Nakdi Sermaye Artırımında Yeni Düzenleme
(08.08.2022)
Resmi Gazete’nin 5 Temmuz tarihli nüshasında yayınlanan 7417 sayılı Kanunun 49. maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanunu...

Resmi Gazete’nin 5 Temmuz tarihli nüshasında yayınlanan 7417 sayılı Kanunun 49. maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanunu
 
10. maddesinin birinci fıkrası
 
(ı) bendinde bir değişiklik yapılarak nakdi sermaye artırımlarında indirim uygulanacak süre beş yılla sınırlandırılmış oldu.
 
UYGULAMA NASIL YAPILIYOR
 
Nakdi sermaye artırımında indirim veya amortisman uygulaması getirildiğinde, bu köşede konuyu değerlendirmiş ve son derece faydalı bir müessese olacağının altını çizmiştik. Geçtiğimiz yıllarda da bize göre bu müessese gayet olumlu sonuçlar vermekte ve şirketlerin mali yapılarını güçlendirmesinde son derece teşvik edici bir düzenleme olarak işlev gördü. Özellikle yüksek enflasyonun hüküm sürdüğü geçmiş dönemlerde şirketler haklı olarak nakdi sermaye artırımı yerine şirketlerine borç kaynak aktarmak yolunu daha çok tercih ediyordu. Bunun en önemli nedeni, muhasebe sisteminin doğal olarak TL tutuluyor olması ve de yüksek enflasyonun konulan sermaye tutarını yıllar içerisinde hızla erozyona uğramasından kaçınmaktı. Bu nedenle uzunca bir süredir Gelir İdaresi gündeminde bulunan ve tartışılagelen sermaye amortismanı uygulamasına yönelik getirilen bu düzenlemeyle nakdi sermaye artırımlarında avantaj sağlanmak suretiyle şirket mali yapıları güçlendirilmeye çalışıldı. Uygulama; nakdi olarak artırılan sermaye kısmına ticari bankalar kredi faiz ortalamasının yarısı kadar bir oran ile çarpılmak suretiyle hesaplanan kısım kadar gider yazılma imkanı verilmesi şeklinde yapılıyor. Bu suretle, hem sermaye erozyonunun belli ölçüde önüne geçildi hem de şirketlerin mali yapılarının daha güçlü devam etmesi destekleniyor oldu.
 
Bu uygulama özellikle içerisinden geçmekte olduğumuz dönemde de önemli bir fonksiyon görüyor. Uygulanan ekonomi politikası çerçevesinde zaten piyasada kredi faiz oranları enflasyon oranının neredeyse yarısı civarında seyrediyor. Kredi ile çalışma maliyetlerinin bu şekilde düşük tutulması finanslarından kaynaklı maliyet enflasyon artışının önüne geçilmesi bakımından bize göre doğru bir adım olarak devam ettiriliyor. Zaten daha önceki yazılarımızda da bahsettiğimiz üzere uygulanan ekonomi politikaları çerçevesinde artık Merkez Bankası’nın gösterge faizinin enflasyonla mücadelede temel politika aracı olma özelliği kaybolduğundan, bu aşamada ekonomi yönetiminin öncelikle diğer politikalarla enflasyonu belli bir seviyeye getirdikten sonra genel uygulamaya dönmesi daha doğru olacaktır. Zaten, kamunun belirlenen sektörlerde yatırım yapanlar için Merkez Bankası’nın gösterge faizinin bile altında finansman imkanı sağlıyor olması ekonomideki maliyet yönlü enflasyonun önlenmesi anlamında önemli bir etken olmanın yanında, ithal bağımlılığını ve ihracatın artırılmasına da katkı sağlayıcı doğru adımlardır.
 
DEĞERLENDİRME
 
Nakdi sermaye artırımında uygulanacak indirim oranının beş yıla sınırlanması, belki kurumların bir an önce nakdi sermaye artırımı yoluna gitmeleri, bu indirimlerden bir an önce yararlanma yoluna gitmeleri düşünülmüş olabilir. Kanun gerekçesinde amaca yönelik net bir belirleme anlaşılamıyor. Şayet böyle bir düşünceyle yapılmış ise bu düzenleme geçiş dönemi olarak değerlendirilebilir ama biz yine de gelecekte tekrar gözden geçirilmesinde yarar olduğunu söyleyelim.



Kaynak: Osman Arıoğlu / İto Haber