Yeni Torba Yasanın Öncekilerden Farklılıkları!
(30.01.2023)
Evet, içinde kesinleşmiş borçların yeniden yapılandırılması, kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan borçlar, inceleme...

Evet, içinde kesinleşmiş borçların yeniden yapılandırılması, kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan borçlar, inceleme ve tarhiyat safhasında bulunan işlemler, matrah ve vergi artırımı, işletme kayıtlarının düzeltilmesi (stok, kasa - ortaklar cari hesap düzeltmeleri vb.) ve diğer düzenlemelerin yer aldığı Yeni Torba Yasa Teklifi geçtiğimiz hafta Cuma günü TBMM’ye verildi. Bu hafta Salı gününden itibaren Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmeye başlanılacak. Söz konusu Teklifin Şubat ayının ilk haftasında yasalaşarak yürürlüğe girmesi bekleniyor.

Teklifle ile ilgili yapılan geri dönüşler, kapsama giren herkesin Torba Yasa Teklifinde yer alan düzenlemelerden memnun olmadığını gösteriyor. Hemen belirtelim, yapılacak düzenlemelerden herkesin memnun olması beklenmemeli, bu son derece normal. Önemli olan, siyasi irade tarafından yasalaştırılmasına karar verilen düzenlemelerin en iyi ve faydalı olacak şekilde çıkarılması. Bu konuda herkes elinden geleni yapmalı, en azından bizim görüşümüz bu şekilde.

Yeni Torba Yasa Teklifi ile, önceki yapılandırma yasalarından farklı bazı özel düzenlemeler yapılıyor. Şimdi bunlar neler diye merak ediyorsunuz değil mi? Haklısınız, daha fazla merak ettirmeyelim.

İşte torba yasa teklifinin önceki yapılandırma düzenlemelerinden farklılıkları!

Borç yapılandırmasında vade 48 ay’a çıkıyor!

Bugüne kadar çıkarılan yapılandırma yasalarında kesinleşmiş borçlar en fazla 36 ay yani 3 yıla kadar taksitlendirilebiliyordu. Taksitler ise 2 ayda bir 6, 9, 12 ve 18 eşit taksitte ödeniyordu.

Yeni Torba Yasa Teklifi’nde, vade 4 yıla yani 48 ay’a çıkarılıyor. Borçlular, kesinleşmiş borçlarını bu düzenleme kapsamında 48 ay’a kadar taksitlendirebilecek ve 48 eşit taksitte ödeyebilecekler. Son derece önemli ve borçlular lehine bir değişiklik!

Belediyeler ve spor kulüplerinde ise durum biraz daha farklı, bunlar kesinleşmiş borçlarını 10 yıl 120 eşit taksit şeklinde yapılandırıp ödeyebilecekler. Önceki yapılandırma düzenlemesinde belediyeler borçlarını yine 120 eşit taksitte, spor kulüpleri ise iki ayda bir ödemeli 36 eşit taksitte yani toplamda 6 yılda ödeyebiliyorlardı. Vade süresini 10 yıla taksit sayısını ise 120 eşit taksite çıkaran bu düzenleme spor kulüplerimiz için son derece önemli ve yerinde.

Yine, matrah ve vergi artırımından kaynaklı ödemeler ise, peşin veya aylık dönemler halinde 12 eşit taksitte yapılabilecek. Önceki düzenlemede, yine 1 yılda 6 eşit taksitte ödenebiliyordu.

Taksit atlatma sayısı 2’den 3’e çıktı!

Yapılandırma Kanunlarına göre ödenmesi gereken 1 ve 2. taksitin ödeme sürelerinde ve tam ödenmesi koşuluyla, kalan taksitlerden bir takvim yılında 2 veya daha az taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde, ödenmeyen veya eksik ödenen taksit tutarlarının son taksiti izleyen ayı sonuna kadar hesaplanacak geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi halinde, yapılandırmaları bozulmuyordu.

Yapılandırmada vadenin 48 ay’a uzaması ve 48 eşit taksite çıkması, bir takvim yılı içerisindeki taksit atlatma sayısını (ödememe) da, 2’den 3’e çıkardı. 

