Şüpheli Alacaklar
(16.05.2022)
Vergi Usul Kanunu’nun 323’üncü maddesi gereği olarak; ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi...

Vergi Usul Kanunu’nun 323’üncü maddesi gereği olarak; ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;
 
1. Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;
 
2. Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan ve 3 bin TL’yi aşmayan alacaklar, şüpheli alacak sayılır.
 
Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.
 
Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık, teminattan geri kalan miktara inhisar eder.
 
Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları, tahsil edildikleri dönemde kâr-zarar hesabına intikal ettirilir. İşletme hesabı esasında defter tutan mükellefler, yukarıdaki fıkralar kapsamında tespit edilen şüpheli alacaklarını defterlerinin gider kısmına ve bunlardan sonradan tahsil edilen miktarları ise tahsil edildikleri dönemde defterlerinin gelir kısmına, hangi alacaklara ait olduğunu gösterecek şekilde kaydederler.
 
Madde hükmünden anlaşılacağı üzere bir alacağın şüpheli alacak olması için aranan ilk şart, alacağın ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmasıdır. Bu şartı sağlayan alacaklardan ayrıca dava veya icra safhasında olması veya yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş ve tutar olarak 3 bin TL’yi aşmaması şartları da aranır.
 
Maddenin müteakip fıkralarında şüpheli alacakların, değerleme günündeki tasarruf değerine göre karşılık ayırmak suretiyle gider yazılacağı, karşılığın hangi alacaklara ait olduğunun karşılık hesabında gösterilmesi ve sonradan tahsil edilen şüpheli alacak tutarlarının tahsil edildikleri dönemde gelir yazılması gerektiği belirtilmiştir.
 
7338 sayılı yasal düzenleme ile işletme hesabında defter tutan mükellefler için şüpheli ticari alacaklarını gider olarak indirim konusu yapabilme imkanı getirilmiştir. Yine TTK 323. madde kapsamında sayılan diğer şartları da taşıması koşuluyla işletme hesabı esasında defter tutan mükellefler tutarı 3 bin TL’yi aşmayan şüpheli alacaklarını defterlerinin gider kısmına yazmak suretiyle indirim konusu yapabileceklerdir. Ancak bu alacakların ileride tahsil olunması halinde defterlerine gelir yazılması zorunludur.
 
Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olma şartını Vergi Usul Kanunu’nun 323’üncü maddesine ekleyen 2365 sayılı kanunun 55’inci maddesinin gerekçesinde, “Karşılık ayrılmak suretiyle zarara intikal ettirilecek alacağın ticari ve zirai faaliyetin elde edilmesi veya idamesi ile ilgili olması diğer ifade ile alacağın daha önce hasılat hesaplarına intikal ettirilmiş bulunması gerekmektedir” denilmektedir.
 
Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesinden ne anlaşılması gerektiği madde metninde açıklanmamakla birlikte Vergi Usul Kanunu’nun üçüncü maddesi uyarınca kanun lafzı açık olmadığı hallerde, hükmün konuluşundaki maksat, kanun yapısındaki yeri ve diğer maddelerle olan bağlantısı göz önüne alınması gerekmektedir. 2365 sayılı kanunun 55’inci maddesinin gerekçesinde; “Karşılık ayrılmak suretiyle zarara intikal ettirilecek alacağın ticari ve zirai faaliyetin elde edilmesi veya idamesi ile ilgili olması, diğer bir ifade ile alacağın daha önce hasılat hesaplarına intikal ettirilmiş bulunması gerekmektedir. Buna rağmen özel alacaklarını tahsil edemeyen bazı tacirlerin bunları ticari defterlerine ithal edip sonradan karşılık ayrılacak alacağın ticari ve zirai kazancın elde edilmesi veya idamesi ile ilgili olma şartının madde metninde sarih bir şekilde belirtilmesi uygun görülmüştür.”
 
Bu doğrultuda, bir alacağın ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olduğunun kabul edilebilmesi için o alacağın daha önce hasılat olarak kayıtlara intikal ettirilmiş olması zorunludur. Dolayısıyla daha önce hasılat yazılmamış bir alacak için karşılık ayrılması mümkün değildir. Bununla birlikte Danıştay’ın aksi yönde verdiği kararlar da vardır.
 
Konuya ilişkin Gelir İdaresi Başkanlığı’nın verdiği ve benzer açıklamaların yapıldığı özelgeler de mevcuttur.



Kaynak: Veysi Seviğ / İto Haber