İş Güvencesinde 30 İşçi Şartı Var
(30.09.2022)
4857 sayılı İş Kanunu'nun 18. Maddesine göre, otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi...

4857 sayılı İş Kanunu'nun 18. Maddesine göre, otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır. Diğer bir deyişle Yer altı işlerinde çalışan işçiler haricinde iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmek için işyerinde en az 30 işçinin çalışması gerekmektedir.

Yer altı işlerinde çalışan işçiler, 6552 sayılı Kanunla yapılan düzenleme ile kıdem şartı aranmaksızın iş güvencesi kapsamındadır.

Yapılan bu düzenleme ile iş güvencesi kapsamına giren işçiler açısından işverenlerin keyfi ve geçersiz nedenlerle fesihlerine bir sınırlandırma getirilmek istenmiştir.

Çalışanlar için ekonomik ve sosyal açıdan karşılaşılabilecek en büyük risk, herhangi bir nedenle işlerini kaybetmektir. Yarınından emin olmadan çalışma ve her an iş sözleşmesinin feshiyle karşılaşma psikolojisi, işçinin işinde verimli çalışmasına engel olmaktadır. Amansız bir rekabetin yaşandığı günümüzde, verimlilik göz ardı edilemeyecek bir faktördür. Çalışma hayatında verimi artıracak ve işçiyi feshe karşı koruyacak uygulamalar, her zaman güncelliğini korumaktadır. Bu bağlamda iş güvencesi de çalışma hayatımızın son otuz yılında belli aralıklarla gündeme gelmiş ve çok fazla tartışılmıştır.

İşçinin iş sözleşmesinin işveren tarafından yapılacak fesihlere karşı korunması, iş hukukun temel amaçlarındır. Başka bir ifadeyle, iş güvencesi iş hukukunun temel amaçları arasında yer alır.

İş güvencesi kavramıyla anlatılmak istenen, işçinin işinde devamlılığın sağlanması, işinin teminat altına alınması ve objektif ve haklı neden olmaksızın işten çıkarılmamasıdır.

İş güvencesiyle amaçlanan, işçi ile işveren arasındaki iş ilişkisinin her halükârda devam ettirilmesi değildir. Başka bir ifadeyle, iş güvencesinden maksat, işçinin keyfi nedenlerden dolayı işine son verilememesidir.

İş güvencesi, "işçinin iş sözleşmesinin, haksız ve keyfi feshe karşı korumasıdır". Başka bir ifadeyle iş güvencesi, işverenin işçileri keyfi çıkartmasını engellemeyi amaçlayan bir koruma sistemidir ve sistem özü itibariyle, iş sözleşmesinin işverence keyfi feshinin önlenmesini amaçlar.

İş güvencesi kavramı, "işçinin iş ilişkisinin devamlılığının ve dolayısıyla kendisinin ve ailesinin tek geçim kaynağını oluşturan ücretinin sürekliliğinin sağlanması" olarak da tanımlanabilir.

Başka bir tanımda ise iş güvencesi, "işçinin iş sözleşmesinin haksız ve keyfi olarak feshedilmesine karşı korunması anlamına gelir" ve "işverenin haklı ve geçerli bir nedene dayanmadan, işçinin iş sözleşmesini feshedemeyeceğine dair bir güvencedir".

Şüphesiz, iş güvencesiyle vurgulanmak istenen, iş akdinin her şart altında devam etmesi değildir. Bu ilişki çeşitli sebeplerden dolayı çözülebilir. Zira işçiye mutlak anlamda bir iş güvencesi sağlamak mümkün değildir. Zaten, iş güvencesiyle varılmak istenilen de böyle bir güvence değildir. İş güvencesiyle vurgulanmak istenen, işçinin geleceğe güvenle bakabilmesi, kendisinin ve ailesinin geçim kaynağını oluşturan ücretten yoksun kalma endişesinden uzak kalması, işçinin işine hiçbir biçimde değil, yalnız keyfi olarak son verilme imkânının kaldırılması veya en azından belli şartlara bağlanmasıdır.

İş güvencesi, geçimini emeği ile sağlayan işçilerin, geçerli bir neden olmaksızın, işlerine son vermeye karşı koruyan, işçinin iş sözleşmesini belli bir güvenlik altına almaya yönelik önlemleri kapsar.

Bununla beraber iş güvencesiyle, iş sözleşmesinin feshedilmesi halinde işçinin gireceği olumsuz ekonomik ve sosyal etkinin azaltılması da hedeflenmektedir.

İşçiye iş güvencesi sağlanmasına ilişkin olarak değişik hukuki yaklaşımlar söz konusu olabilir. Bu yaklaşımlar; belirli durumlarda sözleşmenin feshinin yasaklanması, belirli olaylara bağlı olarak iş sözleşmesinin askıda kalması ve işçi çıkarmanın idari ve yargı denetimine tabi tutulması olarak sıralanabilir. Yapılan feshin hukuka aykırılığının saptanması halinde, işçiye yüksek bir tazminatın verilmesi ve feshin geçersiz sayılıp işçinin işine iadesinin sağlanması, iş güvencesinin en önemli hedefini oluşturur.

Belirtilmelidir ki, iş güvencesinin sağlanmasıyla beraber işletme gereklerinin de göz önüne alınması ve aralarında uyumlu bir denge oluşturulması gerekir.



Kaynak: Resul Kurt / Star Gazetesi