Yapılandırmada yıllık faiz oranı yüzde 9!

Yapılandırmada en çok merak edilen şeylerden birisi de, yapılandırmaya uygulanacak faiz oranı ile ilgiliydi.

Teklifte yer alan düzenlemeye göre, 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren Yİ-ÜFE oranı aylık 0,75 olarak dikkate alınacak, bu da yıllık yüzde 9 oluyor. Gerçekten inanılmaz bir faiz oranı, yapılandırma için büyük bir fırsat.

Bazı idari para cezaları ilk defa yapılandırma kapsamında!

Önceki yapılandırma düzenlemelerinde bazı idari para cezaları devamlı olarak yapılandırma kapsamı dışında bırakılıyordu. Bunlar, düzenleyici ve denetleyici kurullar tarafından verilen idari para cezaları ile Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun (4207 sayılı Kanun) kaynaklı idari para cezaları.

Yeni Torba Yasa Teklifi ile, düzenleyici ve denetleyici kurullar tarafından verilen idari para cezaları ile Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun kaynaklı idari para cezaları ilk defa yapılandırma kapsamına alınıyor. İş dünyası açısından önemli bir düzenleme.

Kar dağıtımına ilişkin stopajlar da ilk defa vergi artırımı kapsamında!

Önceki yapılandırma düzenlemelerinin hemen hemen tamamında, şirketlerin kar payı dağıtımlarına ilişkin stopajlar, gelir ve kurumlar vergisi stopaj vergi artırımı kapsamı dışında bırakılıyordu. Bu kapsamda yapılan vergi incelemelerinde ise, kurumlar vergisi matrah artırımı yapılmış olsa dahi, özellikle transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı yapıldığı iddiasıyla vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi stopajı tarhiyatları yapılıyordu. Bu da, kurumlar vergisi yönünden matrah artırımı yapmış olan şirketlerin haklı şikayetlerine neden oluyordu.

Yeni Torba Yasa Teklifi ile, kar payı dağıtımlarına bağlı stopajlar ile ana merkeze aktarılan tutarlara bağlı ödemeler üzerinden yapılan stopajlar da, kurumlar vergisi stopaj artırımı kapsamına alınıyor, ayrıca, bu kapsamda kâr dağıtımına veya ana merkeze aktarılan tutara bağlı ödemeler üzerinden yapılması gereken stopajlarla ilgili olarak vergi artırımı yapanların kurumlar vergisi yönünden de mutlak suretle matrah artırımında bulunmaları gerektiği belirtiliyor. Şirketler açısından son derece önemli ve olumlu bir düzenleme.

Devam eden vergi incelemelerine süre kısıtlaması, 7 iş günü!

Evet, Teklif içinde en dikkat çeken düzenlemelerden birisi de, devam eden incelemelerle ilgili olarak verilecek süre ile ilgiliydi. Bu, sadece bu Torba Yasa Teklifine özel bir konu değil, her yapılandırma yasasında en çok tartışılan konulardan arasında bulunuyor.

Önceki düzenlemelerde, Vergi Müfettişlerine devam eden incelemelerini tamamlamaları için yaklaşık 2 ay süre veriliyor, bu süre içerisinde incelemelerin tamamlanamaması halinde ise incelemeye devam edilemiyor, yani incelemeler kapanıyordu. Örneğin, 7326 sayılı Yapılandırma Yasası’nda, matrah ve vergi artırımı yapan mükelleflerle ilgili olarak Yasanın Resmi Gazete’de yayınlandığı 9 Haziran 2021 tarihinden önce başlanılmış vergi incelemelerinin tamamlanması için Vergi Müfettişlerine 2 Ağustos 2021 tarihine kadar yani yaklaşık 2 ay süre verilmiş, incelemelerin bu süre içerisinde tamamlanması, aksi halde incelemeye devam edilmemesi, incelemenin kapatılması hususunda düzenleme yapıldı. Vergi Müfettişlerinin büyük bölümü bu düzenleme çerçevesinde incelemeye devam etmeyerek, matrah ve vergi artırımı yapanların inceleme dosyalarını kapattılar. Bir kısmı ise, mükellefler hakkında yaptıkları incelemeleri tamamlayarak raporlarını düzenleyip vergi dairelerine gönderdiler, vergi daireleri de bu raporlar üzerine cezalı tarhiyatlar yaptı. Bu durum ise, mükelleflerin ciddi eleştiri ve şikayetlerine neden oldu.

