verme süresinin değişmemesi ile birlikte uygulamada bilgi- belge akışına ilişkin sürelerin değişmesine, finansal raporların ve beyannamelerin sağlıklı bir şekilde süresinde hazırlanmamasına sebebiyet vermektedir. Söz konusu düzenlemeyle, geçici vergi mükellefiyeti bulunan mükelleflerin kazançlarının 3,6,9 ve 12 aylık dönemlerde tespit edilebilmesi, böylelikle dördüncü geçici vergi döneminin sisteme dahil edilerek bu dönem faaliyet sonuçlarını içeren geçici vergi beyannamesi alınması sağlanmaktadır.”

Geçici vergi döneminin üçe indirilmesi bağımsız denetime tabi şirketlerin bağımsız denetim raporlarının hazırlanması çalışmalarında da sıkıntı yaratmış, denetlilerin denetim sürelerinin uzamasına yol açmıştır. 4 geçici vergilendirme dönemine dönüş bu yönlerden de yararlı olacaktır.


Kaynak:Akif Akarca, Dr.Mehmet Şafak / Ekonomim.com