|
Geçici Vergide Düzenleme İhtiyacı
Vergi mevzuatında muhtelif değişiklikler öngören bir Torba Kanun Teklifi’nin daha Meclis’e geleceği, artık çok belli. Zaten Cumhurbaşkanının emlâk vergisi ile ilgili açıklaması bunu açıkça gösteriyor. Öte yandan halen yasama organının gündeminde bulunan Torba Kanun Teklifi ile dördüncü geçici vergi döneminin yeniden ihdas olunacağı belli oldu. Mademki dördüncü dönem yeniden ihdas olunuyor, o halde geçici vergi müessesesinin aksayan yönlerinin de yeni torba teklifle gözden geçirilmesi gerektiğini düşünerek, daha önce yazdığım değişlik ihtiyacı gösteren noktaları yeniden hatırlatayım diyorum. Geçici verginin oranı, gelir vergisi mükellefleri için % 15, kurumlar vergisi mükellefleri için cari dönemde uygulanan vergi oranıdır. Ancak bu mükellefler, geçici vergi dönemi içerisinde kendilerine yapılan ödemelerden kesilen vergileri, hesaplayacakları geçici vergiden mahsup hakkına sahiptirler. Serbest meslek kazançları % 20 oranında stopaja tabi tutulduğu için, pek çok serbest meslek erbabı fiilen geçici vergi ödememekte, sadece beyan gibi şekli bir yükümlülüğü yerine getirmektedir. Buradan hareketle bir önceki yıl kazançlarının % 75 - 80’i stopaja tabi kazançlardan oluşan mükellefler izleyen yıl için geçici vergi beyannamesi vermekten muaf tutulabilir. Hazine burada sadece az buçuk damga vergisinden olur. Geçici vergi döneminin kapanmasından sonra, geçici vergi beyanlarının incelenmesi sırasında, geçici verginin eksik beyan olunduğunun vergi idaresi tarafından tespiti halinde, eksik geçici vergi, ikmalen veya re’sen tarh olunur. Bu eksik beyan olgusu, aynı zamanda vergi ziyaına da yol açtığından ceza ve gecikme faizinin de beraberinde doğumuna yol açar. Ancak eksik beyanda bulunulduğunun, yıllık verginin vergilendirme döneminin kapanmasından sonra saptanması halinde, tarh olunacak geçici verginin mahsup olanağı artık kalmamış olacağından, geçici vergi tarhiyatı yapılamaz. Bu durumda mükelleflerden sadece, ceza ve gecikme faizi aranır. Böyle bir durumda aranacak olan gecikme faizinin ise, geçici verginin normal beyan ve ödeme tarihi ile mahsup olanağı bulunan yıllık beyan tarihi arasındaki süre ile sınırlı olması gerekir. Maliye Bakanlığı da gecikme faizinin hesabı konusunda 16.5.2000 tarih ve 2000/6 sayılı Uygulama İç Genelgesi ile bu yönde görüş açıklamıştır. İç Genelgeye dayalı bu uygulamanın Yasaya işlenmesi gerekmektedir. Burada yıl kapanıp yıllık beyanname verildikten sonra ceza uygulanması da ceza hukukunun temel ilkesi olan ve daha önce yasal dayanaklarını yazdığım “non bis in idem” (bir fiile birden fazla ceza verilemeyeceğine ilişkin) ilkesine açıkça aykırıdır. Bu hususun da gözden geçirilmesi gerekmektedir. Şarttır. Çünkü bir mükellefin AİHM’e müracaatı halinde, Bakanlık zor durumda kalabilir. Yıllık vergi matrahının eksik beyan edilen geçici vergi matrahını da kavradığı hallerde artık geçici vergi için ayrıca ceza tarhiyatı yapılmaması gerekmektedir. Bu hususun Kanunda vurgulanması gerekmektedir. Geçici vergi matrahının mükelleflerce dönem sonu işlemlerine ilişkin kayıtlar yapılmadan ve dönem sonu işlemlerinden bir kısmı ihmal edilerek belirlenmesi dolayısıyla, mükelleflerin hata yapma olasılıkları yüksektir. Bu durumu dikkat alan yasa koyucu, geçici vergi matrahlarında ileride bulunacak farklarla ilgili olarak %10 oranında bir hoş görü payı öngörmüştür. Düzenleme uygulamada farklı yorumlara yol açmaktadır. Bizim anlayışımızda düzenleme, geçici vergi beyannamesini verenlerden, inceleme konusu yapılıp, % 10’u aşmayan oranda vergi farkı bulunan mükelleflerle ilgili tarhiyat yapılmasına engel bir hoşgörü hükmüdür. Yoksa bu düzenleme, yapılan incelemelerde % 10’dan fazla oranda vergi farkı olan mükelleflere yapılacak tarhiyatlarda, % 10’luk kısım için de tarhiyat yapılmasına engel değildir. Ancak Maliye Bakanlığı, 217 sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliğinde, aksi yönde görüş açıklamıştır. Buna karşılık 7.6.2000 tarihli bir Özelgede, “hesaplamanın, beyan edilmesi gereken matrah üzerinden yapılması gerektiği” şeklindeki açıklama yapılmıştır. Öte yandan Danıştay 3. Dairesi E.2005/1149 K.2005/1925 sayı ve 20.9.2005 tarihli Kararı ile –savunduğumuz görüş doğrultusunda-, eksik beyan edilen geçici verginin tamamı için yapılan tarhiyatın % 10’luk kısma tekabül eden bölümünü kaldıran Yerel Mahkeme kararını bozmuştur. Kararda “Maliye Bakanlığı görüşünü duyuran tebliğlerde, geçici vergi matrahının yüzde 10'unu aşan tutarda noksan beyan edilmesi halinde bu oranı aşan kısmın vergilendirmeye konu yapılacağı yönündeki açıklamanın, yasadaki düzenleme karşısında etkili olmayacağı açıktır.” denilmiştir. Bu konunun da yasada açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Öte yandan geçici vergi matrah farkları üzerinden üç kat vergi ziyaı cezası kesilemeyeceği hususu yargının yerleşik içtihadı haline gelmiştir. Bu konunun da yasa hükmüne işlenmesi, pek çok gereksiz ihtilafı ortadan kaldıracaktır. Günümüzde artık vergi düzenlemelerinin, Vergi Kanunlarının aksayan yönlerine bakmaktan, sorunları ortadan kaldırma amacından ziyade para getirip getirmeyeceğine bakılarak yapıldığının bilincindeysem de yeni bir geçici vergi beyan dönemi ihdas olunurken ve yine bir Torba Kanun Teklifi hazırlanırken, ben yine de hatırlatayım istedim. Kaynak:Bumin Doğrusoz / Ekonomim.com |