23 Ocak 2023 tarihinde Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi’nde kaleme aldığım köşe yazımda bu konuya dikkat çekerek, matrah ve vergi artırımı yapan mükelleflerle ilgili olarak başlanılmış incelemelerin derhal durdurulması ve ödemelerin yasal süresi içerisinde yapılması halinde ise bu incelemelerin kapatılmasını önermiştim.

Meclise sunulan Torba Yasa Teklifi’nde, bu Kanuna göre matrah veya vergi artırımında bulunulmasının Kanunun yayımı tarihinden önce başlanılmış olan vergi incelemeleri ve takdir işlemlerine engel teşkil etmeyeceği ancak, maddede yer alan inceleme yapma hakkına yönelik hükümler saklı kalmak kaydıyla vergi incelemeleri ve takdir işlemlerinin Kanunun yayımını izleyen 7 iş günü içinde sonuçlandırılamaması hâlinde bu işlemlere devam edilemeyeceğine ilişkin bir düzenleme yer alıyor. Yani, mükelleflerin matrah ve vergi artırımı yapmaları halinde, Kanunun Resmi Gazete’de yayımını izleyen 7 iş günü içinde tamamlanamayan vergi incelemelerine devam edilemeyecek. Bu, haklarında vergi incelemeleri devam eden mükellefler için güzel bir haber.

Stok affı yapan KDV’yi indirecek ancak iadesini alamayacak!  

7326 sayılı Yapılandırma Kanununun 6. Maddesinde yer alan yani işletme kayıtlarının düzeltilmesine ilişkin düzenlemeden faydalanarak, kayıtlarında yer almayan emtia dolayısıyla hesapladıkları KDV’yi Kanunda belirtildiği şekilde beyan edip ödeyen ve bu vergiyi indirim hesaplarına intikal ettiren mükellefler, beyana konu emtiayı, 3065 sayılı KDV Kanununda yer alan iade hakkı tanınan işlemlerde kullanmaları durumunda, beyan ederek ödedikleri ve indirim hesaplarına aldıkları söz konusu vergiyi, yüklenilen KDV’nin hesabında dikkate alabiliyor ve iade konusu yapabiliyorlardı. Yani, stok affından faydalanan mükellefler beyan ettikleri KDV’yi hem indirim hem de iade konusu yapabiliyorlardı.

Yeni Torba Yasa Teklifi’nde ise, 7326 sayılı Kanundaki düzenlemeden farklı olarak, bu şekilde kayıtlarda yer almayan emtia dolayısıyla stok affından faydalanan mükelleflerin beyan ettikleri KDV’yi indirebilecekleri ancak iade konusu yapamayacakları net bir şekilde ifade ediliyor. Yani, bu KDV’ler sadece indirim konusu yapılabilecek, iadesi talep edilemeyecek. Bu şekilde, uygulamada ciddi tartışmalara neden olan bir sorun daha çözümlenmiş oluyor.

Tevkif yoluyla ödenmiş vergilerin, matrah/vergi artırımı vergilerine mahsup imkanı!

Daha önceki yapılandırma düzenlemelerinde, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin matrah ve vergi artırımında bulunmaları hâlinde, artırılan bu matrahlar üzerinden hesaplanan veya artırılan vergilerin tamamını ödemeleri gerekiyor, bu mükelleflerin matrah ve vergi artırımında bulundukları yıllara ilişkin olarak daha önce tevkif yoluyla ödemiş oldukları vergileri, matrah ve vergi artırımı nedeniyle ödeyecekleri vergilerden mahsup etmeleri mümkün bulunmuyordu. Bu düzenleme, mükelelflerin haklı şikayetlerine ve serzenişlerine neden oluyordu. Bize göre son derece hatalı olan bu düzenlemenin düzeltilmesi gerekiyordu.

