Torba Teklife Toplu Bakış
(30.11.2023)
Gündemde yine pek çok vergi kanununda değişiklikler öngören ekonomik içerikli yeni bir torba kanun var. Aslında bu torba...

Gündemde yine pek çok vergi kanununda değişiklikler öngören ekonomik içerikli yeni bir torba kanun var. Aslında bu torba kanun teklifi zaten beklenmekteydi. Ancak teklif ortaya çıkmadan ortada dolaşan söylentiler, hazinenin gelir açığı dolayısıyla vergi kanunlarında yer alan pek çok istisna ve muafiyetin kaldırılacağı yönündeydi. Ancak Torba Teklifi, bu yönü itibariyle hiç de beklenildiği gibi çıkmadı.

Bu yazımda madde bazlı değerlendirmelere girmeden, bir genel değerlendirme yapıp, detayları -maddeleri- değerlendirmeyi gelecek yazılarıma bırakmak istiyorum.

Torba teklifinde gelir artırıcı yönde açık vergi artışı pek yoksa da Cumhurbaşkanı’na tanınan ve bence bir kısmı Anayasa’ya aykırı yetkiler ve bu yetkilerin kullanılması suretiyle kamu gelirlerinin artırılması gibi gizli bir amacın varlığı sezilmektedir. Her halde kamuoyu tepkisini çekmemek için böyle bir yol seçilmiş diye düşünüyorum.

Kayıt dışı ekonomi ile mücadele, belge düzenini yerleştirme, mükellef haklarını güçlendirme gibi hemen her Torba Kanun’da yer alan genel gerekçelere yönelik bir düzenlemeye rastlayamadığım gibi Gelir Vergisi Tarifesi’nin yeniden düzenlenmesi, gereksiz ihtilaflara yol açan düzenlemelerin gözden geçirilmesi gibi beklentilerin de teklif ile karşılandığını söylemek de güç.

Teklifte olumlu düzenlemeler de var olumsuz düzenlemeler de. Örneğin, ipotek finansmanı kuruluşlarının, konut finansmanı kuruluşlarının ve konut finansmanı fonlarının, Sermaye Piyasası Kanunu’nun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanı kapsamında yaptıkları tüm işlemler dolayısıyla lehe alınan paralar, BSMV istisnası dışına çıkartılırken, istisnanın kredinin kullanıldığı tarih itibarıyla üzerine kayıtlı konuta sahip olmayan tüketicilere kooperatifler aracılığı ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ve bankalar tarafından açılan konut kredileri dolayısıyla lehe alınan paralar için sürdürülmesi olumlu bir düzenleme olarak kabul edilebilir.

Öte yandan bir başka olumlu düzenleme de sosyal içerik üreticilerine yönelik gelir vergisi istisnasının kapsamında yapılmak istenilen değişiklik. Öngörülen değişiklikle, internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden metin, görüntü, ses, video gibi içerikler paylaşan sosyal içerik üreticilerinin bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlar ve bu ortamlar üzerinden verilen bireysel kurs, eğitim, veri işleme ve geliştirme, ürün tanıtımı gibi hizmetlerden sağlanan kazançlar ile akıllı telefon veya tablet gibi mobil cihazlar için uygulama geliştirenlerin elektronik uygulama paylaşım ve satış platformları üzerinden elde ettikleri kazançlar gelir vergisinden istisna edilmektedir. Bu düzenleme ile vergi dışı kalmış olan pek çok kişi hiç olmazsa stopaj yolu ile vergilendirilebilecektir. 

Bir başka olumlu gelişme de gerçek kişilerin yurt dışındaki kurumlardan elde ettikleri kâr paylarının (%50’sinin) istisna kapsamına alınması, gerçek kişilerin ve kurumların yurt dışına verdikleri bir kısım hizmetlerden elde ettikleri kazançlara yönelik istisna oranının artırılması, bu istisnalardan yararlanmanın kazancı Türkiye’ye getirme koşuluna bağlanması da olumlu düzenlemeler arasında sayılabilir. Ancak yurt dışında verilen taşımacılık, inşaat-onarma ve montaj hizmetleri ile ihracat karşılığını döviz olarak elde edenlere tanınan götürü gider hakkının kaldırılması olumsuz bir düzenlemedir. Bu düzenlemenin, döviz hasılatını Türkiye’ye getirme koşuluna bağlı olarak sürdürülmesi yerinde olurdu.

Öte yandan KDV’de iade hakkının geleceğinin Cumhurbaşkanı’na verilen yetkilerle siyasi iktidara bırakılması, öngörülemezlik yaratması, hukuki güvenlik ve istikrar ilkesinin ihlali sonucunu doğuracağı gibi verginin yasallığı temel ilkesine de aykırı düşecektir. Bu yetki maddesinin Tekliften çıkartılması gerekmektedir.

Öte yandan mükellef ve meslek camiasının yıllardır beklentisi, vergi sisteminin basitliğinin sağlanması, olabildiğince beyanname sayısının azaltılması, beyan ve ödeme sürelerinin standartlaşması iken, Teklif ile 2 no’lu KDV beyannamesinin beyan ödeme sürelerinin, bu konuda değişiklik yapılmasının izah ve gerekçesi dahi ortaya konulmaksızın değiştirilmesini de anlamak ta mümkün değildir.

Bu arada en ilginç teklif düzenlemesi ise Gelir İdaresinin tanesi 25 kuruştan bilgi satma konusunda yetkilendirilmesidir.

Yılın ilk 10 ayında vergi gelirlerinin %54,6’sı KDV ve ÖTV’den geliyor. Sistemde dolaylı vergilerin oranı yaklaşık %70. Gelir vergisi hasılatının çok büyük bölümü stopajdan geliyor, onun da çok büyük bölümü ücretlilerden çıkıyor. Bu çarpık tabloyu düzelten hiçbir düzenleme maalesef Torba Teklifte yok. Torba Teklif, bir kısım vergileme ilkelerini de hiçe sayan bir sürü revizyon düzenlemesi ile dolu. Vergi hasılatına olumlu etkisi de pek olmayacak gibi. 



Kaynak: Bumin Doğrusoz / Ekonomim.com