Yeni Torba Yasa Teklifi ile, bu konuda yukarıdaki gibi bir düzenleme yapılmayarak, mükelleflerin matrah ve vergi artırımında bulundukları yıllara ilişkin olarak daha önce tevkif yoluyla ödemiş oldukları vergileri, matrah ve vergi artırımı nedeniyle ödeyecekleri vergilerden mahsup etmelerine imkan sağlanıyor.

Ayrıntı gibi gözükse de, son derece önemli ve yerinde bir düzenleme.

Maliye damga vergisi inadını yasa metnine taşıdı!

7326 sayılı Yapılandırma Kanununun 5. maddesinde “gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, artırımda bulunmak istedikleri yıla ait yıllık beyannamelerini kanuni sürelerinde vermiş, bu vergi türlerinden tahakkuk eden vergilerini süresinde ödemiş” hükmü bulunmasına karşılık, bu Kanun uygulaması ile ilgili olarak yayınlanan 1 Seri No.lu Tebliğin (V/C-3). Bölümü ile kapsam, “matrah artırımında bulunmak istedikleri yıllara ilişkin yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerini kanuni süresinde vermiş ve bu beyannameler üzerinden anılan beyannamelere ilişkin damga vergisi de dâhil olmak üzere tahakkuk eden vergilerin tamamını süresinde ödemiş bulunan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin” şeklinde belirlenmişti.  Yani, Kanun metninde olmayan “damga vergisi de dahil olmak üzere” ibaresi Tebliğ metnine işlenmişti.

Maliye, 7326 sayılı Kanun kapsamında 2020 yılı için kurumlar vergisi yönünden matrah artırımında bulunan ve yüzde 15 üzerinden vergi hesaplayan bir şirkete, artırılan matrah üzerinden yüzde 15 üzerinden değil, yüzde 20 oranı üzerinden vergi hesaplanması gerektiği gerekçesiyle ek vergi tahakkuk ettirdi. Buna gerekçe olarak da, söz konusu beyannameye ilişkin damga vergisinin geç ödenmesini gösterdi.  

Bu şirket de, “7326 sayılı Kanunun 5. maddesinde “gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, artırımda bulunmak istedikleri yıla ait yıllık beyannamelerini kanuni sürelerinde vermiş, bu vergi türlerinden tahakkuk eden vergilerini süresinde ödemiş” ibaresinin bulunduğunu, “damga vergisi de dahil olmak üzere” ibaresinin yer almadığını,  dolayısıyla Tebliğdeki “damga vergisi de dahil olmak üzere” ibaresinin Kanuna ve Anayasaya aykırı olduğunu” iddia ederek, söz konusu ibarenin yürütmesinin durdurularak iptal edilmesi talebiyle dava açtı.

Danıştay 4. Dairesi de, davacıyı haklı bularak, 1 Seri No.lu Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin 7326 sayılı Kanun Genel Tebliği’nin (V/C-3). bölümünde yer alan “damga vergisi dahil” ibaresinin yürütmesini durdurdu (Danıştay 4. Dairesi’nin 17.02.2022 tarihli ve Esas No : 2021/8175 sayılı Kararı). 

Dava süreci devam ediyor. Bu konu ile ilgili ayrıntıları 18 Nisan 2022 tarihinde yayınlanan Danıştay’dan Maliye’yi Şaşırtan YD Kararı” başlıklı köşe yazımda bulabilirsiniz.

Yeni Torba Yasa Teklifi ile, Maliye’nin “damga vergisi ibaresi” ısrarı yasa maddesine taşınıyor. İlgili düzenleme yasalaştığında, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, artırımda bulunmak istedikleri yıla ait yıllık beyannamelerini kanuni sürelerinde vermiş, bu vergi türlerinden tahakkuk eden vergiler ile ilgili beyannameler üzerinden tahakkuk eden damga vergisini süresinde ödemiş ve bu vergi türleri için bu Kanunun 2 ve 3. maddesi hükümlerinden yararlanmamış olmaları şartıyla, artırılan matrahları yüzde 15 oranında vergilendirilecek. Aman, damga vergisi ödemesine dikkat!

Matrah ve vergi artırımından yararlanamayacak olanların kapsamı genişledi!

Önceki 7636 sayılı Yapılandırma Kanunundan sonra çıkarılan yapılandırma yasalarına göre, matrah ve vergi artırımından,

- Vergi Usul Kanununun (VUK) 359. maddesinin (b) fıkrasında yer alan “defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler”

- Terör suçundan hüküm giyenler,

- Düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla haklarında terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu gerekçesiyle adli makamlar, genel kolluk kuvvetleri veya Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı tarafından yürütülen soruşturma ve kovuşturmalar kapsamında vergi incelemesi yapılması, terörün finansmanı suçu veya aklama suçu kapsamında inceleme ve araştırma yapılması talep edilenler

yararlanamıyorlar. Bu artık genel bir prensip haline de geldi.

Yeni Torba Yasa Teklifi ile, bunlara bir grup daha ilave edildi. Bunlar kimler mi? VUK’un 359. maddesinin (ç) fıkrasında yer alan fiilleri işleyenler! Söz konusu (ç) fıkrası şu şekilde:

“ç) Hazine ve Maliye Bakanlığınca yetkilendirilmediği halde, ödeme kaydedici cihaz mührünü kaldıran, donanım veya yazılımını değiştiren veya yetkilendirilmiş olsun ya da olmasın ödeme kaydedici cihazın hafıza birimlerine, elektronik devre elemanlarına veya harici donanım veya yazılımlarla olan bağlantı sistemine ya da kayıt dışı satışın önlenmesi için kurulan elektronik kontrol ve denetim sistemleri veya ilgili diğer sistemlere fiziksel veya bilişim yoluyla müdahale ederek; gerçekleştirilen satışlara ait mali belge veya bilgilerin cihazda kayıt altına alınmasını engelleyen, cihazda kayıt altına alınan bilgileri değiştiren veya silen, ödeme kaydedici cihaz veya bağlantılı diğer donanım ve sistemler ya da kayıt dışı satışın önlenmesi için kurulan elektronik kontrol ve denetim sistemleri veya ilgili diğer sistemler tarafından Hazine ve Maliye Bakanlığı veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarına elektronik ortamda iletilmesi gereken belge, bilgi veya verilerin iletilmesini önleyen veya bunların gerçeğe uygun olmayan şekilde iletilmesine sebebiyet verenler üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Vergi dairelerine olan 2 bin TL’nin altındaki borçlar silinecek!

Yeni Torba Yasa Teklifi’nde yer alan bir düzenlemeyle, vergi dairelerine olan ve vadesi 31 Aralık 2022 tarihinden (bu tarih dahil) önce olduğu halde 1 Ocak 2023 tarihi itibariyle ödenmemiş olan ve tüm vergi daireleri itibariyle borç aslı ve cezası, gecikme zammı, gecikme faizi, idari para cezası toplamı 2 bin TL ve altında olan borçların silinmesi öngörülüyor.

Yani, bu düzenleme yasalaştığı takdirde, kişi bazında ülke genelinde vergi dairelerine olan ve toplam tutarı 2 bin TL’yi geçmeyen borçlar silinecek. Yalnız burada, borçlu adına tahakkuk etmiş borçlar esas alınacak, borçlunun müteselsil sorumluluk veya ikincil sorumluluk kapsamında ödemesi gereken tutarlar dikkate alınmayacak, bunlar kapsam dışında.

Borçların silinmesi için vergi dairelerine başvuru yapmaya gerek bulunmuyor, vergi daireleri bu borları kendisi silecek, yasal takibe geçmeyecek!



Kaynak: Abdullah Tolu / Ekonomim.com